Sevi Ağaçlarını Unutan Ruhum
kap kara sokakları aşıp
ellerimde resmin ile
bir veda etmeden sana
adımlarım izmarit olmuş
yapa yanlız ışıksız odalarda
şimdi ben kamçı yemiş tay gibi
dört nala koşuyorum ama
elin koynundasın mutlumusun değilmisin bilemem
neye yarar geç kalmışım bir kere
cennet şerbeti dudağına
ve artık hiç bir ruh yanaşmadan
siğaranın dumanı gibi geceni bölmeden uzuyorum
içim aşk bombardımanında
dışım yosun bağlamakta
sevi ağaçlarını unutan ruhum
hayasız içki kadehinde kan damlıyor
Ve gözlerim çaresiz sana veda etmeden
çırpınıyor hıçkırık. kaderin dizlerinde
Göz yaşından sana sevda çiçeği yeşerttim
Gittiğin her yerde sana mutluluk
Geç kalmışlıkla baş başa kalmak bana
Yapacak bir şey yok yazılan tanrının dükkanında
irfan kökten