Şiir Defteri

MASUMLARIN BERAAT ETMELERİ İÇİN YALAN SÖYLEYİP İFTİRA ATMALARI MI GEREKİYOR DURUMU (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
15.01.2021 / 17:19
447 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
'Dünyanın en zor fakültesi hangisi?', denilse 'Hukuk fakültesi' derim. Neden? Çünkü tıp da ezbere dayalı olsa da hukuk ezbere daha çok dayalı çünkü hukukçular binlerce yazıyı, onlarca kanunu, yüzlerce kitabı ezberlemek zorunda. Avukat bürosularında(bürolarında) bu nedenle, duvarı kaplayan kitap duvarı görürsünüz, üstelik de kalın kalın oysa örnek ki doktor muayenehanelerinde bu durum pek ya da hiç görülmez. Örnek ki yalnızca Cmk'yi ezberlemeye kalkın. Muhammed de, Atatürk de 'Önce ilim(Bilim) ve ahlak' dedi. Peki hani nerede hukukta bilim ve ahlak? Nerede mahkemelerde yalan makinası; astrolojiye izin veren hukuk mu bilim; ve zinaya, eşcinsel evliliğe, geneleve, pavyona, sıtriptiz(striptiz) kulübüne, toplumsal alanlarda ahlakdışı modaya izin veren, ahlakdışı pılaja(plaja) izin, serbestlik veren hukuk mu ahlak? Ceza davası savunma dilekçesi 'Suç işleme kastım yoktur' ve 'Aleyhime suçlamaları kabul etmiyorum' demeye indirgenmiş görünüm sunmakta. 10 yıl önce de, günümüzde de tanık oldum; Türkiye'nin batısında da, doğusunda da tanık oldum; çevremde konuşulanlardan da tanık oldum; ilkokul mezununda da, üniversite mezununda da tanık oldum; ve şöyle bir soru oluştu, ceza davası konusunda ve boşanma davası konusunda: Acaba; somut kanıtlı, somut belgeli, somut itiraflı, gerçek tanıklı ceza davası ve boşanma davası konusularında(konularında), masum(suçsuz) insanların kazanmaları ya da beraat etmeleri için yalan söylemeleri, ve iftira etmeleri, ve yalancı tanıklar(şahitler) bulmaları mı zorunlu? Neden? Çünkü ben de doğrudan tanık oldum; 'Savcıyı nasıl kandırdık gördün mü, hakkımızda takipsizlik kararı verdi!', 'Savcıyı nasıl yanılttık bak, onun aleyhine dava açtırdık!', 'Hakimi nasıl kandırdık bak, beraat ettik!', 'Hakimi nasıl yanılttık bak, ona ceza verdi!' gibi, bunları söyleyenlere 'mutluluk, sevinç' veren sözlere tanık oldum. Özet anlatımlı örnek olaylar: 1- Falan, filana bıçakla saldırdı, filan falanın bileklerini tutup ve tırnakları ile bastırıp sıkıp bıçağı düşürttü, böylece hem falanın yaralama ya da cinayet işleyip hapise girmesine hem de kendine zarar gelmesini önledi ancak falan önce karakola, sonra da hastahaneye gidip bileklerindeki tırnak izileri(izleri) için 'Basit yaralama raporu' aldı ve filana karşı ceza davası açtırdı, ve filan 'Basit yaralama suçu'ndan ceza aldı çünkü filan dürüstlük, insanlık edip gerçeği, doğruyu söyledi, 'Falan bana bıçakla saldırdı, ben de hem ona hem bana zarar gelmesin diye bıçağı elinden düşürmek için bileklerini tırnaklarımla sıktım' dedi ancak falan 'Ben ona saldırmadım, o bana saldırdı' deyip hem yalan söyledi, hem iftira attı, ve yargıç da hem hastahane raporuna hem de filanın 'Ben tırnaklarımla bileklerini sıktım' sözünü itiraf sayıp filanı cezalandırdı. 2- Benzeri örnek bir olay daha: Falan; filanın evine zorla girip yani 'haneye tecavüz suçu' işleyip filana saldırdı. Filan da karakola gidip falandan şikayetçi oldu ancak falan yalancı bir tanık da bulup, orasına burasına çizikler de yapıp darp raporu alıp 'Ben onun evine girmedim, üstelik de o bana saldırdı, beni evinin içine çekip beni dövdü' dedi, ve mahkeme filanı cezalandırdı. 3- Üçüncü bir örnek olay: Falan ile filan tartışırlarken falan filana vurmak istiyor ancak filan saldırıyı falanı eliyle ittirip önlüyor ancak falan yere düşmüyor ancak o an falan kendi hatası yüzünden ayağı kayıp yere düşüyor ve kolu çiziliyor. Falan karakola gidip şikayetçi oluyor, hastahaneden basit yaralama raporu alıyor. Filan ifadesinde 'Falan bana saldırdı, ben de kendimi korumak için onu ittirdim ancak yere düşmedi, daha sonra kendi hatası ile ayağı kaydı ve yere düştü' diyor. Falan 'Ben filana asla saldırmadım, o bana saldırdı, darp raporum da var' diyor. Mahkeme de hem darp raporuna hem de 'İttirdim' sözüne bakıp filana ceza veriyor. 4. Dördüncü örnek bir olay: Mahkeme; Yargıtay kararını örnek gösterip 'Çingene sözü hakaret değil' diyor ve beraat veriyor ancak söz konusu söz yalnızca 'Çingene' değil, 'Çingene bunlar' ki 'Çingene bunlar' sözü açık ki tanımlama değil küçümseme, hakaret, aşağılama olmakta. Büyük olasılıkla bu tür olaylar Türkiye'nin de, dünyanın da heryerinde olmakta. Filımlarda(Filmlerde) ve dizilerde de olmakta. Yani gerçekleri, doğruları söylemek; dürüstlük etmek karşı taraf adilikte, onursuzlukta, vicdansızlıkta ya da delilikte sınır tanımıyorsa işe yaramayabiliyor ki işe yaramamayı sağlayan ilk şey polisin bilimsel ve teknolojik inceleme çalışmasıdır ancak açık ki bu dikkati ya da duyarlılığı ya da bilimselliği göstermeyen savcılar ve yargıçlar da olmakta ki bunun ilk nedeni hukuk fakültesi eğitiminin felsefe, mantık ve bilimsellik üzerine dayalı olmamasıdır, ezbercilik ve algıcılık üzerine dayalı olmasıdır. Açık ki savcılık ve yargıçlık eğitiminde 'Şikayetlerdeki yani şikayet dilekçesilerindeki; yaralama, darp, çizik, sıyrık, morluk, hakaret, darp raporu, tanık, ortak ifade, karşı tarafın savını doğrulayan söz gibi şeyler varsa onları bulun, cımbızla seçer gibi alın; gerisini yani olayın nedenini, mantığını, amaçını, tarafların kişiliklerini, yalanlarını, iftiralarını gündeme almayın' gibi birşey mi yani 'Niteliğe ve soyuta değil yalnızca nicelliğe, somuta bakın' mı öğretilmekte çünkü örnek ki yukarıda yazdığım birinci örnekte savcı da, yargıç da falana 'Filan seni dövmek istemişse neden bileklerini sıkmak yerine yüzüne, gözüne yumruk atmamış, adam adamın durduk yerde bileklerini neden sıksın?' dememiş. Yani bu durumda insan alacağını istemeye gitmekten bile korkabilir ya da çekinebilir çünkü evine gelen borçlusu yanında iki kişi ile 'Borcumu hemen ödeyemeyeceğimi' söylemek için evine gittim ancak beni zorla evinin içine çekip dövmek istedi, yanımdaki kişiler beni kurtardı, kendisinden şikayetçiyim, darp raporum da, tanıklarım da var' diyebilir,değil mi bu durumda? Yıllar önce birinden dinlemiştim; lise öğrencisi bir kız, erkek öğretmenine 'Bana zayıf not verirsen, beni taciz etti diye gider seni şikayet ederim' demiş. Yani bakın yozluk liseye kadar inmiş. Bu durumlar nasıl önlenebilir? Açık ki bu tür durumlara neden olan temel şey hukukun bilim olmamasıdır, kimyanın simya aşaması durumunda bir durumda olmasıdır çünkü hukuku bilim değil siyaset yapıyor. Yani yapılması gereken şey hukukun bilim yapılmasıdır; bunun için de ceza davası ve boşanma davası gibi davalarda yalan makinası kullanılmalıdır öncelikle. Yalan makinası yanlışlar yapabiliyor, diye yalan makinasını kullanmamak olmaz çünkü hem yalan makinasızlık daha çok sorunlara neden olmakta, hem yalan makinasının yanlışları başka testlerle kapatılabilir. Yalan makinasını Cia da kullanmakta, işe yaramasa kullanır mı? Gerçek ki herşey hata yapabilmekte; gıdalarda da sorun var, cihazlarda da, ilaçlarda da, aşılarda da, sağlık sisteminde de, ekonomide de ancak bunlar 'hata var' diye terk edilmiyorlar. Yani adalet insanların ağızlarına bakıp değil genelde bilime, özelde ise önce yalan makinasına bakıp vermelidir; mahkemeler suç davası kararlarını ve boşanma davası kararlarını önce yalan makinasına, sonra da başka teknolojilere bakıp vermelidir, ifadelere ve dosyaya bakıp değil. Adalet geç geliyorsa, nedeni; hukukun bilim olmamasındandır. Adalet savcıların ve yargıçların kararları değil; bilimin ve teknolojinin kararlarıdır. Açık ki bilimi ve teknolojiyi dışlamış; yalnızca dosyaya ve sözlere bakan bu tür yargılama sistemi evliyayı bile adi suçlardan hapise atabilir çünkü var olan nicelci, somutçu yerel yargılama sistemi hem mantığı dışlamış durumda, hem de bilimi ve teknolojiyi; yani iyi ki Yüksek mahkeme türü var, bu nedenle ki yerel mahkeme kararlarında Yüksek mahkemece bozulma oranı gittikçe daha da artan bir durum göstermek eğilimi içine girmektedir yani açık ki adalete güven yoğunluğu yerel adalet alanında da yoğunlaşmak yerine yalnızca Yüksek mahkeme alanında yoğunlaşmak durumu göstermekte. Gerçek ki ne zaman mahkemelerde yalan makinası görülür; o zaman hukuk bilim olmaya başlamış olur.Bilimsel bir yargılama sistemmi isteniliyorsa mahkemelerde öncelikle yalan makinası olmalıdır. Nicelikçi, bilimdışı, öznelci adalet adaletsizlik yapmaya mahkumdur. Necdet Gürçiftçi Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 15.1.21/17.16
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Tormentor
  • Hevilli
  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir