Bitti, sen gittin
Sen gittin, ben bittim
Ve şimdi gece
Önümde bir kağıt
Yazıyorum
Hapsolduğum düşünce zindanlarının karanlık labirentinde
Bir çıkış yolu arıyorum elimdeki kalemle
Bulamıyorum
Adını beynimin saydam duvarlarına Tırnaklarımla kazıyorum
Kaçıyorum kendimden, sığınacak bir delik arıyorum
Iki ruh her geçen saniye daha da uzaklaşırken birbirinden
Ayrılığın dili olsa, konuşsa
Katlanılmaz bu sessizlik
Yanımda miras bıraktığın hiçlik
Ve kimsesizlik
Yürüyorum Kadıköy'ün her taşında yaşanmışlık kokan sokaklarında
Insanlar yok oluyor
Yalnızlık
Sesler yok oluyor
Issızlık
Bir tek denizin karaya yaptığı serenat kalıyor kulaklarımda
Yollar yok oluyor
Pusulalar ve haritalar gereksiz
Kendime rota belirlemiyorum
Mahrum kalmamak için sınırlı alanın dışındaki dünyadan
Işıklar yok oluyor
Matem siyahı kadar koyu
Kasvetli bir boşluk
Benimki
Tutunacak dal bulamadan savrulan bir yaprağın çaresizliği
Kurtulmak için içiyorum
Kurtulamayacağımı bile bile
İçine anlamsızlığı koyduğum yeşil cam şişe
Fitili ateşlenmiş bomba gibi patlıyor fırlatmamla birlikte
Anlamsızlığa bulaşan cam parçalarının
Havadaki gazlarla dansını izliyorum
Ve anlamsızlığa bulaşan can parçalarının
Hissizlikle dansını düşlüyorum
Sarhoşum
Dilimden dökülen geçmişin sayıklamalarıyla
Uykunun kollarında
Bir süreliğine
Ölüyorum
Sinem Kızılyar