İsmi tarafından terk edilmiş bir şehir gibi yüreğim.
Her ne kadar adını koymaya çalışsam da; yokluğunun eş anlamlısı hiç bir imla kitabında geçmiyor
Sanki Türk Dil Kurumu yasaklamıştı yokluğunu
Gittiğin günden bu yana bu şehir çok değişti.
Hunharca katledilmiş hayallerim, boyası dökülmüş umutlarım ve dünden kalma yarınlarla ayakta durmaya çalşıyorum
Gitme diye bütün pabuçlarını dama atmıştım halbuki
Biliyorum, bir gün bu şehir getirecek seni bana.
Kim bilir belki de bir dolmuşta şuradan bir öğrenci uzatır mısınız? diye vurduğum omuz senin ki olacak
Şimdi hangi şehir alıp basar bağrına bizi?
Hangi şehir hikayesine kahraman yapar?
Hangi şehir büyütür çocuksu düşlerimizi?
Sen gittin Bu şehiri ayaklar altına alıp kalbimin sokaklarına basa basa gittin
Ve ben pabucunu kaybetmiş bir çocuk edasıyla seni aradım bomboş sokaklarda
Kaldırım taşlarında ki ayak izlerini, inzivaya çekilmiş kuytu düşlerini ve doğmayan çocuğumuzu parklarda aradım
Yalnızlık bir ananın nasıl ilk gözağrıysayokluğunda benim ilk gözağrım
Hani küçükken kalbine ne koyarsan seninle beraber oda büyürmüş ya;
Ben büyüttüm seni işte kalbimde annen falan hikaye
Şimdilerde adın, adım adım sürükleniyor kalbimin bomboş sokaklarında.
Hatırlar mısın bir ara sormuştun beni neden seviyorsun diye,
Bende o an heyecanlanıp cevap verememiştim
Hala geçerliyse o sorun cevap vermek isterim..
Seni neden seviyorum biliyor musun?
Gözünün üstünde kaşın varda ondan
Keşke gidiyorum dediğinde gelirken ekmek almayı unutma diyecek kadar hafife alabilseydim gidişini..
Olmadı işte
Ben kahvaltını hazırlayıp senin gelmeni bekledim.
Bir çocuğun babasının yolunu gözlediği gibi
Periler için bile çocukluk titik bir cennetten ibaretse ben ne yapabilirim ki
Sen en iyisi gitme
Hem nereye gidiyorsun bu şehri peşine takıp?
Yalancı bahara aldanıp nereye gidiyorsun?
Şimdilerde adın kadar aklımdasın
Adın; benim için oku emri
Hadi gel dolaştır kestane rengi saçlarını kılcal damarlarıma
Kalbime giden her kan pıhtısında saçlarının kokusu olsun
Yağmurlu havalarda bile kapatmıyorum pencerelerimi..
Sen geldiğinde belki duyamam diye
İyiyim ben, merak etme
Ordan burdan bir kaç dal sigara, birisinden kibrit, otlanıyoruz işte
İyiyim ben, yaram da çok iyi, çok iyi bakıyorum ona
Mesela her nefeste biraz daha büyüyor, başkalarının ateşinde
Parmağına sürecek oje bulamayışın mı hala tek derdin?
Yada kırmızı ile pembe arasında kalman mı hüzünlendiriyor seni?
Hani bana bazen her aklına geldiğinde seni seviyorum diyordun ya,
O an kendime olan öfkem kızıl bir duman gibi yayılıyordu içime,
Sonra yavaşça soğuyarak küçülüyor küçülüyor ve yerini yine hasrete bırakıyordu..
Şimdilerde o iki kelime kulağıma küpeden ibaret
Gidiyorum dediğin günden bu yana yoksun bu şehirde..
Kuru bir gitme sözcüğü dökülmüştü o an dudaklarımdan göz yaşlarıyla karışık..
Öyle kuru, öyle ıslak, öyle uzak..
Sahi bu kadar kolay mıydı her şey, bu kadar yakınmıydık bu ayrılığa..
Her neyse
Özledim be kadın! Özledim
Saçlarında ki ben kırıklarını özledim
Gözlerinde boğulmayı özledim
Dudaklarında haramı özledim
Ellerinde sevabı özledim
Sorma bana beni özledin mi? diye
Özledim ulan! Özledim