Şiir Defteri

Güldeste/Sonsuzluk

Gül zindanı yapsalar vardığım her durağı Bana bir gül delisi deseler de her akşam Seninle ışık oldum, yakın ettim ırağı Benimdir gözlerinden aldığım bu ihtişam Şimdi bütün çiçekler nakkaşımdır bu yerde Yapraklarından sızan gözyaşımdır bu yerde Turuncuydu yüreğim, benekleri kırmızı Yeşildi bir Hüma-yı Ata'nın şakağında Ateşin bir baharı taşıyan ince sızı Cemşide rakib oldu güllerin yaprağında 'Hu' çekiyor içimde Mevlana bir semazen Lalede imreniyor dertli Hallac'a bazen Tutundum bir zamanlar Gencine-i Cemal'e Meğer dibacesiymiş sonsuzluk ülkesinin Gördüysem yapayalnız nerede bir ters lale Yandı titreşimleri uğuldayan sesinin Şafağında büyüyen zambak soldu aniden Tanyeri 'gül gül' diye güneş oldu yeniden Levni'yi kollarına alır taze bir bahar Bir Tac-ı Kayser gibi sokulur sinesine Onuruna Çırağan kurduğumuz aynalar Düşer yüzyıllar boyu en karanlık ye'sine Her hassa, bir merili bahçesine vurulur Her sultanın tahtına bir prenses kurulur Bana, ne Dürr-i Yekta, ne Semen Sima gerek Senden kalan her harfin içinde binlerce bağ Bağına girmek için küçük bir ima gerek Seninle güle döner derin vadi, yüce dağ Bu sevda ılgıt ılgıt çoğaldıkça bedende Çiçekçiler Başbuğu olurum belki ben de Dikendi, serfiraza döndü kapında ruhum Büyüdükçe çiçeğim, yapraklarım kısaldı Senden önce ardında 'ah' edip avunduğum Meğer bir malihulya, çaresiz bir masaldı Ölümsüz vuslatına erdim Bağ-ı Safa'nın Nağmeleri duyulmaz oldu Gülfer Kalfa'nın Dantelası çiğdemli yastıklar küf kokuyor Yenilgiler devrinde tarümar oldu bostan Göçenler mor kokulu hüzünler bırakıyor Servilerin dalları yine kırıldı yastan Bu gönül mevsiminden gitti uzağa giden Atmak gerek toprağa tohumları yeniden Kapında pusat koyup gül alan sipahiler Seccadesi sularda bir dervişe dönüşür Tahammülü kuşanır, el açıp Me'va diler Goncanın kirpiğinde nilüferle görüşür Bir ömür yalnızlığı alsa da kollarına Gittiği her ülkede gül düşer yollarına Gözüme gül dumanı çöktü yine bu akşam Baktığım her noktada yalnız senin güllerin İçimde gül pınarı aktı yine bu akşam İrinli dertlerime şifa oldu ellerin Mecnun ile Leyla'nın buluştuğu yerdeyim Bu gül yolculuğunda şimdi son seferdeyim Yanakları gül oya, parmakları gül dalı Kızlar, delikanlılar baştanbaşa gül oldu Ayrılık gül tohumu, şiir güle sevdalı Şair ki, feryadından yana yana kül oldu Onun çemenzarıdır köşelerde hıçkıran Nerde bir bulut varsa, gülsuyudur fışkıran Gül sesleri geliyor; her yer dua ve niyaz Açtı gök kapısını yerde çiğ taneleri Adımları parıltı, alınları bembeyaz Dağılıyor evrene gülün mestaneleri Sen ki, en büyük GÜL'sün, en çok gülü seversin Söyle bahçıvanına, bir gül de bana versin Ulu Tanrı adıyla aldığım her nefeste Senin için gül açar, kuş olup göğe uçar Sen ey bahar elçisi, sen ey kutlu güldeste Senin için cansızlar bile canından geçer Gölgeler şehrinde gül, kimseye kalmayacak Öteler şehrinde gül, bir daha solmayacak NURULLAH GENÇ
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir