Şiir Defteri

Zenon tospağası'nı eleştirim

Yazan: Birturkbilgesi
30.07.2017 / 08:23
914 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Türkiye'de din diye öğretilen şey gerçekte dini doğru yani gerçek yani din yani bilim olarak öğreten Din hadisileri' yerine nasıl ki Arablara ve kapitalist düzene kölelik ruhu oluşturma tarihi ise felsefe diye öğretilen şey gerçekte doğru felsefe ya da gerçek felsefe yani felsefe değil Batıya ve kapitalizıma(kapitalizme) kölelik ruhu oluşturma amaçlı bir felsefe tarihidir. Bunun için de felsefe diye öğrencilerin ellerine eğlence şeyler verilir. Sonra da millet felsefeyle ve çok kitap okumakla dalga geçer. Zenon kimdir? Bir Yunan filozofu. Ve felsefe tarihinde Elea okulu denilen bir okulun önemli bir filozofu imiş Vikipedi'ye göre. Bence ise felsefenin simya aşaması. Zenon'u tanımak için önce Elea okulu'nu tanımak gerekir. Şu bilgiler Vikipedi'den alınmıştır: 'Sokrates önce bir okuldur. Varlık, varoluş, yanılsama, birlik gibi kavramlarla felsefi tezlerini yürütmüş, mantık ve diyalektik aracılığıyla, varlığın birliği ve bölünemezliği, değişme ve hareketin olanaksızlığını kanıtlama yoluna gitmişler, ilk önemli rasyonalist düşünürlerden olmuşlardır. Rasyonalizm: Bilginin doğruluğunun duyum ve deneyimde değil, düşüncede ve zihinde temellendirilebileceğini öne süren felsefi görüş.'. Yani öznelci bir yaklaşım. Yani sonu 'Düşünüyorum, öyleyse varım'a ve oradan da 'Düşünüyorum öyleyse doğruyum'a giden bir durum. Bilimin ve teknolojinin günümüzdeki gibi zirve olmadığı bir çağda yapılabilecek başka bişey de yoktur. Bu okuldan Zenon diye biri bir tospağa işi koymuş ve bir de işi Akhilleus diye bir çeyrek ilah ile koymuş. Yine Vikipedi'den alıyorum: 'Demiş ki bu çeyrek ilah ile yani Akhilleus ile bir tospağanın(kaplumbağanın) yarıştığını hayal edelim; çok iyi bir koşucu olan bu ilah bir de tospağanın kendisinden 100 metre ileride koşuya başlamasına izin verir; her ikisi de sabit hızlarla koşar yani biri sabit yüksek hızda, biri sabit düşük hızda; ilah 100 metre sonra, tospağanın koşuya başladığı noktaya gelecektir; bu sürede kaplumbağa az da olsa bir yol gitmiş olacaktır; ve durum böyle böyle sürecektir ve ilah asla tospağaya yetişemeyecektir.'. Ve biz toplum olarak hem ta Orta Asya'dan başlayan hem de Atatürk sonrasının Batı hayranı Atatürkçülerinin pompaladığı, genelde yabancı hayranlığına, özelse Batı hayranlığına gömülmüş bir kitle ya da halk ya da toplum ya da millet olduğumuz için, Batı demiş ya, Batılı demiş ya, hemen hiç incelemeden, hiç sorgulamadan baştaçı(baştacı) etmekle görevliyiz ya, işte hemen de öyle yapmışız ve 'Biz kimiz yav Batı ile, Batılı filozof ile sidik yarıştıracak' demişiz ve gereğini de boyun eğip yapmışız ve bu topluma felsefe diye felsefe bilimini değil bu tür saçmalıkları içeren tuhaf bir felsefe tarihi öğretmişiz, sonra da yangelip(yan gelip) yatmışız ve işte bu yüzden de ülkemizde felsefe dersleri, 200'den çok üniversite, binlerce felsefe öğretmeni, milyonlarca üniversite mezunu olmasına karşın tek bir filozofumuz ve felsefeye tek bir katkımız yok. Yani biz yalnızca acenteyiz, bayiyiz. Geçende Ulusal Tv'de sözde felsefe dersleri veren bir yayında da bu tospağa konusunu anlattı da sözde felsefeci akademisyen, sinirlenmişdim, siz felsefe diye hala oralarda mısınız, diye de, not almışdım, bu konuyu eleştireyim diye, yani bu yazıyı bu yüzden yazıyorum yani dikkatimi çekti hatası. Ya kardeşim; olaya bir de neden tersinden bakmıyorsunuz; o çeyrek ilah bir adım attığında, tospağanın on adımına eşit olmuyor mu? Ya kardeşim; tospağa kendi adımı ile bir adım bir adım ilerlerken o çeyrek ilah tospağanın adımıyla on adım on adım ilerlemiyor mu? Yani o çeyrek ilahın her adımında o tospağanın on adımı yok mu? Yani bu durumda zaten o çeyrek ilah tek bir adımında o tospağanın on adımını geçmiş oluyor. Yani bakın Zenon denilen bu zat; bilgiyi beyine bağlamış yani dünyadan, gerçeklikten, deneyden, bilimden koparmış yani bir hayal dünyasında yaşıyor oysa gerçeğin ölçütü Marx'ın da dediği gibi 'pıratik/pratik' dediği şeydir yani uygulamadır yani son nokta olarak bilimdir ve bilim de yapabiliyorsa deney yapar. Yani Zenon diyor ki 'Ben kanser hakkında şöyle düşünüyorum, öyleyse öyledir.' yani hiçbir bilimsel araştırma, deney, kanıt yok yani yalnızca kafasına göre konuşuyor. Ya alın bir kaplumbağa deneyin. Ya nedir bu, felsefe diye yıllardır bu saçmalıkları okutmanız, öğretmeniz öğrencilere? Zenon, Zenon, başlatmayın Zenon'unuza. Ya siz hangi çağda yaşıyorsunuz; felsefe safsata değil bilim; simya değil kimya artık. Felsefe felsefe diye felsefeyi abuksubuk, saçmalık, lafsalatası(laf salatası), milletin dalga geçtiği birşey haline getirdiniz. Ya tıp ile, fizik ile, kimya ile hiç dalga geçildiğini gördünüz mü, duydunuz mu siz ancak ne yazık ki, ne acı ki felsefe ile, felsefe'nin f'sini bile bilmeyenler 'Felsefe yapma, felsefe yapma; çok kitap okuma, kafayı yersin' diye dalga geçiyorlar, üstelik sazla cazla. Felsefeyi kepaze haline getirdiniz yahu. Bakın; felsefe tıpkı fizik, kimya, tıp gibi bilimdir; geyik değil, tarih değil, eğlence değil. Ya tıp fakülteleri tıp diye tıp tarihi mi okutuyorlar; doktorlar reçete diye tıp tarihi mi yazıyorlar? Geyik, eğlence, laf salatası yaptınız yav felsefeyi. Bilim birşey ileri sürünce deney yapmıyor mu? Peki siz bu Zenon denilen safsatacının savlarını neden hiç denemek zahmetine girmiyorsunuz? Zenon 'Denemek yasak' dediği için mi? Ancak bilin ki felsefe bir bilimdir ve deneyleri içermektedir artık, en azından benimle. Yani felsefe diye bir laf söyle, yangel yat; bir laf söyle yangelyat; yok artık böyle birşey. Bundan sonra felsefe de, din de bilimdir artık ve bilim araç olarak neleri kullanıyorsa bunlar da onları kullanacaktır. Ya kardeşim; felsefe bir akıl hastahanesi değil ki bilim. Hem bırakın artık bu yabancı hayranlığını; felsefe, bilim, bilimsellik içinde olmak koşuluyla kendiniz olun. Başlatmayın Zenon'uza da tospağasına da. Ya biz sahipsiz bir millet ya da Batının kölesi değiliz ki 'Ne mutlu Türküm diyene' diyen, 'bir Türk dünyaya bedeldir' diyen sayın, saygın Mustafa Kemal Atatürk'ün milletiyiz. Ondan sonra millet de diyor ki 'Felsefeciler kafayıyemiş(kafayı yemiş), felsefe kafayıyedirtir(kafayı yedirtir'; yav ne kafayıyemesiyedirtmesi(kafayı yemesi yedirtmesi), felsefe bilimdir ve bilim kafayıyedirtmez. Siz felsefeyi böyle safsata yaparsanız kuşkusuz ki millet de böyle der. Ya siz hiç 'Tıp fakültesine gitme, tıp fakültesi, tıp okumak, doktor olmak kafayıyedirtir' diyen birini gördünüz mü de aynı tıp gibi bir bilim olan felsefe kafayıyedirtsin? Açık söylüyorum: Dünyanın hiçbiryerinde, hiçbir ülkesinde, hiçbir okulunda, hiçbir üniversitesinde doğru, gerçek felsefe ve din öğretilmiyor; bu nedenle, benim dışımda, felsefeci olduklarını, felsefeden anladıklarını, din alimi olduklarını, dinden anladıklarını söyleyenlere gülüpgeçin(gülüp geçin). Ya, bilselerdi zaten bugün dünya, insanlık bu vahşi, barbar halinde değil felsefel, bilimsel insanca halinde olurdu. Ya Buridan'ın eşeği, Zenon'un tospağası derken hayvanat bahçesine döndü felsefe. . Necdet Gürçiftçi İnternette yayınlandığı zaman: 26.1.17/04.27
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal
  • umsena
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir