Şiir Defteri

ERDOĞAN SUÇU YİNE BAŞKALARINA ATIYOR (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
31.08.2018 / 04:52
1217 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Erdoğan başarıları hep sahipleniyor, suçu da hep başkalarına atıyor farkında mısınız? Zenci edebiyatı yani mağdurluk edebiyatı da gerçekte başkalarını suçlamaktı, bahane edebiyatı da başkalarını suçlamaktır. Oysa felsefe, bilim ve Din hadisileri yolundaki insanlar özeleştiri ve kendilerin suçlama ile birlikte yürürler çünkü bilirler ki ışık yoksa karanlık vardır, ve bilirler ki felsefe, bilim ve Din hadisileri yolunda değillerken kendileri de o ışıksızlığın, karanlığın içinde idiler. 'Bize yıllarca Zenci muamelesi yapıldı' demişti, iktidara geldi yani artık Zencilikten Beyazlığa geçildi ancak şimdi de mağdurluk edebiyatı yapıyor; Türkiye ekonomisi saldırı altında, Türkiye ekonomisine oyun oynanıyor' deyipduruyor(deyip duruyor. Yani doktor hastasının hastalığından şikayet eder mi? ekonomide, ülkede sorun varsa madem ki başa geçmişsin, sen çözeceksin yani 'Doktorum' diye gelen kişidir hastayı tedavi edecek olan yoksa 'Doktorum' diye gelmesi abes olur. Doktorun görevi, doktordan beklenilen hastasından ya da hastasının hastalığından şikayet etmek değil hastasını tedavi etmektir. 'İki ayyaş' da şikayet idi, 'Türkçe ile felsefe ve bilim olmaz' da şikayet idi, 'Demokrasi tıramvaydır' da şikayet idi, 'Devlet şirket gibi yönetilmeli' de şikayet idi, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi de şikayet idi, özelleştirme de şikayet idi, sınav sistemlerini değiştiripdurmak(değiştirip durmak) da şikayet idi yani hep şikayet hep şikayet. Erdoğan düşünüyor olmalı ki ne kadar çok şeyden ya da ne kadar çok şikayet ederse halk da o kadar çok yanında toplanır çünkü halk da şikayet etmeyi ve şikayeti yani derdi olanlara yardım etmeyi pek sever ki son zamanlarda dolandırıcılık suçlarının artmasının bir nedeni de halkın bu kültürüdür bence. Erdoğan da İibf okumuş, ben de İibf okudum ancak o kendine ekonomist diyor, ben hiçbirzaman kendime ekonomist demedim çünkü ekonomist olmak fakülte bitirmekle olmaz, akademisyenlikle olur ancak ve Erdoğan akademisyen değil. Erdoğan internetteki üniversite diplomasına bakılırsa iktisat/ekonomi fakültesi mezunu değil işletme fakültesi mezunu. Ve kitap okumaya zamanı olmadığını söyleyen biri. Ve Türkçe ile felsefe ve bilim yapılmaz demiş biri. Ticaret bakanı damadı da iktisat fakültesi mezunu değil işletme fakültesi mezunu. Yani işletme fakültesi şirketleri incelerken, iktisat fakültesi genel, ulusal, ülke ekonomisini inceler yani şöyle düşünün ki işletme fakültesi mezununun ulusal ekonominin başına getirilmesi göz doktorunun beyin ameliyatına sokulması gibidir. Tuhaf bir taktik, savunma biçimi, var oluş biçimi belirlenmiş: Başarıların nedeni Akp, başarısızlıkların nedeni ise düşmanlar; felsefe, bilim ve dini tanımlayan Din hadisileri olmak değil de felsefeden, bilimden ve dini tanımlayan Din hadisileri'nden uzaklık demek olan siyasetin, siyasetçiliğin yapabileceği başka birşey olamaz da. Ya edebiyat ya tiyatro yapılır; vatan, millet, din, iman söylemleri ile; oysa biryandan hem devlet, millet, vatan fabrikaları patronlara satılır hem de dini tanımlayan Din hadisileri bile bilinmez İşletme fakültesi bitirenler mikro ekonomiden anlarlar yani şirket ekonomisinden; yani makro ekonomiden yani ulusal ekonomiden anlamazlar, anlasalardı zaten işletme fakültesi ve iktisat fakültesi gibi farklılıklar olmazdı. Erdoğan 'dış' üzerinden diyor ki Türkiye ekonomisine dışarıdan saldırı var, bizi ekonomi üzerinden sıkıştırmaya çalışıyorlar, Türkiye üzerinde oyun oynanıyor', oysa 'iç' üzerinden bakılırsa Akp de demokrasiye, kamu ekonomisine ve ulusal ekonomiye bir saldırıdır, peki bunu niye gündeme getirmiyorlar da yaptıkları ve yapacakları herşeyi doğru, iyi olarak tanıyorlar; yani neredeyse ak sütte bile kusur var da onlarda hiç kusur yok; Erdoğan'a peygamber diyeni mi ararsınız, padişah diyeni mi, sultan diyeni mi, mehdi diyeni mi, yani Erdoğan'a aitlenen şey 'kusursuzluk, mükemmellik, en doğruluk, en iyilik'. Erdoğan'ın ekonomideki başarısızlığının nedenini 'dış güçler'e, 'dış düşmanlara' atması; düşman ordusuyla karşılaşan komutanın 'Düşman bizi sıkıştırıyor' diye şikayet etmesi ya da savaşta yenilen komutanın 'Düşman askerlerinin sayısı bizden çoktu, ondan yenildik' demesi ya da çalışmamaktan dolayı sınavdan hep kırık alan öğrencinin 'Öğretmen bana taktı, ondan bana hep zayıf veriyor' ya da 'Elektırikler(Elektrikler) kesikti, ondan çalışamadım' demesi gibidir ya da bir maçta futbolcuların karşı takımı 'Bize hep gol atıyorlar' diye şikayet etmesileri gibidir, atacaklar, sen de attırmayacaksın ve atacaksın; ve doğru bir komutan düşmanın asker ve silah gücü ne olursa olsun savaşı kazanır tıpkı dahi kahraman Mustafa Kemal gibi; ve çalışkan öğrenci elektırikler de sular da kesik olsa sınavında başarılı olur. Anlaşılıyor ki Akp'nin 'Mağdurluk edebiyatı' şimdilerde 'Bahane edebiyatı'na dönmüş gibi bir haldedir. Siz de 'mağdur ve demokrasi' edebiyatı ile geldiniz demokrasi üzerinden demokrasiye, laiklik üzerinden laikliğe, Atatürk üzerinden Atatürk'e savaş açmadınız mı; siz iktidara geldikten sonra bu ülkede her genel seçim ve her cumhurbaşkanı seçimi şaibeli olmadı ve hukuka aykırılıkla suçlanmadı mı? Şunu ad anlamak gerekir: Türkiye ya Batıyı geçer ya Batıdan geriler. Batıyı geçerse dünyayı geçmiş olur, Batıdan gerilerse gideceği yer İran, Afganistan, Pakistan gibi yer olur yani onların yanı olur. Ekonomi de ülke de 'İnşallah'la, 'Maşallah'la ile değil; felsefe, bilim ve dini tanımlayan Din hadisileri ile yönetilirse doğru ve iyi yönetilmiş olur yoksa iyi yönetilebilir ancak doğru yönetilemez ki doğru iyiden üstündür. 'İki ayyaş' sözü Atatürk'e saldırı değil mi idi? Bunu Batılılar ya da Türkiye düşmanıları(düşmanları) mı yaptı? 'Türkçe ile felsefe ve bilim olmaz' sözü Türkçeye saldırı değil mi idi? Bunu Batılılar mı yaptı? 'Demokrasi bir tıramvaydır, istediğim durakta inerim' sözü demokrasiye ve laikliğe saldırı değil mi idi? Bunu Batılılar ya da Türkiye düşmanıları mı yaptı? Devletin, milletin, vatanın fabrikasılarını(fabrikalarını) özelleştirmek, onabuna satmak ekonomiye saldırı değil mi idi? Bunu Batılılar ya da Türkiye düşmanıları mı yaptı? 'Devlet devlet gibi değil şirket gibi yönetilmeli' sözü devlete, ekonomiye ve Türkiye'ye saldırı değil mi idi? Bunu Batılılar ya da Türkiye düşmanıları mı yaptı? Cumhurbaşkanına 'Cumhurbaşkanı' yerine 'Başkan' demek Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi'ne saldırı değil mi? Peki bunu da mı Batılılar ya da Türkiye düşmanıları yapıyor? Yani bunların hiçbiri ofsayt değil ey Akp? Cumhurbaşkanı kim? İşletme fakültesi mezunu. Hazine ve maliye bakanı kim? İşletme mezunu. Ticaret bakanı kim? Mühendislik fakültesi mezunu. Yani ekonomide söz sahibi olanların hiçbirisi iktisat/ekonomi fakültesi mezunu, iktisat akademisyen, ekonomist/iktisatçı değil. Sonra da yabancıları, dış güçleri, Türkiye düşmanılarını bahane et. Oh ne güzel. Oyları alırken sen, başarısızlıklar başkalarının, yine oh ne güzel. Ben Akp hükümetini Garanti bankası'na benzetiyorum; Garanti bankası'nın da üst yönetiminde tuhaf ki hiç ekonomist yokmuş; inşaat mühendisi, bilgisayar mühendisi, elektırik mühendisi varmış ancak Garanti bankası'nın yarısı İspanya'nın, yani orada mutlaka vardır üst yönetimde ekonomistler çünkü banka ekonomistsiz olmaz tıpkı ülkeler ve ekonomiler gibi; acaba hükümet Garanti bankası'nı mı kendisine örnek aldı çünkü Türkiye'ye bakıyoruz; ekonomide söz sahibi olanların, ekonominin başında olanların hiçbirisi ekonomist değil. Peki; ülkede bunca değerli ekonomi akademisyeni varken bu ülkeyi ya da ekonomiyi neden onlar değil de ekonomi mezunu olmayanlar yönetiyor acaba? Peki ekonomi/iktisat fakültesileri neden açılıyor acaba? İşte sorulması gereken sorulardan biri de bu bence. Ekonomiyi ve terörle savaşı aldınız elinize; öteki herşeyi de cemaatlere ve tarikatlara bıraktınız; sonra da bahane edebiyatı öyle mi? Ağa demek ki felsefe, bilim ve Din hadisleri yerine din iman söylemleri ile bu kadar oluyor. Hatayı kabullenmek de yiğitliktir. Akp kader değildir, Akp çözüm değildir çünkü Akp felsefe, bilim ve Din hadisileri değildir; Akp demek Türkiye demek değildir çünkü Akp demek felsefe, bilim ve Din hadisileri değildir. Akp çökerse yalnızca Akp çöker, Türkiye değil çünkü Akp felsefe, bilim ve Din hadisileri değildir. Bakın 'Akp giderse Türkiye biter, çöker, geri gider', 'şöyle olur, böyle olur' dediniz; şimdi aynı şeyi Abd'de düşman ilan ettiğiniz Trump da diyor; ne tuhaf değil mi? Ve ne tuhaf ki Trump da ne ekonomist ne üniversite mezunu. Demek ki ekonomi bilmeyenlerin bahaneleri de hep aynı oluyor. Beyin ameliyatının başına göz doktorunu geçirmişsiniz, hasta ölmüş, suçu Abd'nin, Batının, Türkiye düşmanılarının üzerine atıyorsunuz; olay özetle budur. Sonra da onabuna(ona buna), muhalefete hakaretler, tehditler. Ya Mustafa Kemal yedi düvelle başedebildi de siz bir Abd ile ya da Amerikan doları ile mi baş edemiyorsunuz? Öyleyse ilk yapmanız gereken önce Mustafa Kemal Atatürk'ün çevresinde, öğrnciler olarak toplanmanız olacaktır; sonra da felsefenn, bilimin ve Din hadisileri'nin çevresinde öğrenciler olarak toplanmak. Padişahlar gibi 'Astığım astık, kestiğim kestik'le olmuyor, olmaz bu işler. Hitler de bunu demişti ancak olmadı çünkü dünyada tek doğru ve iyi yol yalnızca felsefe, bilim ve Din hadisileri'dir ki onların yolunda gidenler de para ile, servetle, müteahitler ile, tüccarlar ile, siyasetçiler ile değil alimlik, alimelik ile anılırlar. Felsefe, bilim ve Din hadisileri diyor ki 'Akp gidecek, Türkiye kalacak hem de felsefe, bilim ve Din hadisileri ile bağımsız, özgür, güçlü, insanlığa örnek ve dünyaya önder olarak kalacak'. Akp ampül idi, yandı bitti. Türkiye'ye ve insanlığa hiç sönmeyecek olan felsefenin, bilimin ve Din hadisileri'nin güçlü ve evrensel ışığı gerek. Yani ülkeyi en sonunda Abd ile düşman yaptınız; bu kadar düşman yaratmak belki başarı sayılabilir, bilemem. Güvenme Rusya'ya, Çin'e, Katar'a, İran'a Onların da yolu ancak karanlıkta divana Hiçbiri felsefe, bilim, Din hadisileri değil, hepsi de kan kokar onların Tek doğru yol felsefe, bilim ve Din hadisileri'dir Bunlar olmayan insan da ülke de Mars'a da gitse geridir. Yani en babayiğitlik olarak; nasıl ki Soma maden faciası'nda ölenler için 'Bu, işin fıtratında var' dedin; şimdi de Amerikan doları almışbaşınıgiderken(almış başını giderken), başkalarını suçlamak yerine 'Bu, işin fıtratında var' diyeceksin; yani işçiye gelince 'işin fıtratı' oluyor da ekonomiye ve siyasete gelince neden acaba 'işin fıtratı' olmuyor diye sorar kader. 'Kitap okumuyorum' diyorsun; 'Ben feysbuktan, tvitırdan mivitırdan anlamam' diyorsun; sonra da suçu başkalarına atıyorsun, olmaz böyle birşey; en azından üniversite diploması hatırına, üniversite diploması aşkına olmaz. Ampül tasarruflu ampülmüş ki oldukça çok dayandı. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız, hiçbir dinden olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 30.8.18/13.56
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • ademtok
  • mimu
  • kartanesimKar
  • Ebuelfiya
  • Efeefe
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir