Şiir Defteri

OLANAKSIZ BULUŞMA (ÖYKÜ)

Yazan: Birturkbilgesi
18.07.2017 / 04:46
786 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Dünyanın herhangi bir ülkesinde... Herhangi bir yıl, herhangi bir ay, herhangi bir hafta, herhangi bir gün... Genç kadın gecenin dördünde telefonu çaldığında, yanlış sayıdır, deyip uyanmamayı ve düşünü yaşamayı sürdürmeyi seçmişti ama telefonu yeniden çalmaya başladığında bu kez sesinin ilkinin iki, üç katı olduğunu sanıp bu kez uyuyamayacağını anlayıp öfkeyle açtı: - Ne vaaaarrrr! - Benim... - Sen de ..... Sözünü tamamlayamadı genç kadın; ? Sen de kimsin?' diyecekti, bıraktı çünkü anlamıştı kim olduğunu, oydu; kendisini üç yıl önce bir başka kadınla bırakıp giden haindi. - Ne var, dedi; bu kez öc dolu, itelercesine, aşağılarcasına bir sesle. - Seni görmek istiyorum, dedi; karşıdaki erkek sesi, ? Son bir kez.' Ve sesini sürdürdü: - Buna çok gereksinimim var, son kez de olsa seni bir kez olsun görmek istiyorum, ben senin değerini, sana olan sevgimi son bir yıldır anladım, yaşadım, duyumsadım. - Git o sarı saçlın avutsun seni, diye gürledi; öyle ki sesi yatak odasında çınladı, belki komşuları da duymuş olabilirdi, sesini azalttı; ? senin yüzünü bir daha kesinlikle görmek istemiyorum!', dedi; ? beni anlıyor musun, kesinlikle yüzünü görmek istemiyorum.' - Ne olur, bir kez, dedi erkek sesi; geçmişteki güzel günlerimizin anısına, değerine, güzelliğine. - Defol git, diye tısladı sesi genç kadının; ? defollll ve giiitt. Bir daha da arama!' ve telefonu olanca gücüyle kapattı öyle ki telefonun yanındaki dolu su bardağı devrilip yere düştü sallantıdan. Uyanmıştı artık ve sinirleri gerilmişti, mutfağa gitti, buzdolabından soğuk bir meyve suyu aldı, bardağa doldurup içmeye başladı; ?Aşağılık herif' dedi, öfkeli öfkeli; ? onu, beni o sarı saçlı şıllıkla bırakıp giderken düşünecektin... İki kırıtmaya dayanamadın değil mi iki kırıtmaya dayanamadın...' Genç adam, elindeki telefonu, sanki sonbaharda bir ağacın dallarından sararmış bir yaprak düşercesine, yanındaki adama uzattı. Yanındaki adam, ? Olmadı değil mi?' diye sordu üzüntüyle; olmadığını anlamıştı oysa. Dostça bir ses duysun diye dedi bunu yalnızca, ikisi de biliyordu. ? Olmadı.' dedi, genç adam üzüntü ve mutsuzlukla, ? Olmadı.' Genç adamın ellerini arkadan bağladı yanındaki adam ve genç adam darağacına doğru yürümeye başladı ağır ağır, üzüntü içinde. Birkaç adım sonra durup yanındakine döndü ve şöyle dedi: - Gözlerimi bağlar mısın?... Gözyaşlarım, ölüm korkusundan sanılmasın... - Anlıyorum, biliyorum, dedi; yanındaki adam, ? son isteğindi, yerine getirmemezlik edebileceğim birşey değildi.' Birgün her hangi bir saatte telefonumuz çalabilir ve eski bir tanıdığımız bizi son bir kez olsun görmek isteyebilir. Belki o; idama gitmekte olan biridir, belki de yakalandığı ağır ve acı veren hastalığından dolayı ötenazi hakkını kullanmak üzere olan biridir, belki de bıktığı, acı dolu yaşamına son vermek üzere olan biridir. O da bilir, sizden istediği son buluşmaya gitmeyeceğini. O da bilir bu buluşmanın olanaksız olduğunu ama bedenlerin değil ruhların buluşmasıdır bu; insanlık ulaşması gerektiği beyin yapısı ile bunu başarabilmelidir. Karşımızdakinin gelmeyeceğini bile bile o son buluşmaya gitmeliyiz bence. İnsanca olmak, insan olmak budur. Her sevda gibi her buluşma da olanaklı olmak zorunda değil. Ben çok gitmişimdir böyle buluşmalara, karşımdakinin gelmeyeceğini bile bile. Ama benim için önce, karşımdakine değil kendime olan onur, saygı, değer, görev, insanlık, verdiğim söz, önemli olan... Her insanın olanaksız buluşması olabilir, belki birgün sizin de... Olayın bu kadarla dolu olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Okuyucuyu şaşırtmak için, olayın şu bölümünü atlamıştım : Genç kadın, genç adamın buluşma isteğini geri çevirince, yüzünü acı kaplayan genç adamın elleri arkadan bağlandı ve darağacına doğru yürümeye başladı. Yanındaki görevli ona üzülüp sordu: - Son bir kez denemek ister misin? Genç adam umarsızca ve acıyla dudaklarını büktü ve ? Gereği yok.' diyecekken anılarında bir ışık kıpırdadı, küçücük, ateş böceği ışığı gibi küçücük, umutsuz bir ışık, koca karanlıkta. - Olur, dedi, umutsuzca, çölde tek başına bir çay molası vermiş gibi. Görevli, ellerini çözdü. Genç adam telefonu aldı, sayıyı çevirdi: Zırrrr! Çaldı, evet çaldı karşı telefon! Karşıdaki telefon çaldı, açılmadı; çaldı, açılmadı; çaldı açılmadı; çaldııı ve açıldı! - Yine benim, dedi; genç adam... - Evet, söyle, dedi genç kadın; soğukça ama konuşmaya açık. Genç adamın heyecanı çoğaldı, içini ilginç bir mutluluk, sevinç kapladı: - Ben, seni görmek istiyorum; son bir kez, son bir kez olsun... Seni çok özledim, ilk günkü gibi... Seni son bir kez görmek, seninle son bir kez konuşmak istiyorum... Buna çok gereksinimim var... Hem de çok. - ... - Son bir kez buluşalım olur mu? Son bir kez. Seni, düşünemeyeceğin kadar çok özledim. Son bir kez gel, eski sevgimizin anısına; o mutlu günlerimizin anısına. - Bugün mü? - Evet bugün! - Nereye ve saat kaçta? Genç adamın içini tanımsız bir mutluluk ve heyecan sarmıştı. Öyle ki o gün, onunla buluşacağına kendisi de inanmıştı. Nerede olduğunu, yeri, zamanı unutmuştu; birden o mutlu, eski günlerine dönmüştü: - İlk buluştuğumuz yere, ilk buluştuğumuz saatte. Gün batımında... Güneş, tam dağların üstüne değdiğinde. - Olur. Telefonu kapadı karşısı. Bir şeyi başlatacak olan ? Olur', gerçekte bir şeyi bitirmek üzereydi. - Neden bunu yaptın, o buluşmaya gidemeyeceğini bile bile? O buluşmaya kesinlikle gidemeyeceğini, öyle ki yarım saat sonrasını bile göremeyeceğini sen de biliyorsun. - Belki, dedi; genç adam, ? belki, hiç doğmamış olmayı yaşamak için, belki de o ilk buluştuğumuz yerde hep ölümsüz kalmak için, belki de ölürken ölümüne acı çekip kendimden öc almak için aptal kendimden.' Elleri bağlandı ve darağacına doğru yürüdü... Gerisini biliyorsunuz... Yazarlar da okurlarını şaşırtmak isteyebilirler. Gerçek ve doğru, algılandıkları gibi değildir. Genç kadın o akşam üzeri, tam güneş dağlara değdiğinde oradaydı.Genç adamı boşuna bekledi. On dakika bekledi ve genç adam gelmeyince, ? Sen hep yalancıydın!', diye söylendi öfkeyle, yine kandırılmışçasına ve yeni sevgilisiyle buluşmaya gitti. Güneş tümden yitti dağların arkasında. Bakın, telefonunuz çalıyor... Açmayacak mısınız? Necdet Gürçiftçi 2010-Temmuz tarihinde internette yayınlandı.
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Tormentor
  • Hevilli
  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir