Şiir Defteri

BÜLENT ERSOY MÜZİĞİ YA DA TÜRK SANAT MÜZİĞİ'Nİ BIRAKMALI DURUMU (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
30.11.2020 / 00:53
390 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Doğaya benzemek ilkelliktir çünkü doğanın beyini, ruhu, ahlakı, vicdanı, medeniliği yoktur oysa insan beyine ve ruha ait böyle pekçok erdem taşımak zorunda yani insan doğaya değil alime, alimeye benzemeli. Bülent Ersoy'u sevmem de, dinlemem de, öyle ki radyoda o da çıksa, Zeki Müren de çıksa, benzerleri de çıksa radyoyu hemen kapatırım, onlar bittikten sonra açarım çünkü ben de Muhammed ve Atatürk gibi 'Önce ilim(bilim) ve ahlak' diyenlerdenim; 'Önce nefs, haz, zevk, keyif, mutluluk' diyenlerden değil. Hayatta en önce önemli şey 'İyi insan olmak' değil, 'Doğru insan olmak'tır çünkü yanlış insanlar da iyi insan olabilirler yani her iyi insan doğru insan demek değildir ancak doğru insan olmak hem doğruluktur hem de herkese iyiliktir. Açık ki merkezi Abd-İngiltere-İsrail üçgenli, akıldışı, ahlakdışı, küresel ve derin bir merkez tüm dünyaya, insanlığa akıldışılık, bilimdışılık ve ahlakdışılık pompalamak için uğraşmakta; bunun için de moda, medya, sıpor(spor), astroloji, medyumluk, falcılık, turizım(turizm), bilgisayar oyunu, festival, sinema, müzik, ünlü, siyaset gibi araçları kullanmakta; birileri de farkında olmadan bu tuzağa alet olmakta. Açık ki 21. yüzyılın en büyük saldırısı genelde 'Ahlaksızlık saldırısı', özelde ise 'Ahlakdışı moda saldırısı'dır çünkü ahlak zekanın, akılın, mantığın, beyinin, ruhun en üst nitel soyut aşamasıdır yani ahlak giderse beyine, ruha doğru yolu gösterecek pusula da gider yani ahlak demek mantık demektir de ancak ahlaka aykırılık demek nefs demektir ki nefs de hem en büyük cehalettir, hem kötülüklerin nedeni ve amaçıdır(amacıdır), hem de önce akılı, mantığı, sonra da ahlakı ve vicdanı yok eder. Yani, Türkiye'deki akıldışı-ahlakdışı moda Abd-İngiltere-İsrail üçgenli akıldışı ve ahlakdışı merkezin özelde Türkiye'ye, genelde ise İslam dünyasına saldırısı olarak düşünülmelidir yani akıldışılığa, bilimdışılığa ve ahlakdışılığa karşı olunmalıdır. Müziksel ses sanatını ses güzelliği sananlar var oysa müziksel ses sanatçısında ses güzelliğinden önce ruh, kişilik, özel hayat doğruluğu olmalıdır çünkü insan demek yalnızca bedeni demek değildir ki ses de bedensel durumdur yani insanlarda yalnızca sessel ya da görünümsel güzellik aramak; insanların ruhlarına, kişiliklerine, özel hayatlarına bakmamak yanlıştır ki boşanmaların temel nedeni de bu yanlıştır bence. Yani, sesi ya da yüzü, gözü, saçı, burunu, kaşı, kirpiği, ayakkabısı, tırnakları, giysisi güzel diye insana neden saygı duyulsun? Ve, sesi güzel diye havaatmak(hava atmak) kaslarını gösterip havaatmak gibi bir ilkelliktir çünkü ikisi de bedensel, nicel şeylerdir ki ses güzelliği olan hayvanlar da var, örnek ki bülbül, kanarya; öyle ki su sesi, rüzgar sesi de güzel olabilir. Din demek de, Atatürk demek de, demokrasi demek de, laiklik demek de, özgürlük demek de, Müslüman demek de, Türk demek de, akıl-ruh sağlığı demek de genelde 'Önce mantık', özelde ise 'Ahlak' demek. 'Müzik ruhun gıdasıdır' denilir ancak açık ki mantıklı ya da toplumcu ya da ahlaklı müzik yani ruha yani insanlığa yararlı müzik çünkü hem ruh demek 'doğru' olan demektir, hem de gıda 'yararlı' demektir. Yani, doğru müzik ruhun gıdasıdır ki 'doğru' da herkese göre değişen değil, 'sonuçlarına göre doğru olan'dır yani 'Önce bilim ve ahlak' diyen Muhammed'in de, 'Önce bilim ve ahlak' diyen Atatürk'ün de dediği gibi 'doğru'ya ancak 'Bilim ve ahlak' ile gidilir, yani sözünü ettiğim 'doğru', herkese göre değişen, keyfi, kıytırık, sanısal, hayali, nefssel, algısal doğru değil, 'Bilim ve ahlak'a göre doğru olandır. Öyle ki Muhammed 'Din bilim ve ahlaktır, bilim ve ahlak yoksa din de yoktur' demiş; Atatürk de 'Önce bilim ve ahlak' demiş; yani 'Bilim ve ahlak'ı dışlamış doğru, doğru değildir; öyle ise 'bilim ve ahlak'ı dışlamış demokrasi de demokrasi değildir, laiklik de laiklik değildir, özgürlük de özgürlük değildir; öyle ki 'Bilim ve ahlak'ı dışlamış sanat da doğru sanat değildir, sanatçı da doğru sanatçı değildir; yani Atatürk'ün 'Sanatsız kalmış bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir' sözündeki 'sanat' bilime ve ahlaka aykırı olmayan sanatı ve sanatçıyı içerir, kapsar. Gerçek ki Türk demek de, Müslüman demek de, özetle 'Önce ahlak' demektir çünkü bilim zaten mantıktır, ahlak da mantığın en üst nitel soyut aşamasıdır. Açık ki Bülent Ersoy'un hali de, hayatı da hem Türklüğe hem dine ya da Müslümanlığa aykırı durum göstermekte ancak tuhaf ki konserlerinde 'Allah!' diye bağırmakta, ancak İspanya'daki bir çıplaklar kampında da güneşlenmiş. Görüldü ki Bülent Ersoy'un ruhu da genelde sanata, özelde müziğe, daha özelde ise Türk sanat müziği'ne aykırılık içinde. Neden? Çünkü 40 bin Tl değerinde, iki tane, kar tilkisi kürkü satın almış; kürkün önünden de iki tane tilki kafası sallanmakta, yani kürkte vicdani açıdan iğrenç, utanç, mide bulandırıcı, insanlıkdışı, akıldışı, barbar, ilkel bir görüntü durumu. Sanat 'ruh'un gıdasıdır; 'doğru ruh' ise vicdan, merhamet, ahlak, medenilik, utanmak' gibi erdemler, özellikler içerir. Yani, böyle bir kürk sanata da, müziğe de, Türk sanat müziği'ne de, sanatçılığa da aykırı bir durumdur. Türk sanat müziği 'Türk', 'sanat' ve 'müzik' demek. Türk, önce ahlak demek; sanat, müzik önce vicdanlı, merhametli, duygulu ruh demek. Cinsiyet değiştirmek, ahlaka/dine/Türklüğe/Müslümanlığa aykırı giyimler, ahlaka/dine/Türklüğe/Müslümanlığa aykırı görünümler, ahlaka/dine/Türklüğe/Müslümanlığa aykırı hayat durumu; bir de kürk. Yani, ne Türklüğe uygunluk, ne Müslümanlığa uygunluk, ne sanata uygunluk, ne sanatçılığa uygunluk. Açık ki Bülent Ersoy'un durumu Bülent Ersoy müziği ya da Türk sanat müziğini bırakmalı durumu göstermekte. Bu durumla Türklük de, Müslümanlık da, sanat da, sanatçılık da, Türk sanat müziği de, demokrasi de, laiklik de, özgürlük de, insanlık da olmaz. Ses güzelliğinden de önemli, üstün, değerli şeyler var. Gerçek ki Türkiye'nin de, tüm dünyanın da Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak' içinde sanatçılara gereksinimi var. Gerçek ki Türkiye de, tüm insanlık da 'Bilim ve ahlak'a aykırı sanatçılara da, ünlülere de sırtdönmelidir(sırt dönmelidir) çünkü yalnızca demokrasiye, laikliğe, özgürlüğe, dine giden yol değil akıl-ruh sağlığına giden yol da Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Önce bilim ve ahlak'tan geçer. Türkiye'de de, dünyada da; 'Önce bilim ve ahlak' diyen sanatçılar ve ünlüler çağı başlamalı artık. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız, hiçbir dinden olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 30.11.20/00.51
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal
  • umsena
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir