Şiir Defteri

DİNLENMEK DE EKMEK PARASIDIR (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
08.05.2019 / 02:44
632 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Bundan 15 yıl kadar önce ya da en az 15 yıl kadar önce gürültüye karşı, zemindeki kiralık evimin camına gürültü yapılmaması, gürültü yapmanın kanuna ve dine aykırı olduğu türünden yazılar yapıştırdığımda benimle dalgageçilmişdi(dalga geçilmişti). Bir zamanlar tıpkı hava kirliliğine karşı savaşanlarla dalgageçildiği gibi bundan 15 yıl önce de gürültüye karşı savaşanlarla dalgageçiliyordu. O dönem, bir sitenin, önünde sitenin çocukların oynadığı zemin katda(katta) oturan yaşlı, emekli bir çift de çocukların gürültüsüne tepki gösterdikleri için büyük bir tepki görmüşler ve bir gazeteye bile haber olmuşlardı ancak ben onların gürültüye karşı savaşımlarını(savaşlarını) desteklemek ve kutlamak için telefonlarını bulup aradığımda uzun bir süre telefon açılmadı ve sonunda o çiftten bayan olanı daha telefonu açar açmaz bana bağırıp çağırmaya başladı çünkü 'onlara göre' çocukların gürültüsüne, 'başkalarına göre' çocukların oynamasına karşı çıktıkları için yani 'onlara göre' çocukların gürültüsüne katlanmadıkları için, 'başkalarına göre' ise çocukların oyun haklarına, çocukların oyun oynamalarına katlanmadıkları için sitedeki kişilerden ve telefondan büyük hakaret, taciz, baskı görmekteydiler ve beni de kendilerine hakaret edecek, sayacak sövecek kişilerden biri sanmışdı(sanmıştı); neyse ki neden aradığımı anlatabildim ve bana teşekkür etdi(etti). O yaşlı çifte tepki gösterenlerin anlayamadıkları şuydu: Orada oynayanlar orada çocukları oynayanların aileleri idi ve çocukları olan kişilerdi oysa o yaşlı çiftin orada oynayan çocukları yokdu(yoktu). İnsan kendi çöpüne ses çıkarmaz, insana kendi pisliği güzel görünür. Sorun bundan kaynaklanıyordu yani o çiftin de orada oynayan küçük çocukları olsaydı onlar da ses çıkarmayacaklardı çocukların gürültüsüne. Evet bundan en az 15 yıl önce ben gürültüye karşı, dalgageçilmeyi bile göze alıp savaşırken cama yapıştırdığım yazılarımdan mutlu olan bir emekli müftü evime geldi ve evin rutubetli, karanlık, durulmaz halini görünce bana bir daire hediye etmeyi ve bekar olduğumu da öğrenince beni evlendirmeyi önerdi(teklif etti/etdi) ki yanımda da bunlara tanığım(şahidim, şahitim) vardır; ben de onun anlayacağı dil ile şöyle demişdim(demiştim): Teşekkür ederim ancak kabul edemem çünkü ben dünya için değil ahiret için çalışıyorum' ve daha çok mutlu olmuşdu(olmuştu) oysa ben o zamanlar gerçek bir dinsizdim yani şimdiki gibi 'Hiçbir dinden olmayan dinli' değil. Adamı da bir daha görmedim. Dinli biri olsaydım onu 'Hızır' bile sanabilirdim çünkü parasal ve ev olarak gerçekten çok kötü durumdaydım ve geçinebilmek için zabıtalar ile köşe kapmaca yapıp işportacılık yapmak zorunda idim. Ve o adam bana ev hediye etmek isterken gözüaç(gözü aç) ve avukat olan ev sahibim ise kira sözleşmesinde yazılı yıllık kira zammının her yıl 2-3 katını alıp gidiyordu çünkü bekara ev veren pek olmadığı için elim mahkumdu; hem bekar hem işsiz, kim ev verirki(verir ki)?. Ve üstelik de bir de elimdeki son birikimim, son mal varlığım olan ve sözde üniversiteden arkadaşım olan birinin bir köyde 'Deniz kıyısı' diye satdığı(sattığı) ancak gerçekte denizi bile görmeyen bir tepenin arkasında ve Sit alanı içinde olan bir arsayı da kiraya son yıl hiç zam yapmadığım için ipotek altına aldırıp çekirdek parasına satılmasına neden oldu. Hep derim; bir insanın dünyada en büyük üç hatası vardır: İlim yolunda olmamak, nefse esir olmak ve insanlara güvenmek; bu hata insanın hem kendisine karşı hem de herkese karşı hatasıdır ancak şu daha güçlü bir durum ki insanın başına ilim yolunda olmamaktan ve nefse esir olmaktan çok insanlaar güvenmekten daha çok bela gelir ki benim başıma ne geldiyse insanlara güvenmekten geldi zaten. Evet ben gürültüye karşı savaşırken benimle dalgageçilirken bir havalanında görevli ve nöbette olan uykusuz bir polis, evinin yanında bir arabada yüksek sesle müzik dinleyen ve uyarılarına aldırış etmeyen beş gençi(genci) beylik silahı ile vurup öldürdü. Ve sonra artık gürültü cinayeti denilen cinayetler çoğaldı, çoğaldı ve artık gürültüye karşı savaşla dalgageçilemiyor yani ille kan dökülmesi mı gerekiyordu? Bu toplum neden akıllı insanların öğütlerini, uyarılarını zamanında dinlememe eğilimi, kültürü, yaklaşımı içinde? Sokaklarda satıcılar var, kimisi ağızı ile bağıran satıcılar örneğin simitçiler kimi de hoparlör ile bağıran satıcılar örneğin manavlar. Bu tür gürültücü yapıcılara ses çıkarıldığında, tepki gösterildiğinde hem onlardan hem de bazı kişilerden 'Ekmek parası' savunması geliyor hemen; 'Ekmek parası kazanıyoruz', 'Ekmek parası kazanıyorlar'. Ancak hayatımda bu konuda en yüzsüz savunmayı bir seyyar manavdan duydum, gördüm; satıcıya balkonundan 'Senin yüzünden uyuyamıyorum ve işe erken gitmek zorunda kalıyorum! diye bağıran serbest meslek kişisine satıcının yanıtı(cevabı) şu oldu: 'Ne güzel işte! Benim yüzümden işe erken gidiyormuşsun!'. Evet ekmek parası da dinlenmek de ekmek parası çünkü insanlar iyi, doğru, güzel uyuyamazlarsa yani iyi, doğru, güzel dinlenemezlerse işe uykulu uykulu, sinirli sinirli giderler ve ya müşterilerine kötü davranabilirler ve müşteriden olurlar ya işten çıkarılabilirler ya başlarına bir iş kazası gelebilir ya da yolda başlarına bir kaza gelebilir. Yani yalnızca para kazanmak değil dinlenmek de ekmek parası ey insanlar. İşte o uykusuz polis hem işinden oldu hem özgür hayatından ve vardıysa belki eşinden, çocuklarından da. Evet 'Ekmek parası kazanıyoruz', 'Ekmek parası kazanıyorlar' diyenler; dinlenmek de ekmek parasıdır ve daha çoğu. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız, hiçbir dinden olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 30.8.16/06.54
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Tormentor
  • Hevilli
  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir