Duvardaki saatler yıldırım hızıyla koşmaya devam ediyor
On dakika mı desem bir saat mi kaldı gidiyorum
Dur diyorum içimdeki bitmeyen özleyiş sonsuz arzulara
Yıllardır yorgun kopmamak için direniyor elim kolum.
Yelkovan bir tüy hafifliği ile dakikaları aşıp geçiyor
Akrep bir azrail kadar kararlı susmayı yeğliyor
Dışarıyı dinliyorum ne bir ıslık ne bir nara
Sanki sonsuzluğun cellatı kol geziyor sokaklarda.
Az sonra şafak sökecek
Bir jilet gibi kesecek geceyi gündüzden
Mağrur gururum zamandan biraz daha vakit dilenirken
Ruh hırlayan boğazımdan telaşla süzülüp gidecek.
Ardımdan kimim var ki ağlayacak yana yana
Ne çocukluğumdan oyuncak kalacak
Ne beni anlatan bir hatıra
Bakıyorum sağıma soluma
Gelirken anam babam vardı yanımda
Giderken tek başınayım
Tek başına.