Adres verdi dedi ki gel yarın işe başla
Fazla maaş veremem sana bu çocuk yaşta
Ne yaparsın çaresiz, bu uzakça gurbette
Aklım İkna ediyor git patrona evet de
Sabahleyin kalkınca gittim sokak Revani
Sordum üç beş işçiye gelmemiş patron hani
Aniden geliverdi selam bile vermiyor
İşçiler üzerinde hayli göz gezdiriyor
Sordu sen misin gelen daha küçücük yaşın
Yatacak yer veririz hem yazın hem de kışın
Önce bismillah dedim sonra başladım işe
Pek sevinmedi usta bu ansızın gelişe
Gece gündüz çalıştım aldırmadım bu naza
Kimse ömür biçmiyor şarlatan ve kurnaza
Daha dört ay geçmeden oluverdim usta
Ellerim marifetli hünerli bu hususta
Artık paramda vardı hem de usta olmuştum
Üç ay fazla geçmeden sevdiğimi bulmuştum
Sevdiğimle nihayet karşılaştım park ta ben
Sordu ne iş yaparsın kimsin nerelisin sen
Simsiyah gözlerinde kaybolduğumu sandım
Meğer alay edermiş ne de gafil avlandım
Geri kalan ömrümün manası kalmamıştı
Belki Kerem Aslı’ya böylece yanmamıştı
Gezdim cadde sokağın kaldırım taşlarını
Serin boğazın yeli sildi gözyaşlarımı
Yeşil siyaha döndü, ben küstüm kaderime
Sene altmış yedide gittim askerliğime
Almış dörtten yediye tam üç sene geçti
Sarışın ve genç subay bana Hozat’ı seçti
Martın otuz birinde çıktım uzun bir yola
Bir tren dolu asker hepsi girmiş kol kola
Kiminin yâri gelmiş kimisinin anası
Orda duran askere ne diyor kaynanası
Nihayet düdük çaldı tren çuf çuf ediyor
Analar gözü yaşlı geri geri gidiyor
Tren uzaklaştıkça el sallayan kalmıyor
İlk defa sevgiliden ayrılanlar ağlıyor
Fazla uzun sürmedi gittiğimiz yerlere
Uzun boylu bir subay, bağırdı askerler
Hazır ol diye bağırdı, fakat anlayamadık
Ne kadar bağırsa da kimseden çıkmadı gık
Dört ay acemi asker sonrada çavuş kursu
Maaş diye verdiler on lira asker bursu
İki sene sonunda bende aldım teskere
Altmış dokuz yılında veda ettim askere