Sevda nedir hangi ana doğurmuş,
Hamurunu nerde nasıl yoğurmuş;
Gönül hanesinden yanmış kınası,
Mor kelebek yaz gülüne uğurmuş.
Kitabı ne nedir bunun manası,
Göz nağmesi ale alev cana su;
Yel estikçe zülüflerde okunur,
Sırrı leyla mecnun olan aynası.
Gümüş halhal, ince bele takınır,
Neşet yüzlü esen yelden sakınır;
Som tahtında yalnız kaldığı zaman,
Ölmez amma sürünmekten yakınır.
Mey şişesi olup ağlayan keman,
Ulu dağ başını döndüren duman;
Görmeyen ne bilsin şaşı ne bilsin,
Kimine ağıdır kimine derman.
Hazanı bilmeyen kışı ne bilsin,
Kirpiği bilmeyen kaşı ne bilsin;
Vuslatînin yönü ummana doğru,
Sevdayı bilmeyen yaşı ne bilsin.
Osman Öcal