Şiir Defteri

MELİH GÖKÇEK'İN ANLAYAMADIĞI (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
07.07.2018 / 11:32
896 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Türkiye'de Kuran kursularından ilahiyatlara, okullardaki din dersilerinden Diyanet'e, ailelerden televizyonlara kadar her alanda ezbere bir Müslümanlık öğretilmekte. Bunun iki kanıtı şudur: 1- Hem Müslümanım deyip hem de ne amaç, ne ad olursa olsun, kundaklarındaki bebek kardeşlerini, 3-5 yaşındaki çocuk kardeşlerini, çocuk torunlarını, öz annelerini, öz babalarını bile öldürtmüş sultanları baştaçı etmek, savunmak, övmek, 2- Dini tanımlayan Din hadisileri'ni öğretmek yerine Arabça, Arabçılık, Osmanlıcılık ve siyasi iktidar yandaşlığı öğretilmesidir. Oysa İslamiyet dini inançı da din de dini tanımlayan Din hadisileri'dir ki Din hadisileri 'Din bilimdir, bilim yoksa din de olmaz; din ahlaktır, vicdandır, merhamettir, medeniliktir' demiştir. Şimdi bakın Türkiye'de İslamiyet ya da din diye öğretilenlere ve öğretenlere; hiç Din hadisileri ile ilgileri var mı bu durumda? Onların anlamadıkları ilk şey siyaset ve Osmanlı ile dinin birlikte olamayacaklarıdır ancak bunu anlamaları için önce Din hadisileri'ni öğrenmeleri, bilmeleri gerekir; yani Din hadisileri'ni öğrenmeden Müslümanlık da dinlilik de ezbere Müslümanlık, ezbere dinliliktir; Din hadisileri'ni öğrenmeden din düşmanlığı da ezbere din düşmanlığıdır yani hayat Türkiye'de 21. yüzyılda bile, bunca teknolojiye karşın bile hala ezbere. Atatürkçülük ve Atatürkçüler de ezbere. Ezbere eğitime karşı çıkıp ezbere hayata karşı çıkmamaları tuhaf. Ezbercilik kolaydır çünkü yalnızca birşeyi ezberlemekle işin biteceğini sanır; öğrenmeye kapanır artık; işte bu yüzden ki ülkemiz üniversiteyi bitirince öğrenmeyi bitiren ve öyle ki kitap okumayı bırakan üniversite mezunuları ile doludur. Ülkemizde Müslümanlığın ya da dinliliğin ezbere olması fazla korkulacak, fazla tehlikeli, fazla zararlı birşey değildir çünkü doğruyu öğretmekle sorun kalkar. En korku, en tehlike, en zarar olan şey bu ezbereciliğin siyasete alet edilmesi, siyasetçe kullanılması, siyasetçilerce kullanılmasıdır. Zaten siyaset cehalet ve nefs olduğu için dine aykırıdır. Eğer Şeytan var olsaydı yapmak istediği işlerden biri de büyük olasılıkla siyaset olurdu. Bilim demek bilgi demektir; bilgi demek doğru demektr; doğru demek güven demek; güven demek dürüstlük demektir. Yani ortaya bilgi koyduklarını ileri sürülenlerin güvenilir, dürüst kişiler olması da gerekir; ve tuhaf ki bir yandaşlık demek de olan siyaset yandaşlık olduğu için zaten güvenilir, dürüstlük değildir; ve dürüst olmayan insanlar bilgi veriyorlarsa büyük olasılıkla onlara uymak için değil onları amaçları ya da çıkarları için kullanmak içindir; yani bir dilenciye yolca(adres) sorduğunuzda eğer doğru söylüyorsa verdiği bilgi doğrudur ancak bu bilgiyi iyilik olsun diye sizden para almak için vermiştir büyük olasılıkla yani ona 'sadaka' vermeniz gerekir, dilencinin açısından; yine örnek: bilim ilaçları insanlığa hizmet, insanlığa iyilik için üretir ancak eczacı onları para kazanmak için satar yani ilaç satmayı geçimi için yani ticaret için yapar ki gerçek, doğru üniversite ve gerçek, doğru üniversite mezunu ile çakma üniversite ve çakma üniversiteli arasındaki temel fark da budur yani gerçek, doğru üniversite insanlığa ve bilime hizmet edecek insanlar yani alimler, alimeler yetiştirmeye çalışırken çakma üniversite para kazanacak, sırf kendi çıkarları için üniversite okumuş insanlar yetiştirme çabası içindedir ki dünyada binlerce üniversite, milyonlarca üniversite mezunu olmasına karşın dünyanın, insanlığın 21. yüzyılda bile hala Ortaçağ'da gibi olması buna nitel kanıttır. Açık ki Melih Gökçek de böyle bir dünyanın bireyidir çünkü Akp'ye yani bir siyasi partiye üstelik de tek yanlı yandaşlık yapmaktadır yani o siyasi partiyi asla eleştirmemekte ancak o siyasi partiye muhalif siyasi partileri mutlak olarak adeta kötüleme yarışı, adeta kötüleme savaşı içindedir. Kardeşim; Akp'nin hiç mi yanlışı, suçu yok? Dürüst değilsen neden bilgi veriyorsun; dürüst değilsen neden Müslüman olduğunu, dinli olduğunu, dindar olduğunu söylüyorsun? Bak ben her siyasi partiyi ve her siyasi parti başkanını eleştiriyorum çünkü bilgi vermek güvenilir olmayı, güvenilir olmak dürüst olmayı, dürüst olmak da tarafsız olmayı gerektirir. Sen hiç 'Müslüman olmak' ya da 'dinli olmak yalnızca Müslüman olmaktır' diye bir hadis gördün mü? Ne diyor dini tanımlayan Din hadisileri; 'Din bilimdir, bilim yoksa din de olmaz; dinsiz de olsalar alimlerin yeri Cennet'tir; alimler peygamberlerin varisileridir; sultanlarla mutlu olan alimler de hırsızdır' diyor yani İslam'ın dinderinin(peygamberinin) İslamiyet diye vurguladığı din ancak din diye vurguladığı İslamiyet değil dini tanımlayan Din hadisileri'dir. Görülür ki yandaşlık nitel değil nicel zekaya sahiptir; felsefel değil duyusal zekaya sahiptir; soyut değil somut zekaya sahiptir. Berna Laçin diye biri Türkiye'de idam cezası isteyenlere karşı Suudi Arabistan'ın Medine ilinden örnek vermiş yani ne yapsın kadın, Amerika'dan örnek verecek değil ya, çünkü idam cezası isteyenler İslamcılar yani idam cezasını Hıristiyanlar(Hristiyanlar) savunsa Abd'den örnek verirdi kadın; yani felsefel, bilimsel olmayan zekanın başarısızlığı yani nicel zekanın yani yandaşlığın hezimeti. Melih Gökçek Laçin'e demiş ki 'Neden Newyork'u örnek vermiyorsun da Medine'yi örnek veriyorsun; Medine Müslümanlar için kutsal topraktır'. Melih Gökçek felsefel yani nitel zekaya sırt dönmüş olmalı ki bu sözünün gerçekte Berna Laçin'in savını doğrulamak olduğunu bile anlayamıyor; peki bunu bile anlayamayan İslamiyet'i ya da dini yani Din hadisileri'ni nasıl anlayacak; kuşkusuz ki yapacağı tek şey ezbercilik ve yandaşlık olacak; ve bir adım da ötesi bilip ya da bilmeyip halkı tahrik. Bak ey Gökçek: 1- Medine neden kutsal toprak? Kabe orada değil Mekke'de. Diyorsan ki 'Medine'de peygamberimizin mezarı var'; peki ey vatandaş, Anıtkabir Ankara'da diye Ankara'da her türlü suç işlenmiyor mu? 2- Kutsal demek tapmak demektir. Peygamberinizin mezarına tapıyor musunuz ya da ibadet ediyor musunuz? Hayır. Ancak Kabe İslami açıdan kutsal olduğu için Kabe'ye 'tavaf' denilen ibadet yapılmakta. Peki Müslümanlar peygamberlerine hiç secde, ibadet yaptılar mı? Hayır çünkü İslamiyet'e göre kutsal olan peygamber değil İslamiyet'tir yani dirisi kutsal olmayanın mezarı nasıl kutsal olur değil mi? Yani İslamiyet'te var mı mezar kutsallığı? Bir mezarı kutsal yapmak nasıl bir Müslüman kafasıdır ey Gökçek? Ey Gökçek şunu da öğren: İslamiyet dini inançında da dinde de Mezar kutsallığı da toprak kutsallığı da nesne kutsallığı da yoktur. 3- İslamiyet'te kutsal olan toprak ya da topraklar değil İslamiyet'tir ya da Allah'tır yalnızca yani topraklara Kutsal topraklar demek olsa olsa Yahudilik kültürüdür. 4- Peki ey sen Gökçek; Laçin'in sözü ile İslamiyet arasında çelişki görüyorsun da kundaklarındaki bebek kardeşlerini, 3-5 yaşındaki çocuk kardeşlerini, çocuk torunlarını, öz annelerini, öz babalarını öldürtmüş Osmanlı sultanları ile İslamiyet arasında çelişki görmüyorsun? Yandaşlık insanı işte böyle tutarsızlık, mantıksızlık, çelişki içine sokar. 5- Peki neden Hira mağarası' da, bu mağaranın olduğu Nur dağı da kutsal değil de üzerine insanlar çıkıyorlar, ayaklarıyla basıyorlar? Yani İslamiyet'in başladığı Hira mağarası, Nur dağı kutsal olamıyorsa mezar nasıl kutsal olabilir? 6- Peki peygamberiniz Kabe gibi kutsal sayılan biryere sahip Mekke'de, Kabe'nin olduğu yerde değil de neden gidip Medine'de yaşadı ve öldü? Peygamberinizin mezarı neden Mekke'de değil de Medine'de? Demek ki O'nun kutsallık anlayışı ile senin ve senin kafada olanların kutsallık anlayışı farklı ve 180 derece zıt. Ya siz kutsallıktan anlasaydınız herşeyden önce İslamiyet'le yani milletin dini inanç duygusuyla siyaset yapmazdınız değil mi? Ve kutsallıktan anlasaydınız partiniz ikide bir yolsuzluk, usülsüzlük, haksızlık, adaletsizlik, israf, cehalet, nefs, yandaşlık gibi şeylerle suçlanmazdı ya da eleştirilmezdi değil mi? Bakın Sofuoğlu diye birini milletvekiliniz yaptınız, İslamiyet'te israf yani nefs haram iken adam 5 milyon Tl'lik İtalyan arabası ile üstelik de milletin mecilisinin bahçesinde hava attı. Ve siz kutsallıktan anlasaydınız genel başkanınızın gittiği Alişan'ın düğününde dekolte gelinlik olmazdı değil mi? Ve siz kutsallıktan anlasaydınız, üstelik de bakan yaptığınız adam 'Bakara' yerine 'Makara' demezdi değil mi? Ve siz kutsallıktan anlasaydınız herşeyden önce 'yandaş' olmazdınız değil mi? Ezbere Müslümanlık, ezbere dinlilik yapıyorsunuz ve 21. yüzyılda, bunca olanak ve bunca para, zenginlik içinde bile cehaletinizi kaldırmadığınıza göre bu cehaleti kasıtlı olarak sürdürüyorsunuz demektir değil mi; üstelik de yandaşınız bir Pırof(Prof) rektörünüzün 'Bize cahil bir nesil lazım' demesi de bunu kanıtlıyor değil mi? Bak ey vatandaşım: Din hadisileri'ni bilmeyenlerin, siyasetçilerin, yandaşların, nefse esirlerin ve dürüst olmayanların İslamiyet dini inançı adına da din adına da bilirkişi gibi konuşmaya hakları yoktur. Siz gidin önce Din hadisileri'ni öğrenin, sonra onu bunu suçlayın olur mu? Ya o kadar çok zeki isen, o kadar çok akıllı isen, o kadar çok Müslüman'san, o kadar çok dinli isen, o kadar çok dürüst, güvenilir isen bir kez de Akp'yi, başbakanını, cumhurbaşkanını eleştir olur mu? Ya bu ülkede yalnızca Akp mi sütten çıkmış ak kaşık? Diyorum ki Din hadisileri'ni bilmeyenlerin kimseye din öğretmeye hakkı ve yetkisi yoktur. Dürüst değilsen ne işin var dinde? Dürüst isen neden yalnızca bir tarafı eleştiriyorsun hep? Berna Laçin'in yaptığı yalnızca bir eleştiri, kanıt sunumu, bir sav; ancak sen o sözleri art niyetle söylemişsen halkı tahrik eylemi yapan kişi Laçin değil sen olursun ancak. Siyasetçiler ve siyasi parti yandaşları asla dinde de İslamiyet dini inançında da bilirkişilik yapamazlar çünkü siyaset demek zaten cehalet, nefs, yandaşlık yani dine de İslamiyet dini inançına da zıtlık demektir yani hem sigara, içki içip hem Yeşilay'cılık yapmaya benzer bir haldir. Bilgi dürüstlüktür, bilgi için dürüst olmak da gerekir yoksa bilgi bilgisayardan da, kasetten de, Cd'den de, Dvd'den de, kitaptan da, ezberletilmiş papağandan da alınabilir. Bilgi yalnızca bilgidir; bilgili insan ise hem bilgi hem dürüstlük olmak zorundadır. Aynaya bir bak ve dürüst olup olmadığını sorgula ya da yalnızca Din hadisileri'ne bakıp yap bu sorgulamayı. Bırakın artık ezbereciliği. Ezbereciliği aşmak için de eleştirilere açıklık ve eleştiri özgürlüğü gerekir. Oysa siyasi partin demokrasi ile değil diktatörlükle tanımlanıyor. Din de İslamiyet dini inançı da kimsenin tekelinde değil; onlar yalnızca Din hadisileri'nin tekelinde. Siz susan, suskun, yandaşınız, köleniz bir Türkiye istiyorsunuz oysa din de, İslamiyet dini inançı da konuşan, tartışan, eleştiren, düşünen bir insanlık, dünya istiyor; asıl evrensel çelişkiniz de işte burada. Sizi Batı ya da muhafelet yıkmayacak; sizi yıkacak olan Din hadisileri gerçekte. Farkında değilsiniz de sizin de Musa'nız Din hadisileri gerçekte çünkü Din hadisileri'ne külliyen zıtsınız, külliyen alakasızsınız. 'Beyaz Tv benim değil' diyorsun, peki senin değilse neden hergün Beyaz Tv'de saatlerce üstelik de belediye başkanı gibi değil de başbakan gibi nutuklar atabiliyorsun? Dürüstsen gerçeği söylesene? Yalnızca bilgili olmak yetmez, dürüst olmak da gerekir, Din hadiisleri'ni iyi oku. Geldiğinizden beri 'Seçimlerde hile' savı oluyor; bu nasıl kutsallıktır, nasıl Müslüman'lıktır, nasıl dinliliktir? 2018 baskın erken seçiminiz bile dürüstlüğe aykırı idi. Dürüst olmamakla din ya da İslamiyet ne zamandır biraraya geliyor; Adnan Oktar ve Kedicik'leri gibi birilerinin çıplaklıkla dini ya da İslamiyet'i biraraya getirmeye çalışması gibi? Din hadisileri sizi ciddiye almıyor. Sizi ancak Din hadisileri'ni bilmeyenler ciddiye alır. Yeter artık yeter. Ne din size yar ne İslamiyet dini inançı çünkü bunlar ne siyasetin, yandaşlığın yanında olur ne dürüst olmamanın. Siz kim oluyorsunuz da dine de, İslamiyet dini inançına da el koyar bile haldesiniz? Dinin de, İslamiyet'in de tek sahibi yalnızca ve yalnızca Din hadisileri'dir. Ülkeye, demokrasiye, laikliğe, ekonomiye, siyasete öyle ki dünyaya bile el koyabilirsiniz ancak asla Din hadisileri'ne el koyamazsınız. Biraz kendinize gelin artık. Oylar iktidar yapan, ne alim ne dine hükümdar yapmaz. Din hadisileri'ni bilen, bilinçli insan yanlışlara doğruları ile yanıt verir; halkı tahrik edecek, ortalığı karıştıracak yaklaşımlarda olmaz. Kadın yanlış ya da yalan söylüyorsa doğrusunu kanıtlarsın; konuyu bir halkı tahrik hakkı ya da kültürü haline getirmezsin. Ne o; insanlar konuşmayacak mı, sizi hiç eleştirmeyecek mi; Din hadisileri bile 'din bilimdir' yani 'eleştirmektir' derken? Peygamberiniz de İslamiyet'ten önceki dini inançları eleştirmedi mi? Din diye, İslamiyet diye kendi kafanıza göre gelingüvey olmayın; dini anlatan Din hadisileri var; tek kanıt, tek şahit, tek ölçü. Din de, İslamiyet dini inançı da Osmanlı sultanlarını savunanlara kalmadı, kalmaz, kalmayacak da. Cehalet ve nefs sayesinde iktidara geldiler, sanırsınız ki evrenin efendisi oldular. Millet Din hadisileri'ni bilseydi siz asla iktidara gelemezdiniz. Ondan diyor zaten rektor 'Bize cahil nesil lazım' diye. Din hadisileri'ni bilseydiniz zaten sizi ne Fetö aldatabilirdi ne Abd ne Pkk.Meydanı boş bulmuşsunuz konuşuyorsunuz habire. Berna Laçin saçmalamıyor kardeşim, siz saçmalıyorsunuz. Berna Laçin'i de sevmem çünkü bikini, mayo giyenleri sevmediğim için bikini giyen onu da sevmem ancak felsefe, bilim ve Din hadisileri dürüstlük gerektirir, yandaşlık değil, yani haklıysa düşmanımı bile savunurum, size benzemem yani çünkü ben felsefeden, bilimden ve Din hadisileri'nden bunu da öğrendim; ben zaten bu yüzden 'Hiçbir dini inançtan olmayan dinliyim'. Necdet Gürçiftçi İnternette yayınlandığı zaman: 6.7.18/10.18
Düzenleme: 07.07.2018 / 11:33
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal
  • umsena
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir