ALDANMIŞIM İPEKBÖCEĞİNE
Yalnız yaşarım türkü söylerim
denizin ortasında
denizin ortasında yaşarım ben
nemden ve şehirden kirlenmeyen
ufkun pusları arasında
bakarkörlerin ve elleri pençeli
insanlardan uzakta
karanlığa komşu, fırtınalara
açım her zaman özgür olmaya
sudan ve tuzdan yaratılmış
sayısız elleri olan bir aslan.
Türküyü deniz söyler burada
kükreyen köpükler için
sepetlerim var.
Sessizlikte yaşarım ben
denizin dalgalarında
dalgalar
beni hiç aldatmadılar
bırakıp gidenim yok buralarda
günler saatler dakikalar
bıkmadılar benden usanmadılar
her daim yanımda
unuttum kendimi sessizliğin aynasında.
Türküyü gece söyler burada
zaman için kaşıklarım var.
Gecenin ve gündüzün mücadelesini
izlerim, sonunu getiremedikleri
çok ama çok eski zamandan beri
iki dudağın birleştiğini gördüm
biri denizin, gökyüzünün diğeri.
Yalnız geçen tüm kışlarda
gün batımında sönen ay
kıpkızıl, kana bulanmışcasına
kızıla boyanmış gökyüzünün
tadına bakarım koynumda.
Türküyü gökyüzü söyler burada
bulutlar için çatallarım var.
Gökyüzünde bir yol var
yıldızlardan oluşan yıldız yolu
Samanyolu
insana bir yol gerek
yola da yolcu
yol, töre demek, ahlak demek
yolsuz olmamak gerek
yol var,
yol var,
yol var dağlar deldiren
Şirin'e giden
yol var Şah'a giden
ama baş kestiren
yol var hak'ka giden
uğruna canlar verilen
sayısız yolları olan kitabe.
Türküyü bilinmezlik söyler burada
bütün yollarda soykırım var.
Yolumda yalnız yaşarım ben
ve dirilirim tek başıma
adım yok artık benim
kalmadı adını koyacağım bir kimse
ne de nesne
unuttum tüm olmayan şeyleri
söylenmeyen kelimeleri
tüm diyarlar yok oldu artık
eridi gitti güneşimle
sesli harfler a b c d.
Her sabah yeniden uyandığımda
yeniden doğmuşcasına
bakarım gökyüzüne ve denize
yaşarım hangi günü kimbilir
günlerin adları
silindi denizin suyuyla birlikte.
Türküyü adsızlık söyler burada
düşler için demliğim var.
Kimsesizim, bomboşum,
yolcuyum,
denizlerden okyanusa geçerim
okyanustan denize
gökyüzü, yıldızlar ve ay yollarında
yürüdüm var olabilmek için
zamansızlığın ırmağında
eğri yollarda bırakmışım izimi
vaktim yetmedi anlamaya
yaşamışım hayatı fi-pi-çi
oysa ne çok zamanım varmış
kapatmışım avuçlarımı manaya.
Aziz derki,
"Hep böyle yaşadın koşarak"
"Artık dur koşma boşuna"
hayatım işte buydu, soluk soluğa
bülbülün sesine kanmasaydım keşke
benimkisi kendimden kaçış galiba
ateşböceğinide takmadım küpe diye
kirimde çıkmıyor ki yıkasam
üstümdeki çarpılarla
asılı kalmışım boşluğun göğsüne
karakedi giziyle önümden geçerdi
kelebeğin çırpınışını gördüğüm halde
ipekböceğine öyle aldanmışım ki
ruhu ruhuma yaklaşıyordu
gözlerimde binlerce korkunun buğusu
ıslak kanatlarını açmış
bekliyor beni kelebeğin ağusu.
Türküleri sonsuzluk söyler burada
keşkeler için uzak geçmişim var.
ÜMİT NADİR ESİRCİ