Şiir Defteri

KAPLUMBAĞANIN KABUKSUZ ÖZGÜRLÜĞÜ (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
27.02.2019 / 14:24
1603 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Dini inançlıların yani evrime inanmayanların yani evrimsiz kalmak isteyenlerin evrensel tek bir amaçları vardır: Dünyayı ve insanı bir ilahın yarattığını kanıtlamak. Bu nedenle; olurolmaz(olur olmaz) şeyleri bile kendilerine kanıt olarak kullanmaya çalışırlar; örnek ki ilahları kuşları 'uçsunlar' diye kanatlı yaratmıştır; balıkları 'yüzsünler' diye yaratmıştır; aslanları 'avlarını yakalasınlar' diye güçlü yaratmıştır; ceylanları ' düşmanlarından daha iyi kaçabilsinler' diye hızlı yaratmıştır; kaplumbağaları da 'düşmanlarından daha iyi korunabilsinler' diye kabuklu yaratmıştır; sanki uçmak, yüzmek, güçlü olmak, hızlı koşmak, düşmanlardan korunmak insanın yararına değilmiş gibi, insana gerekli değilmiş gibi. Bu durumda, o mantığa göre ilahları demek ki 'antibiyotiklerden daha iyi korunabilsinler' diye yani bebeklere, çocuklara, gençlere, yaşlılara yani insanlara daha iyi zarar verebilsinler, daha iyi kötülük yapabilsinler' diye kabuklu yaratmıştır. Gel de ilahlarına inan. Yani dini inançlar bilimdışı olduklarından hep 'için' üzerine kuruludur. Oysa herşey rastlantıdır yani kaplumbağanın kabuğu da, filin dişi de, gergedanın tuhaf boynuzu da rastlantıdır. Gerçekte; bilimsel olduklarını söyleyen dinsizler yani evrime inananlar da dini inanç kafasındadırlar çünkü onlar da varlıkları 'için' ile açıklarlar; örnek ki İspinoz kuşularının(kuşlarının) gagasındaki farklılıklar, onların 'beslenmeleri için'dir yani 'için'dir yani evrimcilerde de 'için'lik vardır tıpkı dini inançlılarda yani evrime inanmayanlarda, daha doğrusu evrime inanmamak zorunda olanlarda çünkü evrime inanırlarsa ilahları onları üstelik te çok kötü, çok zalim bir biçimde cezalandıracaktır yani onların evrime inanmamaya ellerimahkum(elleri mahkum' zaten. İnternette bir çizim dolaşmakta: Kabuğunu terk etmiş, kabuğunun üzerinde duran, kabuksuz bir kaplumbağa. Altında da :'Özgürleştiğini sanıyordu. Fakat kendisini muhafaza eden şeyi kaybettiğini bilmiyordu' yazıyor. Yani herşeyden önce; kendisini koruyan bir kabuğu kaybettiğini bilmeyen bir kaplumbağa zaten özgür olamaz çünkü 'ne yaptığını bilmiyor' demektir. Ya da o kaplumbağa ne yaptığını biliyor yani kendisini koruyan kabuğu bile bile terk etmiş. Özgürlük 'bilmek'le başlar; bilmeyenin özgürlüğü olamaz. Bu nedenle ki özgürlük sözcüğünün içeriğini tek doğru anlatan sözcük Türkçedeki 'özgürlük' sözcüğüdür; İngilizcedeki 'freedom', Arabçadaki 'hürriyet'; ve öteki dillerdeki sözcükler değil. Daha önce de internette yayınladım; 'özgürlük' demek 'özün gür gelişimi' demektir. Öz ise hayvanda başkadır, bitkide başkadır, cansız varlıkda(varlıkta) başkadır, insanda başkadır. Yani örnek ki bir tavşanın özgürlüğü dünyanın heryerinde ve her tavşan için aynıdır yani ye, iç, sıç, üre, hopla, zıpla; tavşana tavşanı öldürüp yemek te dahildir ancak tavşan bunu özgürlüğüne dahil etmez yani demek ki herşey özgürlük değildir; bu açıdan örnek ki bir alkoliğin kendine göre özgürlüğü içki içmektir ancak gerçek özgürlüğü bu değildir, onun gerçek özgürlüğü içkiyi bırakmak ve felsefe-bilim-Din hadisileri öğrenmektir yani özgürlük ne yapılan şeydir ne seçilen şeydir, özgürlük felsefenin, bilimin ve dini tanımlayan Din hadisileri'nin seçtiği şeylerdir yani bunların dışında insan özgür olamaz yani örnek ki bikini ile herkesin içinde olan bir bayan için bu hal özgürlüğüdür ancak onun gerçek özgürlüğü felsefeye, bilime ve Din hadisileri'ne uyup toplum içinde akıla ve ahlaka aykırı şeyler yapmamaktır. Yani demek ki özgürlük te yapılan, seçilen, istenilen, mutlu olunan birşey değildir, felsefe-bilim-Din hadisileri ile öğrenilen birşeydir. Bu durumda; kafesde en iyi biçimde beslenilen bir kuş, doğadaki haline göre daha özgürdür çünkü doğanın baharı, yazı olduğu gibi kışı ve kuş düşmanları da vardır yoksa sokakda(sokakta) yaşayan insanlar güzelim evlerde yaşayan insanlara göre daha özgür olurlardı. Bu bilgiler ışığında kaplumbağanın özgürlüğüne bakalım: Öncelikle şu ki kaplumbağanın kabuğu kaplumbağa rahat etsin, mutlu olsun diye değildir, rastlantı sonuçudur(sonucudur); bu nedenle ki doğada kabuksuz, korunmasız sayısız hayvan vardır ki insan da savunmasız, korunmasızdır doğa karşısında ve düşmanları karşısında; insana savunma ve korunma veren şey ise felsefe, bilim, ve ahlak gibi şeylerdir yani insan cehalet, bilimsizlik, teknolojisizlik, nefs, ahlaksızlık, vicdansızlık içindeki bir toplumda korunma olanağına sahip değildir. Kaplumbağa kabuğu içinde de savunmalı, korunmalı değildir gerçekte çünkü çiftçiler, köylüler onları öldürürler çünkü ürünlerine zarar verirler; ve kaplumbağalar kabuklu da olsalar etleri için de öldürülürler; ve kartallar da onları öldürürler yani kabukları onlara fazla bir yarar sağlamaz yani gerçek ki bir sümüklü böceğin yaşama olasılığı ne ise bir kaplumbağanın yaşama olasılığı da odur yani eğer bir ilah olsaydı ve kaplumbağanın korunmasını isteseydi, onu bir kuş yapardı çünkü uçabilenlerin yaşama olasılıkları uçamayanların yaşama olasılıklarından daha çoktur yani eğer güllerin dikenlerini bir ilahın gülleri korumak için verdiğini düşünseydik, bunun güllere hiçbir yararının olmadığını da görürdük yani gerçek ki evrende, doğada, dünyada hiçbirşeyi ilah yaratmamıştır, ve var olan hiçbirşeyin doğaüstü bir varlıkça korunması amaçı yoktur. Yani zavallı kelebeğin ne suçu var da hiçbir savunma, korunma araçı yoktur. Kaplumbağa kabuklu ne kadar özgür ise; kabuksuz olarak ondan daha özgür olur çünkü en azından daha çok hızlı ve gözedahaazbatar(göze daha az batar) olur. Yani gerçekte; kaplumbağanın var olması onun için kötüdür zaten çünkü tarlalardaki, bahçelerdeki ürünlere zarar verdiği için, kabuklu da olsa, kabuksuz da olsa zaten yok edilecektir. Eğer kaplumbağayı düşünen bir ilah var olsaydı ya onu hiç yaratmazdı ya da onu kabuklu değil de örnek ki pençeli ya da kanatlı falan yaratırdı çünkü kanatlar yalnızca uçmaya değil korunmaya, savunmaya, hayatta kalmaya da yarayan araçlardır. Ve insanlar bile özgürlük için ölümü bile gözealabilirler(göze alabilirler) yani kaplumbağa eğer kabuksuz olarak daha çok özgür olacaksa ölümü de gözealır(göze alır) ki zaten var olması bile ölümügözealmaktır. Yani özgür olmak için önce 'bilmek' gerekir; sonra da ölümü gözealmak gerekir ki insan bile ölümü gözealmadan yaşayamaz, ve özgür olamaz. Yani kim korunma sağlayacak diye kaplumbağa gibi kabuklu ya da kirpi gibi dikenler içinde doğmak isterdi. Yani kabuklu salyangoz özgür de kabuksuz sümüklüböcek özgür değil mi? Doğa hiçbirşeyle ve hiçkimseyle ilgilenmez çünkü hiçbirşey ve hiçkimse umurunda bile değildir. Gerçek ki tüm hayvanlara seçme hakkı verilseydi; tümü de kendileri gibi değil, insan gibi olmak isterlerdi çünkü hiçbir insan hayvanlar gibi olmak istemez. Şunu anlamak gerekir: Kafesde iyi bakılan, iyi beslenilen bir kuş; bilmese de, farkında olmasa da doğadaki halinden daha özgürdür. Sokaklarda sokak köpekilerinin(köpeklerinin), sokak kedisilerinin(kedilerinin) olması ne onları ne sokakları, ne insanları, ne özgürlüğü özgürlük yapar. Özgürlük yaşanılan şey değil; felsefe, bilim, ve Din hadisileri'dir yani gerçekte hiçbir hayvan özgür olamaz, kendini özgür sanır ancak yani özgürlük konusunda hayvanlara, bitkilere, doğaya değil felsefeye, bilime ve Din hadisileri'ne yani dine özenmek, heves etmek gerekir. Yani her pisliği yapan insanlar yani felsefeye, bilime ve Din hadisileri'ne aykırı insanlar asla özgür olamazlar. Özgürlük başkasının özgürlüğünün başladığı yerde ne başlar, ne biter; özgürlük ancak felsefe, bilim, ve Din hadisileri ile başlar, ve bunların yokluğu ile de biter yani özgürlüğün ölçütü insanlar değil felsefe, bilim, ve Din hadisileri'dir; bu nedenle demokrasi de, laiklik te, hukuk ta, devletler de, ekonomi de, sanat ta, eğitim de herşeyden önce bu üç doğru üzerine kurulmalıdır. Kendinizi ve insani değerleri bitkilerle, hayvanlarla, doğa ile değil; felsefe, bilim, ve Din hadisileri ile kıyaslayın, amaçlandırın, tanımlayın ve örneklendirin. Fok balığı kaplumbağanın kabuksuz hali gibidir; hayvan açısından özgür, mutlu ve başarılı değil mi yani? Evren de, doğa da, dünya da hiçbirşeyi hiçbir şey için yaratmaz. Herşey rastlantıdır; zorunlu, zorunluluk bile. Bu nedenle bugüne kadar tek bir doğaüstü ilah bile dünyada da, uzayda da, yerin altında da görülmemiştir. Evrende ilah olsaydı zaten dünyayı içi kor, inanı içi bağırsak bok yaratmazdı; daha güzel, daha hoş, daha insani, daha medeni yaratırdı. Kim kapkaranlık bir mağaranın içinde, gözleri ve elleri, ayakları bağlı, sonsuza kadar yaşamak, ölümsüz olmak ister; mağaranın dışında, gözleri açık, elleri ayakları serbest yaşamak ve ölümlü yaşamak yerine? Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 27.2.19/14.16
Düzenleme: 27.02.2019 / 15:36
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • ademtok
  • mimu
  • kartanesimKar
  • Ebuelfiya
  • Efeefe
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir