Şiir Defteri

AŞURE TUZAĞI SAVIM (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
21.09.2018 / 00:37
752 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Dinin iki amaçı vardır: Bilim(İlim) ve nefssizlik. Dine düşman iki şey de şunlardır: Bilimden uzaklık ve nefs. Yani cehalet değil bilimden uzaklık, yoksunluk çünkü cehalet bilimden uzaklık olarak düşünülmezse anlamı kalmaz. Dinin ne olduğunun öğrenilmesi için Din hadisileri diye sınıfladığım ve tanımladığım hadislerin öğrenilmesi gerekir; onları bilmeyenler dini de bilemezler. Müslümanlar aşure diye bir tatlı yapıyorlar ve ona bir de İslami, dinsel, töresel anlam veriyorlar. Ancak zaten dinde nefs de, nefsin töre, gelenek yapılması da yoktur. Zaten bu yüzden de aşure ile ilgili hadislere baktığımızda Aşure ayı'ndan değil Aşure günü'nden söz edildiğini ve onun da aşure yapıp yemek değil tam tersi olarak 'Oruç tutmak' yani Ramazan ayı'nın kardeşi olduğunu görürüz. Yani 'Aşure günü'nde aşure yapıp yiyin, dağıtın' diye bir hadis yok; 'Oruç tutun' yani 'Nefsten uzaklaşın' diye hadisler var. Öte yandan; diyelim ki İslamiyet'in dinderi(peygamberi) zamanında aşure vardı ancak o zamanlar Kerbela katliamı yoktu. Yani o zamanlar aşure olmuş olsa da artık Kerbela katliamı olduktan sonra en azından Kerbela katliamı'nın olduğu ayda yas tutmak, hüzünlenmek yerine aşure yapıp mutlu olmak dine yakışmaz ki zaten din der ki 'Nefsi doğru şeylere tercih etmeyin'. Yani artık Kerbela katliamı var olduktan sonra bu katliamın olduğu ayda tatlı yapıp yemek hem dine hem de akıla, mantığa, vicdana aykırıdır. Aşureyı Noah'a(Nuh'a) yani Yahudilerin dinderine bağlayanlar da var, Kerbela katliamı günü'ne de. Peki kardeş; Yahudiler aşure yapıyor mu ve yapıyorlarsa da Kerbela katliamı ayı'nda mı yapıyorlar? Sanıyorum ki başka ay yapıyorlardır çünkü Vikipedi'deki bilgiye göre örneğin Ermeniler ocak ayında yapıyorlarmış ve buğday, kuru üzüm ve bal ile yapıyorlarmış ve kilisenin kapısında dağıtıyorlarmış yalnızca yani sokak sokak, ev ev gezip dağıtmıyorlarmış yani ibadethanelerinin kapısında dağıtıyorlarmış yani dinsel bir ruh ve durum içinde. Yani Noah Yahudilerin dinderidir ve dolayısıyla Noah tufanı gününü, ayını da en iyi onlar bilirler; yani bak bakalım onlar hangi ayın, hangi gününü Noah tufanı yani aşure günü yapmışlar? Ben Tora'da(Tevrat'da) aşure diye birşey okumadım, görmedim yani varsa önce onlar yapar ancak ben ekmeği bile kutsallık için mayasız yiyen Yahudiler'in din diye tatlı yapacaklarını hiç sanmıyorum. Yani diyelim ki Atatürk ölmeden önceki yıllarda 10 kasım günü ülkede büyük bir şenlik, eğlence yapılıyordu; peki Atatürk'ün ölümünden sonra 10 kasımda yine eğlence, şenlik yapmak olur mu? Peki dinderinizin sağlığı zamanında Kerbela katliamı ayına denk gelen ayda aşure yapılıyor idiyse bile Kerbela katliamı'ndan sonra artık o ay aşure yapmak yakışık alır mı? Kuşkusuz ki dinde; doğrular için nefsten ödün verilmezse dinlilik olmaz. Bence Kerbela katliamı'ndan sonra o ayda aşure yapmak İslamiyet'e, Müslümanlara zarar vermek, kötülük yapmak isteyenlerin işidir çünkü böylece İslamiyet'e, Müslümanların içine nefsi, nefsin doğrulardan üstünlüğünü, duygudan uzaklığı, mantıktan uzaklığı sokmaktır bu. Yani düşünün ki acı çekilmesi, yas tutulması, hüzünlenmesi, nefsten kesilinmesi gereken bir ayda ya da günde insanlara ziyafet verdirtiyorsunuz; artık o insanlara herşeyi yaptırabilirsiniz. Yani Kerbela katliamı'ndan sonra varsa bile aşureyi sürdürtmek bence Müslümanların bu katliam ayı'nda nefs için duygudan uzaklaşmalarını, yas tutmalarını, hüzünlenmelerini, acı çekmelerini önlemek ve böylece din ile ya da İslamiyet ile hem duygusal hem de mantıksal bağı zayıflatmak ya da yok etmek içindir. Bu nedenle ben aşureye tepki gösterilmesini ve en azından başka ay yapılmasını istiyorum yoksa bunun İslamiyet'e, dine, Kerbela'ya ve İslam'ın dinderine saygısızlık olacağını ileri sürüyorum. Din ilimdir, ibadethane ile yemekhane arası değil; din beyin ile ruh arasıdır, dünya ile mide arası değil. Benden söylemesi, uyarması. Bugün duygusunu yitiren, yarın da vicdanını, mantığını, akılını, ilimi ve dini yitirebilir. Kerbela ayı'nda aşure yapmayın, yemeyin, dağıtmayın ve vicdanınızı, duygunuzu nefsten üstün tuttuğunuzu gösterin, tersini değil. Bence Kerbela ayı'nda aşure yapmak vicdansızlık, duygusuzluk, akılsızlık, mantıksızlık, dinsizlik, insanlıkdışılık olur çünkü duygusu, vicdanı, mantığı olmayanın dini de olmaz. Din aşure yapmak değil ilim yapmaktır. Dine mide ile değil ilimle gidilir. Cehaleti ve nefsi yenemeyenin dinde yeri yoktur ve vicdansızlık da en büyük nefslerdendir ve nefs de her kötülüğün başıdır. Din dinlileri ilimhanede görmek istiyor, yemekhanede değil. Yani Noah tufanı'nda aşure yapılmışsa yapılmış size ne? Noah gemi yapdı diye siz de gemi yapıyor musunuz? Hadis 'Din ilimdir, ilim yoksa din de yoktur' diyor; peki hadis böyle diyor diye ilim yapıyor musunuz, kitap okuyor musunuz? İlgi neden hep midesel, zevksel, nefssel? Bir toplumu nefse boğmak ona yapılacak en büyük tuzaktır. Kerbela ayı'nda aşureye hayır! Cehalet ve nefs tuzağına düşmeyin! Cehalete ve nefse düşmüş toplumları ilimden ve dinden uzaklaştırmak çok kolaydır! Cehalet ve nefs öyle birşeydir ki sizi dinsizliğe götürür de 'Dine geldiniz' der. Necdet Gürçiftçi İnternette yayınlandığı zaman: 29.10.16/12.45
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Arzum
  • SiirDiyari61
  • Dilara58
  • Sedatyasar
  • imbat12
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir