Şiir Defteri

ELİDOR ÜRÜNLERİ KULLANMAK DİNE AYKIRI SAVIM (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
10.09.2019 / 10:13
992 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Ben milletimi, insanlığı ve dini inançlıları uyarmak ve bilgilendirmek zorundayım çünkü felsefenin, bilimin, dinin, düşünürlüğün(filozofluğun, alimliğin, alimeliğin ve bilgeliğin temel görevi budur. Televizyonda görmekteyiz; ilahiyatçılara 'Hocam o haram mı, bu haram mı; o günah mı, bu günah mı?' diye sorular soruluyor. Ancak ortada daha vahim durumlar var; örnek ki bu sorular bikini, mayo yani sütyen-külot pılajların(plajların), eşcinsel evliliğin, zinanın, kamusal alanlarda ahlaka aykırı giyimin moda olduğu, ve dine aykırı kişilerin sanatçı, ünlü diye baştaçı edildiği bir ülkede soruluyor; yani insanlar küçük resimlerle uğraşmakta, büyük resime bakılmamakta; yani her türlü dine aykırılığın, her türlü ahlaka aykırılığın serbest olduğu ülkede sakız orucu bozsa ne olur, bozmasa ne olur yani bu genel duruma tepki göstermiyorsun da sakızı sorun ediyorsun. Sonra bir de; dini tanımlayan Din hadisileri'ni bilmeden, öğrenmeden, uygulamadan oruç(oruc) tutsan ne olur, tutmasan ne olur; ahlaka aykırı ünlüleri ve durumları baştaçı ettikten sonra, falan duayı etsen ne olur, etmesen ne olur. Açık ki ve tuhaf ki özellikle yabancı şirketlerin tanıtımları(reklamları) bilime, akıla, mantığa, ahlaka, edebe, dine ve Türklüğe aykırı durumlar içeriyor; yabancı şirketlerin tanıtımıları genelde bikinili, mayolu, cinsel sunumlu tanıtımlar. Bu bir rastlantı mı, o şirketlerin kendi ülkelerindeki hata biçiminin olağan bir uzantısı mı yoksa tanıtımcıları(reklamcıları) kolaycılığa kaçıran bir beceriksizliğin dışa vurumu mu acaba yani koy tanıtıma bir bikinili ya da mayolu bayan ya da ünlü biri, iş bitsin olayı mı; yoksa bir kasıt mı var çünkü bu durum hiç de olması gereken bir durum değil. Yani dondurma tanıtımını, kola tanıtımını, şampuan tanıtımını, terlik tanıtımını bile ısrarla bikinilerle, mayolarla, cinsel sunumlu hallilerle, cinsel tahrikli hallilerle, ahlaka aykırılıklarla yapmanın anlamı nedir acaba? Elidor ve tanıtımları sanki şampuan değil de beyinyıkama(beyin yıkama) ya da algı operasyonu ya da toplum mühendisliği ya da toplumu yönlendirmek amaçı ya da niyeti taşıyor gibi görünmekteler; tanıtımlarında genelde hep gençler, öğrenciler ve bayanlar yani bir toplumun mantık açısından en zayıf halkası olanlar. Elidor örnek ki güzellik yarışmasıları düzenliyor; mayolu yani cinsel sunumlu yani dine aykırı, ahlaka aykırı, Türklüğe aykırı. Yani sen şampuansın, ne işin var güzellik yarışması ile değil mi? 2018'deki bir tanıtımında(reklamında) 'Elalem ne derse desin' diyor yani dedirtmeye çalışıyor. Tanıtımda yine üstten, alttan cinsel sunumlu, cinsel tahrikli bayanlar; tanıtım öğrencileri ve gençleri hedef almış özellikte. Yani şampuan sattığı yetmiyormuş gibi bir de topluma akıla aykırı, ahlaka aykırı, felsefeye aykırı, bilime aykırı, toplumsallığa aykırı, ulusallığa aykırı, insanlığa aykırı bir sunum: 'Elalem ne derse desin'. Bu yaklaşım pısikopat(psikopat), sosyopat, bencil, sorumsuz, nicel, incirçekirdeği(incir çekirdeği), insanlığa aykırı, yoz bir kültür yaklaşımıdır yani felsefeye de, bilime de, dine de, ahlaka da, Türklüğe de, insanlığa da, eğitime de, Milli eğitim'e de, Atatürk'e de, Muhammed'e de aykırıdır; yani bir insan ya da toplum 'Elalem ne derse desin, elalemden bana ne, elalemden sana ne?' gibi şeyler söylüyorsa yalnızca yanlış ve kötü yolda değil, akıl-ruh sağlığı açısında da yanlış ve kötü bir durum içinde demektir; yani düşünün ki Milli eğitim bakanlığı okullarda 'Sana ne, bana ne, kime ne, elalem ne derse desin, elalemden bana ne' gibi şeyler öğretiyor; Diyanet camilerde 'Sana ne, bana ne, kime ne, elalem ne derse desin, elalemden bana ne' gibi şeyler öğretiyor', bu ülke nasıl bir ülke olur o zaman; demek ki Elidor Milli eğitim'e ve dine aykırı şeyler öğretmeye çalışmaktadır; ve bu şirketin sahipleri kuşkusuz ki ya da büyük olasılıkla üniversite okumuş ve lüks içinde yaşayan kimselerdir, ve insanlara, topluma öğretmeye çalıştıkları şeylerin ilkelliğine, barbarlığına, cehaletine bakın, büyük bir çelişki; yani onca üniversiteyi 'Sana ne, bana ne, kime ne, elaleme ne?' demek ve dedirtmek için mi okudunuz, onca şatafat içindeki yaşamınız bunları demek ve dedirtmek için mi; açık ki özel sektör artık yalnızca sömürü ile değil akıla aykırı, ahlaka aykırı söylemleri, öğretileri de insanlığa ve toplumlara zararlı, yanlış bir duruma gelmiş durumdadır; yani diyelim ki koskoca Oxford'u okumuşsun, 'Yaşasın felsefe, yaşasın bilim, yaşasın ahlak, yaşasın insanlık' diyeceğine, 'Bana ne, sana ne, kime ne' diyorsun. Elidor 2019'daki bir tanıtımında yine cinsel sunumlu, saç teşhiri ve bağımlığı içinde, akıldışı, ahlakdışı, dine aykırı görüntüler ve 'Kimin ne hakkı var ki karışır hayatıma; hesap soramaz bana, kim çıkarsa karşıma; hür doğdum hür yaşarım; kararım kendime, kime ne kime ne; sen bak kendi derdine, sana ne'; 'Aklımız saçımızla ölçülüyorsa, biz yokuz' diyor. Elidor anlaşılan ki felsefeden de, bilimsellikten de, toplumsallıktan da, bir millet olmaktan da, ahlaktan da uzak bir dünyayı olağan(normal) sayan, ve saydırmak isteyen ve yalnızca ahlaka aykırılık içinde değil, sözcüklerin(kelimelerin) anlamlarına da aykırı bir dünya içinde var oluş ve mutluluk aramakta. Öncelikle şu ki 'Hür' olmak 'Özgürlük' değildir; hür olmak serbestliktir ancak özgür olmak serbestlik değil, yalnızca doğru ve iyi olan şeylerdir ki o gerçekleri ve doğruları da felsefe, bilim, ve dini tanımlayan Din hadisileri gösterir, yani insanların baştaçı etmesi gereken şey hürlük yani serbestlik değil özgürlüktür ve özgürlük serbestlikten önemlidir, üstündür ve değerlidir yani kısaca mantık ve ahlak yani mantığa ve ahlaka aykırı şeyler asla özgürlük değildir ki buradan da anlaşılmakta ki Elidor hem düşünsel bir cehalet içindedir hem de özgürlük değil serbestlik peşindedir ve toplumu da özgürlüğe değil serbestliğe yani yanlış ve kötü yöne yönlendirmek içinde bulunmuş olmaktadır. Öteyandan(Öte yandan); Elidor bilmeli ki akıl saçla ölçülmez ancak akıla ve ahlaka uygunlukla ölçülür ancak saç bağımlılığı, saç fetişizımı, saç bağımlılığı, aşırı uzun ve yapay aşırı gösterişli saçlar da akıl-ruh sağlığında sorun olduğunu gösterir; evet akılı ölçen şeylerden biri mantık, biri ahlak biri de saç uzunluğu, tırnak uzunluğu gibi yani görünüme ait şeylerdir yani örnek ki saçlarını ayaklarına kadar ya da tırnaklarını 10 Cm uzatmış birinin akıl-ruh sağlığı yerinde olduğu söylenemez yani akıl-ruh sağlığına uzunluk ölçü birimi de dahildir. Şampuan tanıtımları yalnızca şampuan satmaya değil saç fetişizımı(fetişizmi), saç teşhirciliği, saç gösterişi bağımlılığı, saç takıntısı, saç saplantısı yapmak işlevine de soyunmuş türde ve içerikte tanıtımlar, ve üstelik de insanlara, topluma yanlış şeyler öğretmeye, ezberletmeye çalışan içerikte tanıtımlar. Elidor; gençleri, öğrencileri, toplumu felsefe, bilim ve dini tanımlayan Din hadisileri ile yani doğrularla değil kendi çıkarları ile yapılandırmaya ve yönetmeye çalışıyor görünümünde ya da durumunda ya içeriğinde yani amacı şampuan şişesinin boyunu aşıyor. Sen şampuanını tanıt ve sat; toplumu eğitme, yönlendirme işine girme; o iş felsefenin, bilimin, Din hadisileri'nin, düşünürlerin(filozofların), alimlerin, alimelerin, bilgelerin işidir. Peki devlet, Milli eğitim bakanlığı, Diyanet, Gençlik bakanlığı, Aile bakanlığı, Sağlık bakanlığı, Mit, üniversite, Yök, Rtük, baro, meslek odasıları, Stk gibi kurumlar nerede; tanıtımlar topluma akıla, mantığa, ahlaka, insanlığa, bilime aykırı, abuksubuk, saçmasapan, yanlış, kötü, zararlı şeyler aşılıyor, ve bunlardan tık yok. İşte böylece felsefenin ve bilgelerin bir ülke için ne kadar önemli, değerli ve zorunlu olduğunu da anlamış oldunuz. Nefs içinde yaşıyorsanız ya da inziva içinde yaşamıyorsanız; bilin ki yanlış yoldasınız demektir; ve özel sektör sizi nefse alıştırmaktan başka şey yapmıyor, üstüne üstlük bir de saçmasapan düşünceler öğretiyor. Tanıtımların ürün tanıtmaktan başka şey yapmaları; öyle ki beyinyıkama, algı operasyonu, toplumu yönlendirme, toplum mühendisliği gibi şeyler yapmaları yasaklanmalıdır ve önlenmelidir. Özel sektör felsefeye çok meraklı ise gitsin felsefeci olsun. Felsefe ağızı olanın konuştuğu değil; mantık, inziva ve ahlak içinde olanların konuştuğu bir alandır. Milletin parasını alıyorsunuz bari beyinine, ruhuna dokunmayın; o alan felsefenin, bilimin ve Din hadisileri'nin işidir, para kazanmaktan başka şey düşünmeyenlerin işi değil. Yani Elidor sen kim oluyorsun da topluma, Türkiye milletine akıl hocasılığı, öğretmenlik, alimlik yapmaya kalkıyorsun, sen bu hakkı ve gücü nereden, nasıl alıyorsun; yani daha en başta bu durum çok tuhaf. Tanıtıcımlar da belki şöyle düşünüyorlar, artık tanıtım üretmekte beceriksizlik içinde kaldıklarından: 'Koyarız tanıtıma üç-beş bikinili, mayolu; ya da tanıtımın sonuna bir ünlü; işi kotarırız.'; ve belki de tanıtımda bikinilileri, mayoluları ya da bir ünlüyü gören şirketler de bunları görünce mutlu oluyorlardır? 'Ya, bir dondurma tanıtımı yapmamız gerekiyor, ne yapalım; ya koyarız bir bikinili, yalatırız dondurmayı bir Amerikan müziği eşliğinde, iş biter.'; sanırım tanıtımcılık bu duruma düşmüş durumda gibi sanki. Gerçek ki akıldışı-ahlakdışı moda, akıldışı-ahlakdışı turizm(turizm), akıldışı-ahlakdışı sanatçılar, akıldışı-ahlakdışı ünlüler, akıldışı-ahlakdışı medya, akıldışı-ahlakdışı siyaset, akıldışı-ahlakdışı özel sektör dışında artık bir de akıldışı-ahlakdışı tanıtımlar da toplum ve insanlık için zararlı duruma gelme eğilimi içine girmiş durumda gibi. Yani bir de kalkıyorlar 'Hocam sakız çiğnemek orucu bozar mı?' diye soruyorlar; yukarıdan aşağı dev bir sel geliyor, bunun farkında olmayan bazıları ise evlerini temizlemek, yemek pişirmek, yemek yemek, bulaşık yıkamak ya da yıkanmak ya da saçını yıkamak ya da sakal tıraşı(traşı) olmak derdinde. Elidor; belki devlet ya da siyasi iktidar sana karışmıyor ancak ben diyorum ki 'Yanlış ve kötü yapıyorsun'. Umarım bunu farkında olmadan yapıyorsun, ve düzeltirsin. Belki devlet ya da siyasi iktidar ya da siyasetçiler 'Toplumu, akılı, mantığı, ahlakı ve insanlığı korumak' görevlerinin olduğunu unuttular ancak ben felsefenin, bilimin, Din hadisileri'nin ve bilgeliğin 'Toplumu ve insanlığı korumak' görevi olduğunu ben unutmadım. Yani özelde Elidor, genelde tanıtımlar, daha genelde ise özel sektör eğitime, felsefeye, bilime, dine, insanlığa, akıla, mantığa aykırı şeyler içermektedir ya da öğretmeye çalışmaktadır. Yani işin gülünç yanı; bir de özel sektöre okul, üniversite açmak hakkı verilmiş; özel sektör ne biliyor ki ne öğretecek; ne bildiği halinden, tanıtımlardan belli değil mi zaten? Gerçek ki yalnızca felsefe, bilim, din, ahlak, vicdan, eğitim, ekonomi, Türkçe, akıl-ruh sağlığı değil; ülke de sahipsiz bir durumda gibi görünmekte. Biryandan özel sektör saçmalıyor, biryandan da özel sektörün bir türü olan siyaset saçmalıyor; ikisi arasında karanlık bir dünya dayatılmış Türkiye'ye ve insanlığa, dünyaya. Tek çözüm felsefe, bilim, ve dini tanımlayan Din hadisileri ile yönetim biçimi. Yani örnek ki adam 'Ben kitap okumuyorum, kitap okumayı sevmiyorum' diyor, siyasetçi olmuş, ülke ya da devlet yönetmek istiyor oysa Muhammed de, Atatürk de 'Önce bilim/ilim ve ahlak' dedi, peki hani nerede bilim ve ahlak; heryer siyaset ve özel sektör olmuş, bilim ve ahlak yerine. Elidor; başın üstündeki saça yönel; başın içindekine değil çünkü başın içindekine yönelmek felsefenin, bilimin ve Din hadisileri'nin işidir, ve seni de, sana böyle saçmasapan, abuksubuk tanıtımlar yapmak hakkını verenleri de aşar; sen saç sat, akıl değil. Din hadisileri'nin yani dinin temeli olan bilime ve ahlaka yani akıla ve ahlaka aykırı tanıtımlar yaptığından dolayı Elidor kullanmak dine aykırıdır. İnsan satın aldığı şeyleri kimlerden satın aldığına da bakmak zorunda. Ey 'Sakız çiğnemek orucu bozar mı?' diyenler; siz önce, sakızını aldığınız şirketin haline ve nasıl bir ülkede yaşamakta olduğunuza bir bakın. Bikini ile, mayo ile tanıtım yapan şirketlerin ürünlerini kullanacaksın, sonra da 'Sakız orucu bozar mı?' diyeceksin, öyle mi; keşke orucun sakızın bozduğu kadar bozulsa. Yani; hertürlü ahlakdışılığın serbest olduğu Amerika'dan sakız almış, 'Sakız orucu bozar mı?' diyor. Yani Kadir gecesi bile bikinili, mayolu yani dine aykırı, ahlaka aykırı, Türklüğe aykırı, dinliliğe aykırı tanıtımlar gösteren televizyon kanalılarına çıkan sözde ilahiyatçılara 'Hocam şu nasıl, bu nasıl?' diye sorular soruluyor; onlar dinden anlasalardı o televizyon kanalılarına çıkarlar mıydı; adamın karşısına geçmiş bir mini etekli ya da göğüs dekolteli sunucu bir bayan, sözümona dini, İslami sohbetler(söyleşiler) ediyor. Bir televizyon kanalını izlemeden önce, tanıtımlarına bak; para için herşeyi yapanlardan, ahlaka uygunluk ile ahlaka aykırılığı birbirlerinden ayırmayanlardan ya da ayıramayanlardan mı din dersi, Müslümanlık dersi alacaksın? Yalnızca dağı değil, dağın arka yüzünü de gör. Düşünmek tembellik istemez; dünyanın en çalışkanlığı düşünmektir. Nerede o; 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' diyenler; sigara, içki içip, pılajlarda bikini, mayo geziyorlar mı? Gerçek ki Türkiye'nin Mustafa Kemal'in askerleri'ne değil; Mustafa Kemal'in düşünürlerine, alimlerine, alimelerine, bilgelerine gereksinimi var. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 10.9.19/10.13
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal
  • umsena
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir