Şiir Defteri

ODA TV MELTEM MİRALOĞLU KONUSUNDA İÇİMİZE SU SERPTİ! (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
08.01.2020 / 07:11
667 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Sinema alanı da, televizyon dizisi alanı da yalnızca ahlaktan değil akıl-mantıktan da uzaklaşmış durumda çünkü ahlak zaten zekanın, akılın, mantığın, beyinin, sanatın, demokrasinin, laikliğin en üst aşamasıdır. Bu uzaklaşma nedeni ile ki ortalıkta sütyen-külot gezen kişiler filımlarda(filmlerde), dizilerde iyiaile(iyi aile) kızı, hanımhanımcık yetişkin insan dişisi rollerinde oynatılıp toplum aldatılmaktadır; öyle ki ahlakdışı filımlarda da oynayan, ahlakdışı filımlarda da oynayan yoz bir sanatçı, yoz bir ünlü türü ve kitlesi oluşmaktadır yani sanat toplumu aldatmak için kullanılmaktadır. Gerçek ki ahlakı dışlamış demokrasi de, laiklik de, toplum da, sanat da gerçekte akılı, mantığı da dışlamış demektir. Sanat doğru olana değil 'Güzel isen haltı yersin'e yöneltilmektedir; bu nedenle ki sanat dünyası yalnızca ahlak dünyası olmaktan değil akıl, mantık dünyası olmaktan da çıkmakta ve 'Bu ne perhiz, bu ne turşu' dünyasına dönmektedir. Abd bunun en acı halidir çünkü ortalıkta sütyen-külot dolaşanlar filımlarda, dizilerde rahibe rolünde oynatılmaktadırlar çünkü Abd'de ahlaklı rollere uygun kimse kalmamış durumdadır, bu nedenle ki Abd sineması artık derdini çizgi filımlarla(filmlerle) anlatabilmektedir. Yani sanat dünyasında utanma kalmayınca sanat insanlık ya da toplum için olmaktan çıkar, ünlülerin köşedönme(köşe dönme) dünyası olur ki bu nedenle de sanata karşı olmak insanca bir yönelim olur. Atatürkçülerin ya da laiklikçilerin ya da demokrasicilerin ya da solun kendisini Türkiye'ye ve insanlığa neden önder, lider olarak gördüğünü anlamak zor çünkü kurdukları dünya bilimden ve ahlaktan yani genel akıldan ve genel mantıktan öylesine uzakki(uzak ki). Atatürk 'Hayatta en doğru yol ilimdir(bilimdir)' dediği için bilimcilikçi; 'Ben sıporcunun(sporcunun) ahlaklısını severim' dediği için de ahlakçıdır. Muhammed de bundan 1400 yıl kadar önce 'Önce ilim(bilim) ve ahlak' demiş bir insandır. Yani doğrunun yolu insanlığın bu iki dahisi tarafından doğru olarak saptanmış durumdadır ancak tuhaf ki ve yazık ki Atatürkçüler de, Müslümanlar da bu iki tanımdan uzaklaşmak için çırpınmakta gibiler. Ahlak deyince, bilinen 'tabu' ahlak değil; zekanın, akılın, mantığın, beyinin, ruhun en üst nitel aşaması olarak ahlak ki buna zorunlu olarak ahlaka uygun giyim ve ahlaka uygun hayat da dahildir yani zeka katsayısı 300 olup ortalıkta sütyen-külot gezmek ahlaka dahil değildir; ahlaka uygun giyinip bilimsel olmamak da ahlaka dahil değildir. Oda Tv diye bir internet sitesi var, haber odaklı. Atatürkçü diye bilenler de var, solcu diye de bilenler var, Akp karşıtı diye de bilenler var. Ancak benim gördüğüm şey ahlakın tanımına yani genel akıla ve genel mantığa aykırılık öncelikle. Meltem Miraloğlu diye bir yetişkin insan dişisi varmış. Kendisinden 48 yaş büyük, 80 yaşındaki bir Abd'li ile evlenmiş yani bu durumda kendisi 32 yaşında oluyor. Oda Tv'nin dertlerinden biri imiş ki bu yetişkin insan dişisini haber yapmış. Neymiş; Meltem Miraloğlu evden kaçmış mı, kocası ile mutlumuş(mutluymuş) mu, falan. Oda Tv, sağolsun, toplumu bu konuda aydınlatmış: Meltem Miraloğlu evden kaçmamış, kocası ile oldukça mutlu imiş, Türkiye'ye dönebilirmiş ancak şu an için dönmeyi düşünmüyormuş. Yani bu bayan da çocukluğunda 'Çocuk gelin'lere karşı bir kamu yayınında, ve 'Çocuk gelin'lerin acı hayatlarını anlatan bir dizide oynamıştı. Belki o dizinin etkisinde kalmış olabilir. Üstelik de babası yaşında bir Abd'li yani yabancı ile evlenmiş ancak Abd'li oldukça zengin biri olmalı. Garibanla evlenecek olsa ta Abd'ye gitmesine gerek yoktu. Adam ünlü biri de değil. Üstelik gizlice evlenmişler. Ailesi de sinir kırizleri(krizleri) geçirmiş. Yani çocuk gelin rolünde oynatılan kişinin haline bakın; hem dedesi yaşındaki biri ile evleniyor hem de ailesini hiçe sayıyor; bu durum Türkiye'deki Sanat-Sanatçı uyumsuzluğunu, çelişkisini de göstermekte yani öyle bir sanatçı türü oluşuyor ki evliya rolünde de oynatılıyor, fahişe rolünde de yani Türkiye'deki sanat dünyasında akıl, mantık, ahlak gibi şeyler dışlanmış durumda yani bilim ve ahlak demek olan sanata ihanet var; yani ünlü olsun da, para kazandırsın da ne halt yerse yesin, yoz anlayışı sanat ve sanatçılık değildir. Bence aşk bir zaaf türüdür de bu kadar çok yaş farkı da üstelik taraflardan biri alim ya da alime değilse zaafın en dibindendir. Bunları silah zoru ile mi evlendiriyorlar, hayır; kendi istekleri ile evleniyorlar. Yani durum bence 'Çocuk gelin'in çocuk geline ihaneti' gibi birşey. Sağolasın Oda Tv; milletçe merak ediyorduk; 'Meltem Miraoğlu mutlu mu, evden kaçmış mı, ne zaman Türkiye'ye dönecek?' diye(!). Farkında mısınız; çocuk ünlüler içinde, dişi olanlar büyüdüklerinde çocuklukları ile zıt bir hale geliyorlar. Çocukken ekranlarda milleti ağlatıyorlar ya da onurlandırıyorlar büyüdüklerinde ise mantık ya da ahlak açısından abuksubuk şeyler yapıyorlar, mantık ya da ahlak açısından abuksubuk hallere giriyorlar. Evet; çocuk gelin dizisinde zırlıyordu ancak gitmiş dedesi yaşındaki biri ile evlenmiş ve çok mutluymuş! Yani sonuçta dedenin torunu yaşındasın! Ne anlamı kaldı şimdi çocuk gelinlere karşı çıkmanın? Yani, Atatürkçü, bilimsel, mantıklı geçinen Oda Tv sağolsun; toplumun 'çok önemli' bir merakını gidermiş oldu; eleştirmek yerine. Çok merak ediyorduk 'Meltem Miraloğlu mutlu mu, mutsuz mu, ne yapıyor, ne zaman Türkiye'ye dönecek?' diye. Çok biliyor ya, alime olmuş ya; gitmiş bir de yabancı bir dede ile evlenmiş, Türkiye'de dede yokmuş gibi. Anlaşılıyor ki nitel açıdan bu ülkeye Atatürkçüsünün de, Osmanlıcısının da, İslamcısının da nitel hayrı yok çünkü insanlığa en büyük hayr yalnızca felsefede, bilimde ve ahlaktadır. Siyasetçileri nasıl eleştiriyorsunuz, ünlüleri de övmeyin eleştirin çünkü ünlüler de en az siyasetçiler kadar toplumlarına ve insanlığa kötülük ediyorlar. Yani siyasetçileri eleştirip ünlüleri eleştirmek olmaz. Öyle ki akıldışı-ahlakdışı ünlüler topluma ve insanlığa akıldışı-ahlakdışı siyasetçiler kadar zararlı. Bırakın artık akıldışı, ahlakdışı kişileri sanatçı diye, ünlü diye baştaçı etmeyi. İnsanın da, sanatçının da en doğrusu bilim ve ahlak yolunda olanlardır; gerisi yanlış ya da kötü yoldadır. Yani zırlasa da, mutlu olsa da umurumuzda olmaması gerekir. Sanki alime. Sanatçılar övülmek için değil eleştirilmek içindir çünkü sanat eleştirmek içindir. Sanatçıların eleştirilmediği yerde sanat yok demektir tıpkı siyasetçilerin eleştirilemediği yerde demokrasinin olmaması gibi. Siyasetçileri eleştiriyorsunuz, maçları, hastahaneleri eleştiriyorsunuz, Avm'leri eleştiriyorsunuz, taksicileri eleştiriyorsunuz, ekonomiyi eleştiriyorsunuz, eğitimi eleştiriyorsunuz, Diyanet'i eleştiriyorsunuz, adaleti eleştiriyorsunuz, bilimi eleştiyorsunuz, ilaçları-aşıları eleştiriyorsunuz, annenizi-babanızı eleştiriyorsunuz; sanatçıları ve ünlüleri eleştirmiyorsunuz, olmaz böyle birşey. Sanatçıları barlarda, pavyonlarda, gecekulübülerinde(gece kulübülerinde), pılajlarda(plajlarda), diskoteklerde değil felsefede, bilimde ve ahlakta arayın. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 8.1.20/07.11
Düzenleme: 08.01.2020 / 07:11
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Hevilli
  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir