Şiir Defteri

BABASINI ÖLDÜREN GENCE HAKSIZ BERAAT SAVIM (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
18.09.2019 / 07:53
728 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Ülkemizde hukuk alanında tuhaf şeyler olmaya başladı. Örnek ki Arda Turan isimli futbolcuya şarkıcı Berkay ve eşi ile ilgili davada Arda Turan'a verilen hapis cezası koşullu ceza ertelemesindeki 2 yıl sınırını 8 ay geçmiş olmasına karşın Arda'nın cezası koşullu tecil edildi. Ülkemiz felsefe, bilim, ve dini tanımlayan din hadisileri üzerine kurulu olmadığı; özel sektör, siyaset ve konulardan haberi olmayan bir toplum üzerine kurulu olduğu için hem herşey saçmasapan olmakta hem ülke rastlantıların elinde oyuncak olmakta hem de herşey doğruya değil daha da yanlışa doğru gitmekte. Örnek ki hukukta hukuk önce konuyu yani sorunları anlamak yerine hemen uygulama aramaya geçmekte, sorunları, anlayarak çözmek yerine uygulamalarla önlemeye çalışmakta örnek ki tecavüzlere, kadın cinayeti denilen cinayetlere karşı çözüm diye getirilen şeyler hem hukukun hukuk olmaktan uzaklaşmasına hem de sorunların daha da yayılmasına neden olmakta. Örnek ki kadın cinayeti denilen cinayetlere karşı getirilen önlemler, uygulanan tavırlar hem bu cinayetlerin daha da artmasına hem de erkeklere karşı cinayet dahil başka suçların oluşmasına, kolaylaşmasına, artmasına ve erkek düşmanlığına neden olmaktadır. Örnek ki bir ilimizde, 21 yaşındaki bir genç babasını öldürmüş; gerekçe yani savunma: 'Babam anneni öldürecekti, babamı durdurmam, annemi korumam gerekiyordu'. Mahkeme kararı: Beraat. Beraat gerekçesi: Meşru müdafa. Oysa meşru(yasal) müdafanın(savunmanın) koşulları/kuralları var örnek ki insan evinin içindeki bir hırsızı bile kaçarken ya da sırtından vurursa meşru müdafa sayılmaz, cinayet sayılır çünkü kaçanı vurmak da, bir insanı sırtından vurmak da meşru müdafa sayılmaz yani saldırganın yüzünün saldırılana dönük olması gerekir. Meşru müdafa şartları: 1. Saldırı haksız bir saldırı olmalıdır. 2. Saldırı mevcut olmalı yani saldırı başlamış olmalı. 3. Saldırı bir hakka yönelik olmalı. 4. Meşru müdafada bulunan için ise savunmasını saldırgana yapmalı. 5. Meşru müdafa o an yani meşru müdafa anı için için zorunlu olmalı. 6. Saldırı ile savunma arasında orantı olmalı. Yani size sopa ile saldırılıyorsa siz tabanca ya da tüfekle vuramazsınız. 7.Savunma sırasında, savunma sınırı kasten aşılmışsa meşru savunmadan yararlanılamaz yani örnek ki saldıran kişiyi yaralayarak ya da olay yerinden kaçıp kurtulma olanağınız varken saldıranı öldürürseniz suç işlemiş olursunuz. Şimdi meşru müdafa şartları açısından bu olaya bakalım: 1- Genç diyor ki 'Mutfağa doğru yönelip, 'anneni öldüreceğim, namusum için yaşıyorum' dedi. Bıçak alıp öldürebileceğini düşündüm. Evde bulunan silahla babamı durdurmak için ateş ettim' yani bu durumda büyük olasılıkla babasının sırtı gençe(gence) dönüktü, ve gençden mutfağa doğru uzaklaşmakta idi, ve genç mutfak kapısını babasının üzerine kilitleyebilirdi ya da annesini alıp bir odaya girip kapıyı içeriden kilitleyebilirdi; ne deniyor, 'Evinize hırsız girdiğinde hırsıza saldırmak yerine kendinizi bir odaya kilitleyip polisi arayın' deniliyor. Ve genç öldürebileceğini 'düşündüm' diyor yani cinayet anında henüz baba anneye karşı saldırı durumunda değil. Açık ki babası henüz annesine saldırmak durumuna geçmemiş oysa meşru müdafa da savunma anında saldırganın saldırı halinde olması gerekir. Ve genç; babasını bacaklarından da vurabilirdi; insan sevdiğini, saydığını ne olursa olsun öldürücü biçimde vurmak istemez, demek ki ortada bir sevgi, saygı yok, doğrudan, öldürmek için ateş edilmiş. Hele ki baba sırtından vurulmuşsa bu durum hiç de meşru müdafaya girmez. Her 'Öldüreceğim' diyen öldürse dünyada insan kalmazdı. 'Mutfağa doğru yönelip' diyor yani henüz mutfağa bile girmemiş, belki de su içecekti yani anneye karşı saldırı henüz mevcut ya da başlamış durumda değil. 2- Genç diyor ki ifadesinde: ' Babam anneme, kardeşlerime ve bana sürekli şiddet uygulardı, 'Biz büyüdükten sonra şiddet uygulamayı bıraktı. Ancak anneme hakaret edip aşağılayıcı davranıyordu. Annem evine, eşine bağlı olmasına rağmen hep şiddete maruz kaldı. Unutamadığım bir olayı anlatmak istiyorum. Annem ve kardeşim gürültü yapmışlardı, babam onların ikisini de kalorifer kazanının içine attı. 'Onları yakacağım, şahit ol' dedi. Daha sonra, 'İkisinden birisini seç, birisini çıkaracağım. Diğerini de canlı canlı yakacağım' dedi. 'Yapma' dedim, yalvardım. Beni dövmeye başladı. Annem işe gidip işi uzayınca eve 5-10 dakika geç gelirdi. O zaman babam annemi cezalandırmak için kardeşlerimi, beni ve annemi kalorifer dairesindeki betonda yatırırdı. Televizyonda bir kadın cinayeti haberi çıktığında babam anneme ve bizlere birçok kez, 'Bir gün annenle ben de bu şekilde televizyona çıkacağız' demişti. Babamın annemi tehdit ettiği zamanlarda birçok kez anneme bir şey yapmasın diye onların yatak odasının kapısında yattım, bazen orada uyuyakalırdım. Bir gece babamın annemi dövdüğünü duydum. Annem 'Yüzüme vurma, ben insan içine çıkıyorum' dedi. Kemerle vurduğunu duydum. Babama bize yaptıklarından dolayı kin duymamıştım. Psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyordum.'. Bu sözler; gençin, babasına karşı bir düşmanlık, nefret, kin, husumet beslediğini, ve cinayeti gerçekte bu nedenle işlediğini gösterebilir yani müebbet hapis cezası almamak için, babasına düşmanlık beslemediğini söylemiş ya da babasına düşmanlık beslemediği söyletilmiş olabilir. Peki neden bunca şiddet görülmüşse hiç karakola gidilmemiş, hiç darp raporu alınmamış? Genç diyor ki 'Babam mutfağa doğru yöneldi, ben evde bulunan silahla ateş ettim'. Silah nerede idi? Eğer silah başka bir odada ise baba mutfaktan gelinceye kadar genç elinde silahla onun karşısında yani önünde olurdu yani babasını sırtından değil önünden vurmuş olmalı oysa ifadesinde babasının mutfağa yöneldiğini yani sırtının dönük olduğunu söylüyor, eğer sırtından vurmuş ise nasıl oluyor da babası mutfağa henüz girmemişken, genç nasıl büyük bir hızla, acele ile silahı alıp gelebiliyor? Yani acaba silah gerçekte gençin yanında mı idi yoksa baba gerçekte mutfağa gitmekte değil mi idi? Gençin bu ifadesi açık ki bir hukukçu uzmanlığı kokmakta; özellikle 'Babama; bize yaptıklarından dolayı kin duymamıştım' sözü gençi 'Kin ve nefret duyguları ile cinayet işlemekten korumak için' ve kadın cinayeti denilen cinayetlere karşı kadınları erkeklere karşı korumak için yazılmış ya da yazdırılmış olabilir. Yani açık ki bu ifade hukuk uzmanlığı tarafından malzeme almış; olay 'Meşru müdafa şartları'na uydurulmaya çalışılmış gibi görünmekte. Kadın cinayetleri kadınlara erkekler karşısında üstünlükler, kayırıcı haklar gibi şeyler verilmekle önlenemez; bu tür şeyler hem bu tür cinayetlerin hem de öteki cinayetlerin artmasına neden olabilir. Önce şu araştırılmalıdır: 'Kadın cinayeti denilen cinayetler neden son 10 yılda artmıştır; kadın cinayetleri hangi siyasi partinin iktidar olduğu yerlerde daha fazladır?' Kadınları koruma amaçlı, tek yanlı bu tür yaklaşımlar kadınlara saldırıları azaltmayacağı gibi erkeklere saldırıları da arttırabilir. Savcı bu cinayette sanığın 'Üst soydan akrabayı kasten öldürme' suçundan cezalandırılmasını istemişti ki bence de doğru bir karar. Bence bu ifade ve bu beraat kararı kadın cinayetleri konusunda, bu gençi ve erkeklere karşı bu tür cinayetleri işleyecek olanları korumaya yönelik bir durum göstermektedir; ve bu durumlar erkeklere saldırıların artmasına ve kadın cinayetlerinin daha da artmasına neden olur; 'Haa, bu cinayet ya da suç kadına saldırana karşı işlenmiş, öyleyse sanığı koruyalım' geleneği oluşmasına, ve bayanların bay öldürdüklerinde ya da baylara karşı suç işlediklerinde bayları hemen, kendilerine karşı şiddet uygulamakla, kendilerine saldırmakla suçlamak kolaylığına yönelmelerine ve böylece bayanların baylara karşı saldırılarının artmasına neden olabilir yani bayanlarda 'Kocamı öldüreyim de, bana şiddet uyguluyordu, bize şiddet uyguluyordu, çocuklarıma şiddet uyguluyordu, beni öldürmek istedi, çocuklarımı öldürmek istedi, der yırtarım' düşüncesinin oluşmasına neden olabilir; toplumda da 'Haa, bu adam bayana saldırmış, şunu dövelim, linç edelim de biraz rahatlayalım' geleneğinin oluşmasına neden olabilir. Yani 'Kadınları koruyalım da gerisi önemli değil' yaklaşımı yanlıştır ve hukuka da aykırıdır. Tek doğru çözüm; Türkiye'nin felsefe, bilim, ve dini tanımlayan Din hadisileri üzerine kurulmasıdır; siyaset, özel sektör, seçim sandıkları, cehalet, nefs, Batı kopyacılığı üzerine değil. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 18.9.19/07.53
Düzenleme: 18.09.2019 / 08:40
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal
  • umsena
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir