Şiir Defteri

HAYALİ YARGI (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
18.01.2021 / 05:49
365 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Gördüm ki ülkede yalnızca sağlık sisteminde ve eğitim sisteminde değil; hukuk, yargı, adalet sisteminde de büyük, önemli sorunlar var. Öyle ki bu sistemde; her gün hastahaneye giden hasta sanki hiç hastahaneye gitmemiş gibi ölebilir; üniversite mezunu insan hiç üniversite okumamış gibi olabilir; gerçekten masum biri de mahkemeden suçlu olarak çıkabilir çünkü ülke sistemi 'Önce mantık' üzerine kurulu değil oysa mantık felsefeye, bilime, demokrasiye, laikliğe, özgürlüğe, ahlaka, ve dine giden yolun ilk adımıdır. Ceza davasılarında(davalarında) ve boşanma davasılarında görülmekte ki yalanın bini bir para. Yirmi yıl kadar önce bir yargıç, bir söyleşimde bana 'Duruşmalarda yalancı tanıkları anlıyoruz, biliyoruz ancak onlarla uğraşacak zamanımız yok' demişti. Bu durum açık ki yalnızca şikayetçi ifadesi, tanık, ve sağlık raporu ile karar verilmesinde yani yargıda, hukukta, adalette acı ve vahim bir durum oluşturmakta. Adaletin adalete zamanı yoksa adaletsizliğe zamanı var demektir. Adalet gerçeğe, doğruya giden yol ise bunun tek yolu bilimdir; bu nedenle ki Atatürk 'Hayatta en doğru yol gösterici bilimdir' dedi ancak açık ki bilimin ve teknolojinin ürettiği, gizli servislerin bile kullanmakta olduğu yalan makinasını dışlayan bir hukuk, yargı, adalet bilime yönünü tam ya da tüm dönmemiş olur; düşünün ki parmak izi saptama yöntemi, ve Dna testi icat edilmemiş olsaydı hukukun, yargının, adaletin ve insanlığın durumu ne olurdu, açık ki hapishaneler masumlarla da dolu olurdu. Adli amaçlı hastahane sağlık raporu suçlunun kim olduğunu göstermez. Şikayetçinin örnek ki bileklerinde tırnak izi var ise, şikayet edilenin tırnaklarında da şikayet edenin Dna'sı yani doku zerrecikleri olmalıdır oysa görülmekte ki tırnak izi biçimindeki 'basit yaralama' denilen suç türünde tırnaklara bakılmamakta, böylece kendilerini mağdur, mağdure gösterenler hertürlü(her türlü) yalana ve iftiraya kolayca başvurabilmekteler ve mahkemeleri kendi çıkarlarına uygun olarak yanıltabilmekteler. 'Hayali ihracat' diye birşey var. Nedir? Örnek ki 'Kutularda mobilya var diye sunta ihraç etmek' yani mobilya kutularına mobilya yerine sunta koymak. Görülmekte ki benzeri bir durum yargılama alanında da görülmekte yani 'yargı kararı', 'mahkeme kararı' diye, gerçekle, doğru ile ilgisi olmayan, öyle ki zıt olan kararlar. Örnek ki A, B'ye tanıksız ve kamerasız bir ortamda, üstelik de akşam ya da gece ortamında yani loş ışıklı bir ortamda bir bıçak ile saldırmış. B kendini korumak için A'nin bıçaklı bileğini yakalamış ve bıçağı bırakması için bileği tırnakları ile sıkmış yani canı acısın da bıçağı atsın diye, ve A bu durum karşısında bıçağı elinden bırakmış, ve 'Pes' edip, bıçağını da alıp gitmiş. Bu durum sonuçunda(sonucunda) da kuşkusuz ki A'nın bıçak tutan bileğinde B'nin tırnak izileri(izileri) kalır. Diyelim ki A karakola gidip, B'nin kendisini bileğinden tırnakları ile yaraladığını söyleyip hastahaneden ya da adli tıptan bir de darp yani basit yaralama raporu almış; ya da B karakola gidip A'nin kendisine bıçakla saldırdığını, ve A'nın bileğini tırnakları ile sıkıp A'nın saldırısını durdurduğunu, ve A'dan şikayetçi olduğunu söylemiş; bu nedenle de A'nın da karakolda ifadesi alınmış, ve A bileğindeki tırnak izilerini gösterip hastahane raporu ya da adli tıp raporu almış, ve o da B'den şikayetçi olmuş. Mahkeme hem A'nın sağlık raporuna bakıp, hem de B'nin 'A'nın bileğini tırnaklarımla sıktım' ifadesine, sözüne, açıklamasına bakıp, büyük olasılıkla 'A masumdur, B suçludur' kararı verir düzmantık(düz mantık) ya da nicel-tikel mantık kullanıp çünkü bunun örneklerine tanık oldum yani böyle kararlar var. Yani bakın, olay ne, karar ne? Gerçekte suçlu kim, mahkeme kararında suçlu kim? Gerçek ne, karar ne? Yani durum tıpkı mobilya kutusularından sunta çıkması yani 'hayali ihracat' gibi durum yani 'hayali yargı'. Bu durumu mahkemelerde yalan makinasının kullanımı önler. Bir yalan makinası; bin yalan ifadeden de, bin yalancı tanıktan da üstündür çünkü yalan makinası bilim ve teknoloji ürünüdür sonuçta. Bu nedenle ki Muhammed de, Atatürk de yalnızca 'Önce ahlak' değil, 'Önce bilim' de dedi. 'Birdirhemetbinayıpörter(Bir dirhem et, bin ayıp örter) sözü gibi ben de diyorum ki 'Bir yalan makinası da bin yalanı, bin iftirayı önler, açığa çıkarır, adaletsizliği önler'. Gerçekten masumsanız, mahkeme, yargı ne derse desin masumsunuz. Necdet Gürçiftçi Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 18.1.21/05.49
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal
  • umsena
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir