Şiir Defteri

ADALETİN KOMİK DURUMLARI (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
01.06.2021 / 06:09
364 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Bir ülkede üniversite sayısı arttıkça o ülkede alim, alime sayısının artması; bir ülkede hukuk fakültesi sayısı arttıkça da o ülkede adaletin artması gerekir ancak Türkiye'de buna uygun bir durum görünmemekte çünkü öteki ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de akıldışı-ahlakdışı moda türü egemen. Bu nedenle ki üniversite öğrencisiliğinde(öğrenciliğinde) de, akademisyenlikte de, öğretmenlikte de, okul öğrenciliğinde de alim, alime olmak amaçlı bir görünüm değil akıldışı-ahlakdışı moda dünyası içinde yeralmaya(yer almaya), akıldışı-ahlakdışı ünlülük türüne benzemeye doğru bir görünüm durumu görünümü oluşmakta ve yayılmakta; öyle ki bu durum hukukçularda da oluşmaya ve yayılmaya başlamakta. Ancak açık ki bu durum akıldışı, ahlakdışı, barbar, ilkel, küresel ve derin bir merkezin özelde yetişkin insan dişisi modasını, ve astrolojiyi, genelde ise yetişkin insan dişisini temel amaç ve temel araç olarak kullanmasından dolayı insan dişisi üzerinde egemenlik ve zirvelik oluşturmakta; bikini, mayo, mini etek, mini şort, tayt pantolon gibi akıldışı-ahlakdışı şeylerle. Bu nedenle ki modaya uymak yüzünden hukukçudan çok, moda giyim yüzünden mankene benzeyen savcı, yargıç, avukat türü oluşmakta. Bir ilimizde, bir adliyede, başı oyalı yazmalı, köylü modası gibi giyinmiş bir bayan görmüş, ve onu ya yargıçların odasılarını(odalarını) temizleyen bir kadın hademe ya da davası olan vatandaşlardan biri sanmıştım ancak yargıçmış; bir ilimizdeki adliyede de mankene benzeyen bir bayan görmüştüm, savcı imiş; bir ilimizdeki adliyenin avukat odasında, beyaz, gecelikli gibi birşeyli, bacaklar ve göğüs dekolte bir bayan görmüştüm, avukatmış. Bir gazetedeki, fotoğraflı bir haberde, medyaya açık, kongre gibi bir toplantıda, bir bay akademisyenle konuşurken fazla eğildiği için mini eteğinin altından siyah tanga külotu görünen bayan akademisyen öyle bir fotoğrafını yayınladığı için o gazeteden şikayetçi olmuştu. Fetö içinden çıkan yargıçlar, savcılar, avukatlar, akademisyenler, doktorlar, mühendisler, öğretmenler çıkması da ülkedeki 200 üniversiteye karşın ülkeye bilimselliğin değil bilime aykırılığın ne kadar çok etkili olduğunu göstermekte. Akıldışı-ahlakdışı moda yüzünden durum ahlaka ve bilime aykırı böyle bir durum oluşturmaya doğru gitmekte. Moda nefstir, ahlaka aykırılık da nefstir; ahlaka aykırı moda da nefstir; bikini, mayo, mini etek, mini şort, tayt pantolon, cinsel sunumlu, cinsel tahrikli giyim de nefstir. Nefs ise savım ki hem en büyük cehalettir, hem tüm kötülüklerin nedeni ve amaçıdır(amacıdır), hem de önce akılı, mantığı, sonra da ahlakı, vicdanı, ve akıl-ruh sağlığını yok eder; öyle ki üniversite mezunuluğunu, eğitimin doğru sonuçlarını bile yok eder, bu nedenle ki Muhammed 'Sultanlarla düşüpkalkan alim de hırsızdır' dedi, yani nefs alimliği, alimeliği bile yok eder. Açık ki nefsin olduğu, hele ki nefsin egemen olduğu yerde mantık da zarar görür. Yargılamada yani adalette komik durumlar oluşmakta, ülkede üniversite sayısı ve hukuk fakültesi sayısı artmasına karşın çünkü genelde eğitim Atatürk'ün dediği gibi 'Bilim ve ahlak' üzerine, dini tanımlayan Din hadisileri'nin dediği gibi 'Bilim, mantık, ahlak, vicdan, ahlak, dürüstlük, adillik, güvenilirlik, tarafsızlık, sakinlik, medenilik, gösterişsizlik, israfsızlık, nefssizlik, ve bunlarla inziva' üzerine değil akıldışı-ahlakdışı dünyalardan biri olan siyaset üzerine kurulu; bu nedenle ki eğitime de, hayata da Atatürk sözü de, Muhammed'in sözü de değil akıldışı-ahlakdışı-bilimdışı bir dünya olan siyaset yön vermekte; sonra da durum böyle olmakta. Yargılamadaki yani adaletteki komikliğe varan durumlardan biri de şöyle örnek ki: Bir bay bir bayana saldırır, bayan da kendini korur, sonra da saldıran bayı mahkemeye verir. Mahkeme şöyle der bayana: 'Saldırıya uğradı isen saldırıdan kurtulmak için ne yaptın çünkü bay sana saldırmadığını, senin ona saldırdığını söylüyor'. Bayan da desin ki 'Onu ittim'. Mahkeme şöyle diyor: 'Bay sana saldırmadığını, senin ona saldırdığını söylüyor, sana dokunmadığını bile söylüyor, sen ise onu ittiğini kendi ağızınla(ağzınla) söylüyorsun ki itmek şiddet uygulamaktır, demek ki sen baya şiddet uygulamışsın, öyle ise sana ceza, bay serbest.' yani bayan ittiğini söylese şiddet suçu, itmediğini söylese yalan ve iftira suçu olacak durumu. Medyadan da öğrenmiş olabilirsiniz böyle durumları, örnek ki tecavüze uğradığını ileri süren bayana 'Neden hiç çığlık atmadın, neden hiç direnmedin?' gibi sorular sorulduğunu. Yani direnilse suç, direnilmese suç durumu. Neden durum böyle de olabilmekte; çünkü hukuk fakültesi eğitiminde felsefe yok, mantık bilimi yok, bilimsellik yok çünkü zaten hukuk bilim değil çünkü hukuku bilim değil bilimdışı bir dünya olan siyaset yapmakta; ve mahkemelerde Yalan makinası(makinesi) yok, mahkemelerde Yalan makinası olsa hukuk da tıp gibi bir bilim olur, yani yargıya Yalan makinası zorunlu(şart); Yalan makinası olsa davalar bir duruşmada biter. Biryandan moda, biryandan bilimdışılık, biryandan Yalan makinasısızlık; durum açık ki daha doğruya değil daha yanlışa gitmek eğilimi durumu içine girer. Üniversite demek evrensellik, bilimsellik, ahlak, ve vicdan demektir. Bu nedenle ki üniversiteler de, eğitim de, üniversite mezunuluğu(mezunluğu) da bu duruma uygunluk olmalıdır. Bu nedenle ki okullarda da, üniversitelerde de ahlaka aykırı da, bilime aykırı da öğrenci türü de, eğitici türü de olmamalıdır. Adalet mülkün(devletin) temelidir de bilim ve ahlak da adaletin temeli olmalıdır; ahlaka aykırı moda ahlaka aykırıdır, Yalan makinasısızlık da bilime aykırılıktır. Nasreddin hoca durumu; Nasreddin hoca eşeğe binse de suç, binmese de suç durumu ya da Deli Dumrul durumu, 'Köprüden geçilse de suç, geçilmese de suç' durumu. Önerim ki savcı da, yargıç da akademisyenlerden olsun, ve mahkemelerde Yalan makinası zorunluluğu olsun yani yargılama işi hükümdarlığa değil üniversiteye, tıppa, bilime, akademisyenliğe benzesin. Bu nedenle ki yapılan araştırmalarda, bunca üniversiteye ve bunca hukuk fakültesine karşın ülkede yargıya güvenin artmak yerine azalmakta olduğunu gösteren sonuçlar çıkmakta. Gerçek ki adaletin mülkün temel olması önemli değil; bilimin ve ahlakın adaletin temeli olması önemli ancak görülmekte ki adalet hem Yalan makinası bilimini dışlamış, hem astroloji gibi bilime aykırı şeylere, hem de zina, genelev, eşcinsel evlilik, ahlaka aykırı moda gibi ahlaka aykırı şeylere serbestlik vermekte. Doğrusu ki üniversite öğrencisi de, üniversite mezunu da; akademisyen de, öğrenci de; lise öğrencisi de; mankene değil alime, alimeye benzemeli. Düşünün ki ülkede; yer fıstığının ağaçta yetiştiğini, Budha'nın kadın olduğunu, suyun havadan daha önemli olduğunu, dünyanın dönmediğini sanan üniversite mezunuları da; sigara, içki, uyuşturucu bağımlısı üniversite mezunuları da; astrolojiye, burçlara, medyumlara, fala inanan üniversite mezunuları da; zina, fuhuş, dolandırıcılık yapan üniversite mezunuları da; ortalıkta bikini diye sütyen-külotla, mini şort diye külotla, tayt pantolon diye dar ve uzun külotla gezen üniversite mezunuları, öyle ki akademisyenler ve öğretmenler bile görülmekte ancak akıldışı-ahlakdışı modanın da, akıldışı-ahlakdışı ünlülerin de, yani nefsin de yani cehaletin de kırk türünü bilmekteler, sevmekteler. Bilim beyinin(beynin) nicel zirvesidir, ahlak ise beyinin nitel zirvesidir; biri olmadan öteki doğru yola gitmez. Bu nedenle genelde eğitim, özelde ise hukuk ve demokrasi önce 'Bilim ve ahlak'ı baştaçı etmelidir yoksa adaletin kestiği parmak da acır, kopardığı kıl da. Gerçek ki bilime aykırı olan dünya da, ahlaka aykırı dünyada da bilimsel yani doğru mantık olmaz. Necdet Gürçiftçi Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 1.6.21/06.09
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal
  • umsena
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir