Şiir Defteri

ÇOCUKLARA CİNSEL SUÇLAR DOSYASI (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
06.03.2018 / 11:34
1104 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Bir toplumda üç tür insan vardır: 1- Beden odaklı yaşayanlar, 2- Beyin odaklı yaşayanlar, 3- Ruh odaklı yaşayanlar. Bir toplumun hangi tür insandan oluşacağı devlete bağlıdır; eğer devlet felsefe, bilim ve dini tanımlayan Din hadisileri üzerine kurulu ise toplum ruh üzerine kurulu bir toplum olur; ve tıp, mühendislik, öğretmenlik, hukukçuluk, sanatçılık, medyacılık, muhasebecilik gibi beyin üzerine odaklı bir toplum ruh üzerine kurulu bir toplum olmayabilir ki Batı dünyasının durumu budur; Doğu dünyası yani dünyanın geri kalmış dünyası ise beden ağırlıklı, beden odaklı bir toplumdur. Doğru ülke, doğru toplum, doğru devlet, doğru demokrasi, doğru özgürlük, doğru dünya, doğru hayat, doğru sevgi, doğru eğitim, doğru sanat, doğru hukuk, doğru adalet, doğru çözüm, doğru önlem, doğru din ise felsefe-bilim-din hadisileri üçlüsü üzerine kuruludur; siyaset, ticaret, moda, sanat, teknoloji, tüketim, üretim, ekonomi,cehalet, bilimdışılık, ahlakdışılık, utanmazlık, mantıksızlık, nefs üzerine değil. Suçlar ve cezalar ne olursa olsun; suçlar ve cezalar bilimsel olarak incelenmek, araştırılmak zorundadır çünkü hem bilim yani düşünmek böyle ister hem de beyin üzerine toplum da, ruh üzerine kurulu toplum da; yani ancak beden toplumları bunu istemez, bunu önemsemez. Felsefe, bilim ve Din hadisileri üzerine kurulu toplum ise zerresine kadar herşeyin araştırılmasını, incelenmesini ister çünkü bilime yani düşünmeye önem verirler. Bu yüzden öncelikli kural budur ki bir ülkeyi kimler yönetiyorsa tüm suçlardan öncelikle onlar sorumludur. Konuları anlamak, sorunları çözümlemek; konular, sorunlar gündeme gelince düşünen siyasetçilerin ve halkın değil düşünmeyi gelenek, hayat biçimi, töre, amaç, görev, onur, insanlık sorumluluğu, var olmak, kişilik edinmiş; sürekli düşünen düşünürlerin(filozofların), alimlerin, alimelerin, bilgelerin; felsefenin, bilimin işidir. Önce bunu bir anlayalım. Felsefeye göre şeyler hakkında karar verebilmek için önce verileri ve örnekleri toplamak gerekir ki buna felsefede 'materyalizım/materyalizm' yani 'Materyal toplamak' denir. Bu bağlamda, örnekler de veridir kuşkusuz. Ülkemizde 'Çocuklara yönelik cinsel suçlar' ve 'Kadınlara yönelik şiddet' gibi konular en önemli hukuk gündemini oluşturdu. Felsefe, bilim ve Din hadisileri şunu sorar, öğrenmek ister: Acaba toplum normal mi; yani acaba toplum felsefeye, bilime ve Din hadisileri'ne göre normal mi yani doğru mu, uygun mu? Yani suç türü ne olursa olsun suç konusunda sorulması gereken ilk soru budur; felsefeye, bilime ve Din hadisileri'ne göre çünkü parça bütünden(tümden), özel ise genelden etkilenir yani örneğin sivrisinekler varsa onları üreten kaynakları yani sivrisineği yani özeli yaratan ortamları yani geneli de aramak gerekir çünkü sivrisinekler durduk yere çıkmazlar. Yani bu yazının amacı sivrisinekleri yani suçları, suçluları; ve onlara verilen cezaları incelemek değil; sivrisineklerin yani suçların var oldukları ortamı yani geneli incelemektir öncelikle. Yanlış şeyler başka yanlışları da yaratır. Eşcinsellik, çıplaklık, ahlakdışı moda, pılajlar(plajlar), site yüzme havuzuları, ahlakdışı sanatçılar, ahlakdışı sanat, akıldışı sanatçılar, akıldışı sanat, bilimdışı inançlar gibi. Yani toplumda başka yanlış şeyler varken ve onlara karşı savaş açmadan, onlarıın sonucu ya da etkisi olabilecek yanlışları, kötülükleri nasıl yok edebileceksiniz? Evet sorumuza geri dönelim: Acaba toplum felsefeye, bilime ve Din hadisileri'ne göre normal mı yani doğru mu, uygun mu. Ortalıkta bikini, mayo diye bay-bayan, çoluk çocuk karışık, sütyen-külot gezmek; sağlığa zararlı oldukları bilimce uyarılmasına ve medyaca sürekli olarak uyarılmasına karşın sigara, içki kullanmak; felsefeye-bilime-Din hadisileri'ne aykırı olan serbset olan çıplaklık, eşcinsellik, eşcinsel evlilik, fahişelik, zina; felsefeye-bilime-Din hadisileri'ne aykırı olmasına karşın bar, pavyon, genelev, kumarhane, diskotek, gece kulübü gibi yerler; felsefeye-bilime-Din hadisileri'ne aykırı olmasına karşın ülkeyi felsefe-bilim-Din hadisileri üçlüsü yerine bunlara zıt olan, cehalet ve nefs olan siyasetin yönetmesi; sağlığa zararlı olmasına karşın yiyeceklere içecekler Gdo, Mısır şurubu koyulması; kamusal alanlarda cinsel sunumlu-cinsel tahrikli giyimlilik; dövme, takı(pirsing), saçı doğal olmayan renklere boyatmak gibi şeyler; cinlere, peri gibi bilimdışı şeylere inanmak; ulusal üretimi yapanlar işçiler ve emekçiler olmasına karşın ulusal gelirden en az payı onların alması; sigortasız ve sendikasız işçi çalıştırmak; devlette siyasi parti yandaşlığı yapmak; insanları fişlemek; demokrasiyi engellemek; laikliğe karşı olmak; taht için öz bebeklerini, öz kardeşlerini, öz annelerini, öz babalarını bile öldürtmekten çekinmemiş Osmanlı hanedanlığı'nı, padişahları, sultanları savunmak; okullara ders diye bilimdışı şeyler koymak; okularda giyim ve saç serbestliği yapmak; öğrencilerin öğretmenlere not vermesi; kamu kurum ve kuruluşlarında bayanların cinsel tahrikli giyinmeleri, manken gibi giyinmeleri; ve bunlara benzer sayısız şey normal şeyler mi? Suçlara haller açısında yaklaşım da yani Haller yaklaşımı da çok önemlidir: Ülkenin hali mi siyasetçilerin hali mi siyasi iktidarın hali mi ekonominin hali mi medyanın hali mi modanın hali mi kişinin kendi hali mi, eğitimin hali mi bunları körüklüyor ya da tetikliyor? Çocuklara cinsel suçlar hastalık mı sapıklık mı ya da hastalık mı suç mu? Hastalığa ceza olmaz, tedavi olur. Görülüyor ki siyaset henüz bunu bile bilmiyor çünkü felsefeye, bilime danışmıyor ve ezberi, çıkarları ve hazları doğrultusunda karar veriyor. Çözüm mü istiyorsunuz ceza mı; suçlular sizin için insan mı hayvan mı; önce buna karar verin? Bir topluma mantıksızlık, bilimdışılık, cehalet, nefs yani felsefeye, bilime ve dini tanımlayan Din hadisileri'ne aykırı şeyler egemense ki bir cehalet ve nefs olan siyaset, toplumu akıldışılığa-ahlakdışılığa-cinselliğe-çıplaklığa-utanmazlığa-pısikopatlığa(psikopatlığa-sosyopatlığa yönelten moda ve sanat türü, çıplak turizım(turizm), düşük ücretler, sendikasız-sigortasız çalıştırılmak, televizyonda ahlakdışı-akıldışı insanları yayınlayan magazin türü yayınlar, okullarda-sokaklarda-kamusal alanlarda-kamu kurumlarında giyim-saç serbestliği de bunlardandır; kuşkusuz ki o toplumda yanlış, kötü şeyler olacaktır. Kadın cinayeti denilen konuda herkes 'Cezalar arttırılsın, idam cezası gelsin' gibi şeyler söylerken ben yazdım ki 'Kadın cinayeti konusunda siz cezayı ne kadar arttırırsanız arttırın çözüm olmaz çünkü aşk kendine özel, kendine özgü bir yapıya sahiptir; siz kadın cinayetilerine idam cezası getirseniz, bu durumda katil kadını da kendisini de öldürür' demiştim ve sonuçta benim dediğim oldu ve kadın cinayeti olayı yanında bir de kadınları öldürüp intihar etme durumu başladı. Çocuklara cinsel suçlarda idam cezası getirilirse büyük olasılıkla çocuklara cinsel suçlar olayında da aynı durum yaşanabilir. Yani birşeyleri anlamak için de önlemek için de önce felsefeye, felsefecilere, bilimcilere, düşünürlere(filozoflara), alimlere, alimeler, bilgelere danışmak, sormak; araştırma, inceleme yapmak gerekir ancak bizim ülkemizde ne yazık ki bu yok, varsa yoksa siyaset, varsa yoksa siyasetçiler hep oysa bu konuda öncelikle ruh bilimciler(pısikiyatırlar/psikiyatrlar-pısikologlar/psikologlar) ve toplum bilimciler konuşmalıdır. Televizyon haberlerine hergün yansıyan suç haberlerine bakıldığında toplumun genel olarak ve gittikçe daha da acımasız, daha da vahşi biçimlerde suça gömüldüğü, çocuklara cinsel suçların da bu genel durumun bir özel durumu olduğu sonucu çıkar. Ve genel çözümlenmeden özel de çözümlenemez. Yani toplumda artan yalnızca çocuklara cinsel suçlar değil; önce bunu görmek, anlamak gerekir; yaşlı insanlara ve hayvanlara yapılan vahşetleri de görüyoruz yani bu durum artık toplumda gittikçe yayılna bir durum oldu. Önce bunun nedenlerini araştırmak, bulmak, incelemek gerekir yoksa durum Tavşan kaç, tilki kovala' olur. Topluma Mia/Maos geni'nin tahrik edici televizyon haberleri ve yayınları pompalanıyor hergün, her an sürekli. Mia geni pısikopatlığa), sosyopatlığa, akıl ve ruh hastalıklarına, ahlaksızlıklara ve beden hastalıklarına yol açar. Bu önlenmelidir, durdurulmalıdır, yasaklanmalıdır. Yani Mia geni'ne karşı savaşım olmadan suçlar yok edilemez. Yani eğer biryandan Mia geni'ni güçlendirecek yanlış şeyler yapılıyorsa, biryandan da zorunlu olarak, o gene bağlı suçlar ortaya çıkar. Yani suçlara karşı savaş yalnızca eğitimle ve ekonomiyle olmaz; Mia geni'ne karşı savaşım da zorunludur, bunu bilmiyorsanız yalnızca suçluları cezalandırıp mutlu olmak istiyorsunuz demektir ki bu da bir pısikopatlık, sosyopatlık türüdür. Çocukların çocuklara cinsel suçları ve yetişkinlerin çocuklara cinsel suçları var. Yani çocuklara karşı cinsel suç işleyenler yalnızca baylar yok; çocuklar ve bayanlar da var. Yani çocuklar da çocuklara cinsel suç konusu şeyleri yapmaktadır, bayanlar da, dünyada. Trt'deki çocuklara cinsel yaklaşımlı türküler, şarkılar var. Onüç, ondört, onbeş yaşındaki kız çocuklarına aşk, sevda türküleri, şarkıları var. Yani hem çocuklara cinsel suçlara karşı savaşım yapmak hem de bu tür müziği sanat diye, milli sanat diye dinlemek ne? Ahlakdışı, cinsel sunumlu, cinsel tahrikli müzik kılıbi(klibi) denilen şeyler var. müzik mi yapıyorlar cinsel gösteri mi belli değil. Onaltı yaşındaki bir popçunun, sözde sanatçının cinsel sunumlu kılibi televizyonlarda harıl harıl gösterilmedi mi, gösterilmiyor mu? Bir suç kafada nasıl oluşur, sorusuna yanıt vermek de gerekir çünkü düşünün ki her insan küçücük, dünyadan haberi olmayan, masum bir bebek olarak doğar, dünyaya gelir, ülkesine gelir. Acaba neler olmaktadır da bu bebekler büyüdüklerinde suça yönelmektedirler? Onları o hale getiren nedenler nelerdir? Çocuklara cinsel suç işleyenlerin yaşları, cinsiyetleri, yerleşim yerleri, meslekleri, gelir durumları, eğitim durumları, akıl ve sağlık durumları, dini inanç durumları, aile-akraba bağları, milliyet/köken durumları, hangi siyasi partiye oy verdikleri-siyasi durumları, bilimdışı şeylere inanıp inanmadıkları, Atatürk'e yönelik düşünceleri, kitap okuma alışkanlıklarının olup olmadığı, idam cezası konusundaki düşünceleri, aile geçmişleri, sigara-içki-uyuşturucu kullanıp kullanmadıkları, arkadaş-dost-çevre türleri, bu suçu neden işleme zorunluluğu duydukları, bedenlerinin ve beyinlerinin biyokimyasal yapıları-kalıtım durumları-genetik durumları-Mia/Maoa geni seviyeleri, demokrasi ve laiklik konusundaki düşünceleri, hayvanlara davranış durumları, hobilerinin olup olmadığı, araba-silah-sıpor sevgileri, dinden anladıkları, zeka katsayıları, bireysel sorunlarının olup olmadığı, siyasi iktidar hakkında düşünceleri, gibi konular da mutlaka araştırılmalıdır. Acaba çocuklara cinsel suçlar bir siyasi parti, bir siyasi düşünce, bir dini inanç, bir milliyet, bir kültür, bir kesim çevresinde mi toplanmaktadır? Avrupa'da durum nasıl? Örneğin Luksemburg'da 20-30 yıldır tek bir suç bile işlenmiyormuş idi, acaba orada çocuklara cinsel suçlar suç mu sayılmıyor; sayılıyorsa orada genelde neden suç, özelde ise neden çocuklara cinsel suçlar işlenmiyor, bu araştırılmalıdır? Afrika'da, eşcinselliği kutsallık, onur gördükleri için küçük erkek çocuklarını yetişkin bayların yanlarına cinsel eş olarak verip eşcinsel yapan kabile ya da kabileler var. Bu durum da cinsel suçların kişilerden bağımsız nedenlere sahip oldukları kuşkusunu oluşturmaktadır. Türkiye'de Türkçe yayın yapan 'Lifetime' adlı bir televizyon kanalının 'Çocuğumuzu kaçırdılar, biz geri aldık' adlı, çocuklara cinsel suçlar konulu bir belgesel var; çocuklara cinsel suçlar konusunda konuşan siyasetçiler ve öteki kimseler acaba o belgeseli hiç incelediler mi? O belgeselden çıkan sonuçlardan biri Abd gibi demokrasili bir ülkede bile korkunç boyutlarda çocuklara cinsel suçların işlendiği ve çocuklara cinsel suçlar konusuna bir de çocukları kaçırma ve öldürme suçlarının eklendiğidir ve o belgeselde yalnızca yetişkin erkeklerin kız çocuklarına cinsel suçları vardır. Çocuklara cinsel suçların Abd'de de çok olması demokrasinin bu durumu önlemediği düşüncesi yaratabilir ancak belki sorun demokrasi değil demokrasi ülkelerindeki demokrasidışı, akıldışı, insanlıkdışı, bilimdışı iktidarlardır. Bu durumda suçlara verilen cezalar arttıkça suçlara daha ağır suçların eklendiği olasığı vardır yani örneğin çocuklara cinsel suçlara verilen cezalar arttıkça çocuk cinayetleri de artabilir yani düşünün hırsızlığa 1 yıl hapis cezası vermek yerine idam cezası verildiğinde hırsızlar tanık bırakmamak için, kişileri öldürmeye başlayabilirler ki suçlara ağır cezaların, öyle ki idam cezasının da olduğu Abd'de çocuklara cinsel suçlara, o çocukların öldürülmesinin de eklenmesi bunu göstermekte olabilir; ve idam cezasının olduğu İran, Suudi Arabistan gibi ülkelerde suçlar azalmak yerine çığ gibi büyürken idam cezasının olmadığı bazı Avrupa ülkelerinde 'Suç işleyen yok' diye hapishanelerin kapatılması da üzerinden düşünülmesi gereken çok önemli bir konudur yani belli ki cezalar ağırlaştıkça suçlar da ağırlaşmaktadır; bu konuda pısikologların(psikologların), pısikiyatırların(psikiyatırların) yani ruh bilimcilerin ve toplumbilimcilerin(sosyolgoların) görüş bildirmesi gerekir; siyasetçilerin, hukukçuların ve siyasi oy sandıklarının değil. Bayanların çocuklara cinsel suçları ve bayların çocuklara cinsel suçları. Bayanları nasıl hadım edeceksiniz? Bu konunun düşünülmemiş olması ortada bir kadıncılık(feministlik), kadın korumacılığı, kadın yandaşlığı ve erkek düşmanlığı olduğu kuşkusuz uyandırmaktadır. Kuran'da eşcinsellikten söz edilmektedir ve o dönemlerde de eşcinsellikte kullanılanlar çocuklar ve gençlerdi. Bu da göstermektedir ki cinsel suçlar yalnızca günümüzşe ilgili bir konu değildir. Bu da göstermektedir ki özelde cinsel suçların, genelde ise suçun genetik, biyolojik nedenleri vardır. Çocuklara cinsel suçlar konusunda farknıda mısınız, bu ülkede 200'den çok üniversite varken üniversitelerin düşücneleri, görüşleri hiç alınmıyor; hep, cehalet ve nefs demek olan siyasetçiler konuşuyor ki bu da duruma bilimsel yaklaşılmadığının bir göstergesidir. Çocuklara cinsel suçları önlemek için hadım, idam gibi cezalar isteyenler var. Peki dese ki bilim 'Televizyonda tüm gün porno filım(film) gösterilmesi çocuklara da yetişkinlere de cinsel suçları önler', bunu yapacak mısınız, bu suçlar önlensin diye? Yaşlı ve evli Hüseyin Üzmez olayı gösterdi ki çocuklara cinsel suç konusunda hadım gibi önlemler çözüm değil çünkü bu durumda bu suç elle, dille, burunla ya da gözle de işlenebilir. Yaşlı ve evli Hüseyin Üzmez olayı ve bir tarikata ya da cemaate ait erkek çocuğu yurdunda evli ve çocuklu bir öğretmenin onlarca erkek çocuğa tecavüzü olayı da bu durumun evlilikle yani olağan cinsel olanakla da pek ilgisinin olmadığı kuşkusu veriyor. Ve bu olaylar ya dinsel inanç öğretmenin bu konuda önlem olmadığını ya da din diye öğretilen şeylerin din olmadığını gösterir ki ülkemizde ve İslam dünyası'nda din diye, dini tanımlayan Din hadisileri öğretilmemektedir. Geçenlerde medyada yer alan 'Bir babanın kendi öz çocuğuna cinsel suçu'. Yani durum bu noktaya kadar gelmiş ki bu da durumun ahlakdışı olmasının yanında bir de ne kadar akıldışı olduğunu göstermektedir ki bu da bu tür olaylarda beyinin, ruhun ve genlerin çok önemli olduğunu; toplumda 'Akılı alan, yok eden' birşeylerin var olduğunu göstermektedir ki bunlar neden Gdo, mısır şurubu, yiyeceklere içeceklere katkı maddesi, moda, medya, müzik kılipleri, çıplak turizım, kamusal alanlarda cinsel tahrikli giyim ve yanlış siyasi iktidar gibi şeyler olmasın? Acaba yiyeceklerdeki içeceklerdeki katkı maddeleri mi, Çin mallarındaki kimyasalar mı genelde suç artışına, özelde ise çocuklara cinsel suç artışına neden oluyor; Çin'de kanserin ve eşcinselliğin büyük bir sorun olduğu da düşünülmelidir yoksa yiyeceklere içeceklere uygulanmış ve insanlığı çökertmek, dünyayı ele geçirmek isteyen Siyonist bir tuzak, oyun, tezgah mı var? Acaba Gdo, mısır şurubu ve sağlığa zararlı Çin malları gibi şeyler yalnızca bedene değil ruha, kişiliğe de mi zarar verebiliyor? Örneğin yumurta kaynama miktarını ölçen ve yumurtalarla birlikte suyun için koyulan nesne kanser olmasa da eşcinsellik gibi sorunlara mı yol açabiliyor? Yani düşünün; taht nefsi için öz bebek kardeşlerini, öz çocuklarını, öz annelerini, öz babalarını bile öldürtmüş Osmanlı hanedanlığı'nı, sultanları, padişahları baştacı eden, Mia geni'nin canlandıran-güçlendiren-tahrik eden bir siyasi iktidar neden akılı yok eden, akılı sıfırlayan birşey olmasın? Ve bakın ki böyle bir siyasi iktidar döneminde tüm suçlar da azalmak yerine dev artışlar olmakta. Unutmayın ki bir ülkede baş alim ise toplum da alim olur; baş cahilse toplum da cahil olur. Geçenlerde televizyonda yer alan ve İstanbul'da bir günde 55 çocuklara cinsel suç davasının olduğu haber; çocuklara cinsel suçların sanki örgütlü, anlaşmalı imişler gibi genel, yaygın olduğunu göstermektedir ki bu durum da bu suçların yalnızca bireylerin isteği olmadığını; suçluların iradeleri dışında birtakım şeylerin de bu tür kişileri adeta suça koşturttuğu kuşkusu yaratmaktadır. Televizyondaki abuksubuk yarışmalar var; insanlarda Mia geni'ni, barbarlığı, vahşliği, ilkelliği, ahlakdışılığı teşvik eder özellik taşıyan. Yani medya da yangına körükle gider bir durumdadır. Bzı televizyon kanalları ise sanki pavyon ve sıtriptiz kulübü gibi. İnternet; moda reklamı adı altında çıplak bayan fotoğrafı doldu. Açık ki ahlakdışı moda da toplumu akıldışılığa doğru itmektedir. Öte yandan; çocukları çocuk gibi değil de yetişkin bir bayan ve bay gibi giydiren anneler, babalar ve moda var; çocukları sevgili gibi, karıkoca gibi öpüştüren kartpostallar, posterler var Televizyondaki magazin yayınları? Moda yayınları? Bikinili, cinsel sunumlu, cinsel tahrikli görüntüler, haberler, yarışmalar? Gazete bayilerinin, gazete satan dükkanların önlerindeki, açıktaki açıksaçık gazeteler ve dergiler? Tüm bunlar bir deniz gibi; ve suçlular da bu denizde balıklar gibi durmaktadırlar. Balıkların suçu var da denizin suçu yok mu? Acaba televizyon kanallarında; genelde suç haberlerinin, özelde ise çocuklara cinsel suçlar haberlerinin verilmesi; genelde suçlar, özelde ise çocuklara cinsel suçlar üzerinde, arttırıcı bir etki mi yapıyor? Örneğin dikkat ederseniz; 20 yıldır; Abd'de ne zaman silahlı, cinayetli bir okul baskını olsa arkasından Türkiye'de de oluyor ki bu konuda 20 yıl önce de uyarmıştım. Yani medya her haberi vermemelidir; özellikle cinayet, katliam, cinsel suç, hırsızlık, dolandırıcılık, gasp gibi haberleri çünkü bunlar toplumu bu yönlere önce alıştırabilir, sonra da yönlendirebilir; düşünün ki bir televizyon kanalında Kahvaltı haberleri'nde bile suç haberleri verilmektedir. Sinema filımları ve Tv dizileri de barbarlık, vahşet, ilkellik peşine düşmeye başladılar. Bu da genelde toplumu, özelde ise Mia geni yüksek kişileri olumsuz etkilemektedir. Dünyanın batısında mi doğusunda mı bu suçlar daha çok, daha yaygın ve ülkelere ve dini inançlara göre durum nasıl? Bu da araştırılmalıdır. Çocuklara cinsel yaklaşım tarihsel bir yapıya sahiptir yani yüzlerce, binlerce yıl önce de vardı ve üstelik de suç değildi. Birileri hala o devirlerde takılı kalmış ve takılı kalacak olabilir; buna karşı temel önlem de yalnızca eğitim değil, Mia geni'ne karşı savaşımdır ve ülkeyi Mia geni'ne zıt olarak örgütlemektir. Acaba siyasetçilerin, ülkeyi yönetenlerin Mia geni'nden haberleri var mı? Acaba somurtkan, asabi, saldırgan bir toplum olmak mı genelde suçları, özelde cinsel suçları yaratıyor? Çünkü suçlar güle oynaya değil; somurtkan, ağız sıkılı, dudakları sıkılı, dişler sıkılı yani ağız yan kasları yani ağız öfke kasları sıkılı, büzülük olarak işlenir. Bu duruma karşı çözüm de topluma felsefe, bilim, Din hadisileri'ni ve öfke anlarında gülümsemeyi öğretmektir. Bu bağlamdan olarak acaba çocuklara cinsel suçlarda suçlulara ağız yan kaslarını gevşetecek ilaçlar üretilebilir mi? Çocuklara cinsel istek içine girmiş kişilere öneriler üretilmelidir. Ve acaba siyasi iktidarın ağız yan kaslarının gevşek olmak yerine hep büzük durmasında bir etkisi, payı var mıdır çünkü görülmekte ki siyasi iktidar demokrasiye, Din hadisileri'ne, laikliğe ve bilimselliğe uzaklığından daha çok miktarda öfkeye, bağırıp çağırmaya, hakaret etmeye, düşmanlık pompalamaya, gerilim pompalamaya, gerginlik pompalamaya yakındır. Açık ki baş yani siyasi iktidar yani ülkeyi yönetenler saldırgan bir tutum içindeler ise toplum da öyle olur; ve bu durumda suçlar artar. Yani yanlış siyasi seçim yanlış sonuçlar doğurur. Kars'taki cinayetli çocuk tecavüzü suçlusunun askerde tecavüze uğramış olduğu savı doğru ise çocuklara cinsel suçlar suçlularının geçmişte böyle bir durumu yaşayıp yaşamadıkları. Eğer geçmişte böyle bir durumun yaşanmış olması çocuklara cinsel suçu tetikliyorsa bu durumda cinsel suça uğramış çocuklar yetişkin olduklarında bir sorun olabilecekler demektir. Bu durumda; çocuklara cinsel suçlara hadım ya da idam isteyenler acaba cinsel suçlara uğramış çocukları daha büyümeden hadım ya da idam edecekler midir; eğer hadımı ya da idamı cinsel suçlara karşı çözüm görüyorlarsa? Bir de şu var: Çocuklara cinsel suçlarda hile, yalan, iftira, çıkar sağlama durumu olabilir yani bir insana düşmanlık etmek ya da ondan para sağlamak için bazı insanlar çocuklarına ya da çocuklara 'Şu adam benim yanağımı okşadı, bana şunları yaptı' dedirtebilir çünkü sanıyorum ki bu tür drumlarda başka şahide bile gerek yok, yalnızca çocuğun ifadesi yeterli olmaktadır. Yani bu konunun çözümü öyle üçbeş siyasetçi bir araya gelsin ya da meydanlarda halk bağırsın olayı değildir. Bir sav ki ülkemizde genelde suçlar, özelde ise cinsel içerikli suçlar Bop-Gdo-Mısır şurubu üçlüsünün icadından sonra artmıştır. Bu bir rastlantı mıdır acaba? Açık ki ülkemizi son yıllarda ahlakdışı moda, ahlakdışı turizım, ahlakdışı medya, barbar sıpor(spor) dalları, barbar-vahşi-savaş oyuncakları, oyunları ve bilgisayar oyunları bir koza gibi sarmıştır. Yani toplumda artık çizgi filımlardan oyuncaklara, sanattan oyuncaklara kadar şiddet ve cinsel sunum içermeyen birşey hemen hemen kalmamıştır; öyle ki Tesettür modası denilen şey bile bayanları daha çekici, daha cazibeli göstermek için bir haldedir yani açık ki ülkemizde barbarlık ve cinsellik yani cehalet ve nefs akılı avucuna almıştır. Böyle bir ortam içinde suçların artması değil artmaması tuhaf olur yani düşünün ki seçimlerde bile son 15 yıldır kuşku, kaygı endişesi vardır. Yani deniz kirli iken temiz balık aramak biraz garip olmaz mı yani önce denizi temizlemek gerekir değil mi yani 'Deveye sormuşlar, boyunun/boynun neden eğri diye; deve de nerem doğru ki demiş?' durumu gibi birşey olmuş durum, değil mi? Bir millet altın aynalarla değil; aynada felsefe, bilim, Din hadisileri'ni ve kendini gördükçe yükselir. Bataklığa dönmüş bir ortamda gül kokusu aramak niye? Geneli görmeyenler doğru çözüm üretemezler; ve o genel hem ülkenin genel hali hem de felsefe, bilim ve Din hadisileri'dir. Siyaset çözüm olsaydı zaten 1950'den bu yana ülkede bu tür sorunlar hiç kalmazdı değil mi; ancqk bakın ki azalmak yerine bile çoğalıyorlar; demek ki siyaset yani yol yanlış. Yani bakın; görülen o ki bu suçları yalnızca cahil, işsiz güçsüz, gelirsiz kişiler değil; üniversite mezunu, öğretmen, doktor, mühendis, gazeteci, sanatçı, sıporcu, anne, baba, evli barklı, yaşlı başlı, dini inançlı, çocuklu, geliri iyi olan, iş sahibi olan, meslek sahibi olan ve amir memur kimseler de yapmaktadır; bu çok önemli bir veridir yani bu durum sanki biyolojik bir hastalık, bir salgın gibi durum göstermektedir. Bu durum da bu durumun kişilerin iradeleri dışındaki, iradedışı birşeylerden de yönlendirildiklerini, etki aldıklarını gösteriyor. Bu durumda genelde suçlara, özelde ise cinsel suçlara karşı felsefe-bilim-Din hadisleri üzerine kurulu düşünsel(fikirsel) bir milli seferberlik ilan edilmelidir çünkü bu durum gerçekten de ülkemize karşı bir dış gücün kimyasal savaşı olabilir; bu da öncelikle bilime uygun, denetimli, yerli mallara yönelmek zorunluluğu demektir. Yani bu durumu yalnızca suçla ve suçlularla sınırlamak çok yanlış olabilir. Bakın yalnızca genelde suçlar, özelde cinsel suçlar değil; okullarda, çocuk yuvalarında öğretmenlerin çocuklara şiddet olayları da tuhaf, garip biçimde artmaktadır. Yani sanki birilerince topluma sürekli, düzenli ve kararlı olarak bir çılgınlık aşılanmaktadır. Yani biryandan Trt 'Aşık oldum onüç ondört yaşındaki bir kıza' diye türküler, şarkılar çalarken; biryandan pılaj(plaj), otel havuzu, site havuzu gibi yerlerde iç çamaşırlı bay-bayan-çoluk-çocuk karışık iken; biryandan insanların akıl ve ruh sağlıklarına zarar veren Gdo'lar, mısır şurupları, yiyecek-içecek katkı maddeleri varken; biryandan kılip adı altında cinsel gösteriler yapılırken; biryandan moda adı altında ahlakdışı-akıldışı şeyler yapılırken; biryanda okullarda giyim-saç serbestliği varken; biryandan Diyanet'çe 'Babanın öz kızına şehvetle bakması haram değildir; dokuz yaşındaki kız çocuğu yanında ailesi olmadan evlenebilir ve çocuk da doğurabilir' gibi fetvalar verilirken; biryandan siyasi iktidarca, bebeklere ve çocuklara zorunlu aşıların zorunluluğu kaldırılırken; biryandan 'Türkçe ile felsefe ve bilim yapılmaz, Türkçeyi bırakmalıyız, devleti şirket gibi yönetmeliyiz, Bize oy vermeyenler terörcüdür, vatan hainidir' gibi şeyler denilirken; medya diye yandaşlık, yalan, iftira, çamur atmak yapılırken; genelde suçlara, özelde ise cinsel suçlara karşı nasıl ve hangi yüzle savaşım verilir? Bu durumda verilen şey savaşım değil olsa olsa cehaletin ve nefsin tatmini olur. Yani ülkede felsefeye, bilime, Din hadisileri'ne uygunluk var mı ki toplum da insanlar da bunlara uygun olsun? Siyaset olmuş bir topluiğne; başının dışındaki herşeye batıyor. Gerçek ki çözüm önce Atatürk'de; sonra da felsefede, bilimde ve Din hadisileri'nde birleşmek çünkü Atatürk'te birleşmek en kısa zamanda, en kolay yapılacak birşeydir oysa felsefe, bilim ve Din hadisileri'ni öğrenmek biraz daha zordur ve biraz daha zaman alır. Bu durumda; Atatürkçü olmayan, Atatürk ve Lozan düşmanı olan herşey ve heryer yasaklanmalıdır öncelikle. Yani görülen ki bu durum cezaları ağırlaştırmakla, hadım etmekle, asmakla kesmekle çözümlenebilecek bir durum ve rastlantısal; ve siyasetle, hukukla, siyasetçilerle, hukukçularla çözümlenebilecek olmayan; çok vahşet ve çok dehşet bir durum ve konu. Necdet Gürçiftçi İnternette yayınlandığı zaman: 6.3.18/11.10
Düzenleme: 06.03.2018 / 12:08
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Hevilli
  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir