Şiir Defteri

TABLONUN İKİ YÜZÜ

Yazan: murattekin
02.03.2018 / 21:32
1524 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
TABLONUN İKİ YÜZÜ Ben resim yapmayı bilmem, resimden hiç anlamam. Resim yapmayı bilmiyorum ama bir tabloda farklı iki hayatı anlatan bir resmi tasvir etmek, yorumlamak istiyorum. Tablomuzdaki resimde, iki farklı hayatı anlatacağım. Her ikisi de aynı tabloda ama farklı iki hayat. Aynı resimlerde ama birbirlerini görmüyorlar. Yani, görüyorlar ama birbirlerinden farklı bir yaşamdalar. İç içeler ama biri diğeriyle aynı resmi paylaştığının farkında değil, istese de oraya ulaşamaz. Bu aynı ?iki resim arasındaki farkı bulundaki? gibi, iki resim arasındaki farkları bakalım bulabilecek misiniz? Tablomuzdaki birinci resmi şöyle tasvir ediyorum; Bahar gelmiş hava güneşli, gökyüzü ışıl ışıl. Burada güneş bütün güzelliğini gösterir. Baharın gelişini güneşin her yeri ısıtmasından anlarız. Havaya, toprağa ve suya düşen cemrelerde güneşin sıcaklığı sarar her yeri. Benim 1.sınıfa giden kızım var. Resim yapmayı çok sever. Resimlerinde güneş mutlaka olur ve sağ veya sol üst köşeye güneşi hemen yerleştirir. Hava çok güzeldir. Bulutlar sessiz sedasız rahatsız etmeden akar gider. Çoğu zaman hava bulutsuz sadece masmavi gökyüzü vardır. Kuşlar rüzgâra bırakır kendini, kanatları ile süzülürler havada. Sıra sıra dağlar yerini alır resimde. Baharın gelişiyle karlar erimiştir ancak dağların zirvesinde kar hala durur, direnir sıcağa henüz erimemiştir. Ormanlar kaplar dağları, çam ağaçları yeşil örtü olur dağlara. Değişik türde ağaçlar farklı tonlarındaki renkleriyle kaplar dağları, tepeleri. Baharı müjdeleyen çiçekler açmış, yeryüzüne dağılmışlardır. Rengârenk çiçekler göreni hayran bırakır. Dağlar, tepeler, ovalar, çimenler her yer rengârenk çiçekler. Papatya en çok sevdiğim çiçektir. Birbirinden güzel rengârenk kelebekler dolaşırlar çiçekleri. Güzellikleri ile mest ederler insanı. Rabbim her mevsimi ayrı ve muhteşem bir güzellikte yaratmış. Baharın da kendi güzelliği ile öyle kusursuz ve birbirini tamamlayan bir ahenk içindedir ki, güzelliğine hayran kalırsın. Eriyen karla beraber, deremiz dağdan coşkun bir şekilde akar gelir. Kıvrıla kıvrıla denize doğru akarken, dere boyunca türlü türlü ağaçları görürüz. Kavak, ıhlamur, akasya, dut ve çam ağaçları ile bazı yerlerde muhteşem görüntüsü ile çınar ağacı süsler resmimizi. Güneş, orman, ağaçlar, çiçekler, dere derken hiç kuşsuz olur mu resmimiz. Kuşlar süzülür gökyüzünde. Ağaçlarda öten kuşlar büyüler sesiyle herkesi. Ağaçlar ve kuşlar ne güzel bir ikili. Kuşlar gökyüzünün ve ağaçların adeta süsü. Her kuşun farklı nağmelerdeki ötüşü, onları dinlemek insanın içine huzur verir. Allah bütün bu güzellikleri insan için yaratmış, insanlığın hizmetine sunmuş. Resmimizdeki olması gereken en önemli unsur, olmazsa olmazı insandır. Baharın gelmesiyle beraber insanlar kendini doğaya bırakır. Koşarsın ormana, kırlara, çayırlara, dağlara. Hafta sonu ailen ile birlikte vakit geçireceğin en güzel yerdir bir dere kenarı ya da ormanlarla süslü bir piknik alanı. Bir ağacın altında kendine yer bulur yerleşirsin oraya. Malzemeler çıkar, sofralar kurulur, mangallar hazırlanır. Hele, dere kenarındaysan suyun sesi, şehrin gürültülü hayatından alır götürür seni. Rahatlar, içine huzur dolar. Çocuklarla kendini atarsın çimenlere, onlarla oyuna dalarsın. Burada da maalesef sofrayı hazırlama işi yine annededir. Mangalı da yakmak babaya düşer. Ben mangal yakma işini çok beceremediğimden mutlaka yanımda bu işi iyi bilen birileri olmasını isterim. Resmin tamamına baktığınızda her şeyin çok güzel ve mükemmel olduğunu görürsünüz. Çünkü, Rabbim her şeyi güzel yaratmış ve bu güzellik doğal olarak resme yansımaktadır. İnsan ve Doğa bu resimde iç içedir ve bütün bu güzellikler içinde insan mutlu bir hayat yaşamaya çalışır. Ancak, bu tablonun bir de görünmeyen diğer tarafı var. Birinci resimde anlattığım hayatla iç içedir. Ama, birbirlerini görmezler, birbirlerinden haberi vardır. Birinci resimdeki tasvir ettiğim kişiler bunun farkında değillerdir. Şöyle anlatmaya çalışayım; Benim yaşadığım yer, size resimde anlatmaya çalıştığım yere çok benziyor. Yani, doğa ile insanın bütünleştiği, herkesin huzur içinde yaşadığı ve bir çok insanın da yaşamak isteyeceği bir yer. Ben de bu resimde, ailemle mutlu bir hayat yaşıyordum. Herkes gibi, eşim ve çocuklarımla hafta sonları, baharın o güzel günlerinde pikniğe gider, aynı resimde anlattığım gibi kendimize hemen bir ağaç altı arar, özellikle yakın iki ağaç bakarız ki hamak yapmaya da müsait olsun. Yaşadığımız yer doğa ile iç içe olduğundan, gezilecek görülecek o kadar çok güzel yerleri var ki, ressamlara ve fotoğrafçılara ilham olacak güzellikte. En son gittiğimiz yer bir şelale. Şelaleye giden yola yaya olarak yeşillikler içerisinde bir patika yoldan gidiyorsunuz. Sonra karşınızda muhteşem manzarasıyla şelale. Şelalenin aktığı yere kadar inip, karşısında oturup suyun sesini dinlemek, gerçekten tarif etmekte zorlandığım müthiş bir şey. Ülkemizdeki bu tür güzel yerleri keşke hepimiz görebilsek, gezebilsek. Neyse biz konumuza dönelim. Kader planında iyi ya da kötü yaşaman gereken ne varsa onu bu dünyada mutlaka yaşayacaksın. Çünkü, bu dünya bir imtihan yeriyse ve bizler imtihan oluyorsak elbette vardır bir hikmeti diye düşünmeliyiz. Bu tasvirde anlatmaya çalıştığım olayları, yaşamayan zaten anlatamaz. Ben başıma gelen hadiseleri bizzat yaşadığım için sizlere anlatabiliyorum. Her iki tarafı da tasvir edebiliyorum. Anlatmaya çalıştığım bu tabloda ana unsur insan. Birimci resimde tasvir ettiğim hayat bütün insanların bir arada yaşadığı ve şu an yaşanmakta olduğu hayat. Gökyüzü, güneş, dağlar, kuşlar, orman vs. hepsi gözünün önünde ama kıymeti bilinmeyen elinden alınınca insanların anladığı bir yaşam. Diğer tarafta ise bunların varlığını bilen ve elinden alınan, kıymetini bilen insanlar. Bahar mevsiminde bilirsiniz çiçekler açar, kuşlar cıvıl cıvıl öter, kelebekler uçuşur, rengârenk çiçeklerde arılar vız vız konar durur, ağaçlar çiçek açar, güzellikleriyle baş döndürür. Bütün bunları biliyorsunuz ama yaşayamıyorsunuz. Kokusu burnunuza kadar gelir ama koklayamıyorsunuz. Gördüğünüz sadece küçük mavi gökyüzü. Mart ayı ile birlikte güneşin sadece ışığı dokunur, güneş ordadır ama biz onu göremiyoruz. Hava çok güzel, gökyüzü masmavi, bazen bulutlar geçer gider kısa bir zamanda. Kuşlar gökyüzünde süzülürler, Televizyon ekranı gibi anlıktır onları görüşlerimiz. Kuşların seslerini duyarız, melodilerini dinleriz sadece. Melodileriyle bize ses olurlar. Etrafımızda ağaçlar, çiçekler, böcekler var mutlaka. Göremesek de hissediyorum yanımda olduklarını. Kuş seslerini duymak insana huzur veriyor. Bir de ezan sesi. Ezan okununca ezanı dinlemek, hele sabah ezanı insanın ruhuna işliyor. Adeta ruhunu uçuruyor, alıp götürüyor seni sonsuzluğa. Ezanı dinlerken bütün sıkıntılarını unutuyorsun ve sadece O'nu düşünüyorsun. Zaman geçtikçe güneş da yavaş yavaş kendini göstermeye başlıyor ve o an; eve size o anı tarif edemem, yani güneşin ışığını, sıcaklığını yüzünde hissettiğimdeki o mutluluğu anlatamam. Dışarda normal hayatın akışı içindeyken güneşin bu kadar değerli olduğunun farkında bile değilizdir. Ama, burada o kadar değerli ki, kelimeler anlatmaya yetmez. Evet, anlatmaya çalıştığım iki hayat, iki tablo. Biri özgür bir hayat, diğeri özgürlüğü elinden alınmış bir hayat. İnsanlar yaşadığı hayatın kıymetini bilmiyor. Ancak, özgürlüğü alınınca anlıyorsun hayatın değerini, kıymetini. Ve biliyorum, sevdiklerim de orada. Sesimi duyuyorlar, yanımda olduklarını hissediyorum. Sevginin bana verdiği güçle teselli oluyorum. 22/03/2017
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal
  • umsena
  • eseisa
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir