Şiir Defteri

KURBAN KÜLTÜRÜNÜNÜ SAKLI SIRRI KURAMIM (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
19.08.2018 / 09:13
744 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Her sır, saklıdır; diyenler olacakdır(olacaktır) ancak bu sır, başka sır. Bu yazım; hiçbir dini, halkı, ülkeyi, topluluğu, toplumu hedef almaksızın yalnızca felsefel, bilimsel, evrensel, tarihsel, soyut, nitel olarak yazılmış bir yazıdır. Bunu öncelik ile açıklamak isterim. Yani havadan ne kapmaya çalışanlar ile öküzün altında buzağı aramaya kalkanlara umut yok. Bu yazı; bilimsel bir yazıdır ve bir tez(kuram) yazısı olarak da üniversiteye sunulabilir; bu neden ile bu yazım aynı zamanda benim bir toplumbilim doktora tezim(kuramım) da olsun. Lise mezunu artislere bile fahri doktorluk ünvanı verenler; benim bu bilimsel çalışmama bir doktora doktorluğu ünvanı vermeyi çok görmezler umarım! Yok be şaka yapdım(yaptım). Ünvan münvan umurumda değil. Ben ünvanımı felsefeden, bilimden, insanlık tarihinden almışım zaten. Toplumbilimde 'Açık işlev(fonksiyon), kapalı işlev(foknsiyon) terimleri vardır. Açık işlev; herkesçe ya da olayın ilgililerince bilinen erek, amaç demekdir(demektir), yani sonuç değildir. Kapalı işlev ise bir şeyin herkesçe ya da olayın ya da durumun yandaşlarınca bile bilinemeyen, ancak bilimsel düşünce ile anlaşılabilecek sonuçları demekdir. Örneğin mafya örgütlerinin suç örgütleri, suç işledikleri, suç işlemek amaçlı olduklarını yani açık işlevlerini yani açık amaçlarını herkes bilir ancak mafya örgütlerinin bir yandan da yani kapalı işlev olarak yani sonuç olarak; toplumlardaki işsizlere iş bulduğunu, iş verdiğini ve böylece toplumlardaki işsizliğe bir seçenek olduğunu ve işsizlik oranlarını düşürdüğünü herkes bilmez; ancak konu ile ilgili bilimciler bilir. Bu yazı da; kurban konusuna açık işlev olarak değil de kapalı işlev olarak değinecekdir(değinecektir). 'Kurban kültürü' binlerce yıl önce başlamış bir kültürdür. Başlangıçda(başlangıçta) açık üç işlevi vardı: Bereket ilahlarına yaranmak, savaş ilahlarına yaranmak ve kötü ruhları uzaklaştırmak. Yani; insanlar et yesin, yoksullar et yesin, insanlar sağlıklı beslensin gibi hiçbir bilimsel ve insansal bir nedeni ve ereği yokdu(yoktu). Yani tarihde(tarihte) insan amaçlı asla kurban olmadı; kurbanlar hep ilahlara yani insan dışı, insan üstü, doğa üstü düşünsel, varsayımsal, kuramsal varlıklar için idi. Önce bunu anlayalım ve belirtelim. Kurbanlara insansal erekler ancak uygarlıklar ilerledikçe, insanlar uygarlaşdıkça eklendi. Tevrat'da da önceleri kurban hayvanları kesilir ve açık alanlarda yakılan büyük ateşlerde kızartılır ve gökdeki ilaha yani Yehova'ya yalnızca kokusu sunulur, pişmiş olan hayvan yenilmezdi. Sonraları, akılımda(aklımda) kaldığı kadarı ile, Yehova bu kızartılmış kurbanların etlerinin bir kısmının insanlarca yenilmesine izin verdi. Hıristiyan'lıkda(Hristiyanlık'ta); İsa yaşar iken, İncil'den öğrendiğime göre, asla kurban olayı yokdu (yoktu). Ancak sonraları ya da günümüzde bazı Hıristiyan'lar; İsa'yı Yehova'nın kuzusuna benzetip kuzu kurban etmeye başlamışlar. Yazık. Oysa İsa; hayatı boyunca tek bir hayvan bile kesmemişdir (kesmemiştir). İsa'ya göre; Yehova'ya gerekli tek kurban, kendisi idi. Bence; kuzu kurban eden Hıristiyanlar İncil'i yeniden okumalılar. İsa'nın Yehova'ya dökülmesini istediği tek kan; kendisinin kanı idi; hele bir hayvanın kanı asla değil. Sanırım bazıları Hıristiyanlık ile Yahudilik'i birleştirmeye çalışıyorlar akıllarınca. Gelelim konunun sonuna. Hangi çağda, hangi ülkede, hangi dinde olur ise olsun ?Kurban kültürü'nün önceleri; insanlar, yoksullar et yesin, beslensin gibi bir erekleri yokdu. Örneğin hiçbir dinin kutsal kitabında; 'İnsanlar, yoksullar et yesinler de beslensinler diye kurbanlar kesin' diye bir buyuruk(emir), söz, açıklama, istek yokdur. İnsanlar; dinleri ile kurban kültürü arasında gördükleri tutarsızlıkları; konuya insan unsurunu ekleyerek gidermeye, örtmeye çalışmışlardır. Bugün, dünyadaki; kurban kesen insanlara sorun, neden kurban kesiyorsunuz, diye; değişik değişik yanıtlar alırsınız. Ve hiçbir dinin kutsal kitabı da 'İnsanlar, yoksullar et yesinler diye kurban kesin' diye bir yazı gösteremez. Peki; 'Kurban kültürü'nün örtülü işlevi nedir? Kandan, öldürmekden, can almakdan korkmayan, çekinmeyen, acımasız, can almayı seven, kan dökmeyi seven, savaşçı insanlar ve toplumlar yetiştirmek. Çünkü kurban kültürünün olduğu Orta Çağ'da ve öncesinde; toplumlar ve hayat sürekli savaşa dayalı idi. İnsanlar ve halklar(kavimler) her an, her yerde silahlı saldırıya uğrayabilirler idi. Gerçekde; kurban kültürü de bir ulus değil kavim kültürüdür. Örneğin ben tavuk bile kesemem. İlkokulda bir serçeyi bile yanlışlık ile öldürmüş olmama karşın günlerce ağlamış idim. Ben dünyaya; can almaya değil can vermeye gelenlerdenim. Dolayısı ile; öyle ilkel, barbar, ilkel koşullarda bir de kan görmeye görmeye büyüyen nesiller doğal ki iyi, gerçek birer savaşçı da olamazlar idi. televizyonda bile öyledir: Televizyonlar hergün filozof(düşünür) filimleri(filmleri), dizileri, yayınları, yarışmaları gösterseler; tüm toplum filozof olmaya başlar. Televizyonlar hergün mafya filimleri, dizileri, yayınları, yarışmaları gösterseler; toplumda birden mafyalaşma, mafyaya özenme başlar. Bir çocuğa; 1 yaşından başlayarak hergün eline silah verseniz, silaha ilgi duyan bir genç olabilir; eline hergün kitap, kağıt, kalem verseniz, belki yazar, bilimci olur; eline hergün bir müzik aleti verseniz, belki de iyi bir müzikçi olur. Dolayısı ile; kanlı bir dünyada hayatda kalabilmek için, insanlara sürekli kan, ölüm, can almak göstermek gerekir. Bence; Sodom ve Gomora'nın yıkılış nedenlerinden biri de; savaşdan (savaştan), silahdan(silahtan), kandan uzak durmaya başlamış olmalarıdır. Kanlı çağda, kan görmeye dayanamayan insnalar ve kavimler yaşayamazlardı. Kan gören, kanı seçer; kitap gören, kitabı. Öte yandan; en başda(başta) ilahlar için başlayan 'Kurban kültürü' bugün değişik bahaneleri olan bir 'Nefs kültürü'ne dönüşmüşdür(dönüşmüştür). Bugün bile dünyaya bakdığımızda(baktığımızda) göreceğimiz şey; savaşların, terörün, katliamların, cinayetlerin, acımasızlıkların, vahşetlerin; kurban kültürü olan ülkeler, toplumlar olduğunu görürüz. Bence; dünya barışına giden yol bir de dünyadan 'Kurban Kültürü'nün kalkmasından geçecekdir (geçecektir). 21. yüyılda artık kan, savaşçılar, savaş, silahlar istemiyoruz; felsefe, bilim, ahlak, vicdan, düşünürler, alimler, bilgeler, dostluk, kitaplar istiyoruz. Artık; marketlerde, hamburgecilerde günde 24 saat; 100 Gr.'dan 100 Kg.'a kadar her miktarda et var. Üstelik de Kg'ı 20-25 TL. Gerçekleri susturmayın çünkü gerçekler susar ise insanlık, barış, bilim, ahlak, vicdan, sevgi, saygı, dünya ölür! Çocuklarımız et değil; barış, bilim, felsefe, kitap, dostluk istiyor! Necdet Gürçiftçi 27-Ekim-2012 tarihinde internette yayınlandı.
Düzenleme: 19.08.2018 / 09:33
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Tormentor
  • Hevilli
  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir