Şiir Defteri

CASUS OLMAMAK ELİNİZDE DEĞİL (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
02.02.2018 / 08:08
1077 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Bu yazı üzerinde bir aydır düşünüyordum, çalışıyordum, gördüm ki artık sunmak zorunlu, ülkenin özel durumundan dolayı, bu kadarıyla yetinmeye karar verdim. Sanılıyor ki demokrasi var diye ülke halkın ya da ulusun egemenliğinde. Hayır. Bin kez hayır. Bana göre ülke casusların egemenliğinde. Ortalıkta dolaşan casusların değil, ayak casuslarının değil düşünce casuslarının. Bu casuslar ülkemizdeki medyadan dine, sanattan turizime, modadan eğitime, gençlerden sipora, yiyeceklerden zevklere, tv reklamlarından eğlenceye kadar herşeyi yönlendiriyorlar. Bazı tv kanallarının bazılarının açıkça bazılarının üstü örtülü olarak bu casusların egemenliğinde olduğunu düşünüyorum. Bu ülkede casusluk hiç bu kadar kolay bir süreç ve özgürlük yaşamamıştır diye düşünüyorum... Bu casuslar ve casusluk güçlerini ülkelerindeki bilimcilerin, kuramcıların görüşlerinden, düşüncelerinden almakta. Yani birşeyler götürücü, yürütücü casuslar ve casusluk değil birşeyler uygulayıcı, deneyici casuslar ve casusluk. En başta uyguladıkları kuram da Pavlov'un koşullu koşullanma ve koşullandırma kuramı. Bunu en yapabilecek somut araçlar da tv kanalları, tv reklamları, internet siteleri, modacılar, moda, açık alan konseri veren sanatçılar; sözde uzmanlar, sözde araştırmacılar, sözde öğretmenler, sözde öğrenciler, sözde aydınlar, sözde yazarlar; sözde şirketler, sözde siyasetçiler... Soyut temel kuram, soyut temel araç ise; beyinin özellikleri ve çalışma biçimi kuramları ve gerçekleri yani pisikoloji(ruh bilimi)... Bu casusluğu ve casusları açığa çıkarmanın, anlamanın en temel yolu ise şu mantık, şu temel felsefe, şu yöntem :'Batıdan gelen herkes ve herşey, batıya giden herşey ve herkes, batı ile ilgisi olan, öteki ülkeleri sevdirmeye çalışan. ülkeyi bölmeye çalışan, insanları ve toplumu ahlaksızlaştırmaya ve yozlaştırmaya çalışan, Türkiye'yi ve Türkiye'liliği küçük düşürmeye ve küçümsetmeye çalışan herkes ve herşey casus ve casusluktur.' Bu mantığı ve felsefeyi öteki ülkelere de uygulamak gerekir ki genel durum anlaşılabilsin. Bu tanım; Türkiye'ye yönelik casusluğun genel tanımıdır ve genel özelliğidir. Bu tanım ve özellik temel tanım olarak benimsenmeden casusluklara karşı köklü, kalıcı, genel, güvenli, sürekli ve başarılı çalışma yapılamaz. Karşı casusluk, casusları yakalamak, somut casuslara karşı somut savaşım değil yalnızca, Türkiye'ye karşı casusluğun bu soyut ereklerine karşı da savaşmak ve başarı saplamaktır da. Bu bağlamda; Türkiye'ye gelip sokakta sevişen yabancı da, Türkiye'lileri yabancı bakım mallarına yönelik ilgi, sevgi, yakınlık, bağımlılık sağlatmaya çalışan reklamlar da, bikini giyen yabancılar ve yerliler de, araba yarışı da, moda da, ezberci eğitimi kötülemek ve bıraktırmak da, insanlara sigarayı ve içkiyi sevdirmeye çalışmak da, ahlak dışı yabancı ve yerli sanatçılara sevgi ve tutku yaratmaya çalışmak da, eşcinselliği ve fahişeliği savunmak ve sevdirmeye çalışmak da, zinayı kişisel sorun ve özgürlük olarak benimsetmeye çalışmak da, boş inançları sevdirmeye ve yaymaya çalışmak da, bedene takı(pirsing) takmak ve dövme yaptırmak da, yabancı sanatçıları ve yapıtlarını sevdirmeye çalışmak da; açık saçık ile vahşi siporları(sporları) ve edep dışılık gösteren turizimi sevdirmeye çalışmak da, turizim de, turistler de; bikini, mayo, mini etek, açık saçık giyimleri, daracık giyimleri sevdirmeye çalışmak da, yabancı dilleri ve yabancı ülkelerde eğitimi sevdirmeye çalışmak da; yabancı ülkelerde eğitim bursları vermek de da, nükleer enerji santrallerine karşı çıkılmasını sağlamak da, altın aranmasını önlemeye çalışmak da, borun sağlığa zararlı olduğunu inandırmaya çalışmak da, çevrecilik de; gazete, radyo, tv, dergi ve internet reklamları da; kadıncı örgütlenme çalışmaları da; boş inançlı ya da ulusallık karşıtı siyasal partileri ya da kişileri iktidara getirmeye çalışmak da; darbe ya da devrim yaptırmaya çalışmak da ; ordu ve polis düşmanlığı yaratmaya çalışmak da; etnik kitle, etniklik ve azınlık sevgisi yaratmaya çalışmak da yani etnikçilik de; güzellik yarışmaları, çocuk yarışmaları da; moda gösterileri de; yerli ve yabancı sanatçı konserleri de; casusluk çalışmaları içindedir. Ve daha neler neler. Bu açıdan bu casuslar; bilerek bunu yapanlar ile bilmeden bunu yapanlar diye ikiye ayırılır. Yani bu yapılan şeylerin ereklerini, nedenlerini, etkilerini, sonuçlarını bilerek yapan casuslar ile bilmeden yalnızca hoşlandığı, sevdiği için yapan ve bir casusluk örgütü içinde yer almayanlar ayrı özelliğe sahiptirler. Bu açıdan, ülkemizde örneğin Elvis Presley'i, Madonna'yı, John Travolta'yı, Tom Curise'yu, Rihanna'yı, Beatles'ı ve benzerlerini sevdirmeye; yabancı ve yerli kozmetik ürünlerini sevdirmeye; pirsing, dövme gibi şeyleri sevdirmeye bilinçli, kasıtlı olarak çalışan gerçek casusluk örgütü, çalışmaları ve casusları ile bunları hoşlandıkları için sevenler ayrı özelliktirler ki hoşlandıkları için sevenler bile o casusluk örgütlerinin ve casuslarının çalışmaları sonucu onları sevmiş de olabilirler yani casus değil casusların kurbanlarıdırlar. Türkiye'ye yönelik casusluk çalışmalarını ve casusları önlemenin temel olanakları da var doğal ki. Üstelik bu olanaklar, yabancı casusluk örgütlerinin yok etmeye çalıştıkları özellikler, ilkelerdir de. Bu olanakların bazılarını şöyle sıralayabilirim(Parantez içindeki açıklamalar, casusluk örgütlerinin karşı-eylemleri ve etkinlikleridir): 1-Ulusallığa, ulusal önderlere ve ulusal sınırlara bağlılık.(Ulusallık, ulusal önderlere bağlılık ve ulusal sınırlar yıkılmaya çalışılır.) 2-Türkçe Türkçesi'ne bağlılık.(Türkçe'yi Türkçe'leştirmek ile dalga geçilir; Türkçe'ye yabancı sözcükler sokulur, sokturulur. Arapça, Osmanlıca; azınlık dilleri sözcükleri ile etnik diller sözcükleri de bunlardandır. Erek: Türkçe unutulsun, dışlansın, küçümsensin.) 3-Bilimselliğe, felsefeye, mantığa ve ahlaklı olmaya bağlılık. (Boşinançlar ve ahlaksızlık yayılır.) 4-Sigara, içki, uyuşturucu gibi şeylerden uzak durmaya bağlılık.(Sigara, içki, uyuşturucu desteklenir.) 5-Yabancı malları kullanmamaya bağlılık.(Yerli mallar küçümsettirilir; yabancı marka mallar benimsettirilir; çürük, bozuk, zararlı yerli mallar ürettirilir, yerli mallar gözden düşürülür.) 6-Yabancı sanatçılara ve yapıtlarına uzaklığa bağlılık.(Yerli sanatlar küçümsettirilir. Yabancı sanatçılara ve yapıtlara ilgi, sevgi, saygı, özdeşlik ve bağımlılık yaratılır.) 7-Modadan uzaklığa bağlılık.(Moda, modacılar ve mankenler baş tacı ettirilir. Ülkeye abuksubuk, ahlakdışı, insanlık dışı modalar sokulur. Yabancı modaya, modacılara ve mankenlere ilgi, sevg, saygı, bağımlılık yaratılır.) 8-Edepli giyinmeye bağlılık.(Açıksaçık, daracık, cinsel teşhirci giyim; bikini, mayo giymek desteklenir, savunulur, övülür.) 9-Öteki ülkelere karşı hoşluğa değil bilimsel ve eleştirel yaklaşıma bağlılık.(Yabancı ülkeler sürekli övülür, sürekli tanıtılır, yüksek gösterilir; Türkiye ise her fırsatta küçümsetilir. Örnek:'Böyle bir şey ancak Türkiye'de olur, ülkemizde olur; dünyanın başka hiçbir yerinde böyle bir rezalet yok, olamaz.' biçimindeki sözler sıkça yinelenir, yineletilir. 10-Takılara, dövmelere, fetişlere karşıtlığa bağlılık.(Bunlar sürekli gündemde tutulur. Ünlü sanatçıların ve kişilerin bunları kullanması sağlanılır.) 11-Medyaya uzaklığa bağlılık.(Medya sürekli ahlak dışı; ulusallığa ve bilimselliğe zarar verecek yayınlarla doldurulur. İnternet siteleri cinsel içerikli, ulusallık düşmanı, ülke düşmanı, yoz sitelerden geçilmez olur. Sürekli yarı çıplak, çıplak, modayı izleyen, ahlakdışı yaşama sahip bayanlar öne çıkarılır, vitrine çıkarılır.) 12-Boşinançlara karşı bağlılık.(Fal, medyumluk, yaşam koçluğu, uzaylılar, bilimsellikdışı inançlar anlatılır, övülür, sunulur.) 13-Ve ötekiler... Gerçek şu ki bir ülkede insanlar ya casustur ya casusluk karşıtı. Bunun arası, ortası yoktur. kapitalizim(anamalcılık), sömürgecilik(emperyalizim) var olduğu sürece yoktur en azından. Yabancı kültürlere, yönlendirmelere, beğendirmelere karşı savaşanlar casus değildir; savaşmayanlar kasıtlı ya da kasıtsız casuslardır. Bu nedenle Türkiye'deki herkese , casusluklara karşı kendiliğinden bir görev, sorumluluk, pay düşmektedir. Beş yüz elli milletvekilinin olduğu bir ülkede 500-5000 arası Türkiye düşmanı, kasıtlı, bireysel casus ile onlarca tüzel, kasıtlı casus olduğu düşünülürse ve on milyonlarca da kasıtsız bireysel casus ile yüzlerce kasıtsız tüzel casus olduğu düşünülürse o ülkeyi gerçekte kimlerin yönettiği anlaşılır. Tüzel, kasıtlı casus şudur: Diyelim ki Türkiye'yi bölmek, yıkmak, yok etmek ya da Türkiye'ye ekonomik zarar vermek isteyen bir casusluk örgütü, paravan kişilere şirketler kurdurur. Bu şirketler oldukça büyük miktarlarda para topladıklarında sahipleri bu paralarla ya ülkeden kaçarlar ya da iflas ediverirler birden. Böylece hem çalıştırdıkları emekçilere hem de çalıştıkları Türkiye şirketlerine hem de devlete vergisel açıdan büyük zarar verirler. Yine örneğin, borsaya milyonlarca dolar sokarlar, borsayı yükseltirler, sonra da bir günde paralarını alıp giderler ve böylece, borsa yükseliyor diye borsaya para yatıran Türkiye'lileri ve Türkiye ekonomisine büyük zarar verirler. Yine; Aihm'nin Türkiye'ye verdiği cezalar ve buna yol açan mahkeme kararları da bilerek ya da bilmeyerek, Türkiye'ye zarar verme casusluk etkinlikleri içinde yerlerini alırlar. Aihm de gerçekte Türkiye'ye ağır para cezaları vermek için pusuda beklemektedir. Bunlar birer tuzaktır. Bu açıdan anlaşılabilir ki Aihm, Türkiye'ye ağır para cezaları versin de Türkiye ekonomisi ve devleti büyük zarar görsün diye Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne sokmak, sokturma çalışmaları da casusluk çalışmaları içinde sayılır. Yine Türkiye'de terörü yaratmak, desteklemek de casusluk çalışmaları içindedir. Yien Türkiye'deki terör olaylarını bahane edip birtakım uzmanlar çağırıp tv kanallarında konuyu irdeletmek de kasıtlı ya da kasıtsız casusluk çalışmaları içindedir. İyi bir casusluk örgütü olan ülke, dünyayı denetimi altına alabilir, dünyayı yönetebilir. Dünyayı yöneten bir ülkenin kesinlikle, güçlü bir casusluk örgütü de var demektir. Bir avuç iyi eğitimli teröristle bir ülkenin altı üstüne getirilebilir; hükümet ya da devlet yıkılabilir; bir avuç devrimci ya da darbeciyle de aynı şey yapılabilir. Bir avuç iyi casusu ve çok parası olan ülke de dünyayı yönetebilir. Aynı biçimde, bir ülkenin kendi casusluk örgütü de kendi toplumunu, kendi ya da iktidarının ya da devletinin istediği biçimde ve yönde var etmek için, ekonomiden eğitime kadar çalışabilir ve bunu da toplum anlamaz. Bu nedenle ülkelerin casusluk örgütleri hükümete değil orduya bağlı olmalıdır. Ordu da bağımsız olmalı ve bilgelere bağlı olmalıdır. Sorunlar ancak böyle aşılabilir, bilimsel ve insanca. Yoksa demokrasi bile gizli bir barbarlıktan ve insandışılıktan başka birşey olmaz. Ülkeleri casusluk örgütleri yönetir. Sömürge ülkeleri yabancı casusluk örgütleri, sömüren ülkeleri de kendi casusluk örgütleri. Kasap için, sürüdeki hayvan sayısı ; çoban içinse sürünün başındaki hayvan önemlidir. Bir bağ üzümü yemek için bin kişi gerekirse, bağcıyı dövmek için bir kişi de yetebilir. Casusluk nicel ve nitel bir bilimdir. Bağı yemek için değil bağcıyı dövmek içindir. Bir ülkedeki herkes casustur: Ya iyi casus yani ülkesinden yana ya da kötü casus yani düşmandan yana. Bunlar da kasıtlı ve kasıtsız diye de ikiye ayırılır, kendi içlerinde. Casus olmamak elinizde değil. Herkes casus olmaya tutsaktır. Herkes casus olmaya zorunludur. Önemli olan: Neyden, kimden yana olunduğudur. İnsanların ve toplumların yaşamlarında tek önemli, zorunlu yan tutmak, yanlılık da budur. Yabancı bir ülkeyi, kültürü, kişiyi, malı, kurumu, kuruluşu, zevki, amacı savunan, seven, isteyen; ulusallığı, ulusal dili, ulusal birliği, bilimselliği yıkmaya çalışan herkes bilmeden de olsa yabancı casusudur yani kötü casus. Neyse ki ben Türkiye'den, Türkçe'den , bilimsellikten, ulusallıktan, ahlaktan, bağımsızlıktan, bilgelikten, kişililikten, insanlıktan, modasızlıktan, giyiniklilikten, boş inançsızlıktan, yabancı karştlığından ve gösterişsizlikten yana, maaşsız ve kasıtlı yanayım! Yaşıyorsan birşeylerin, birilerinin, bir ülkenin bilmeden ya da bilerek casusundur. Casusluk konusundaki temel ve kesin gerçek bu. Ülke kurmak, ülke savunmak, ulusallık, evrensellik, insanca yaşamak, onurlu olmak, bilimsel olmak kolay birşey değil. Son söz: Ne, nasıl, niçin, nereden, neden, ne zaman, neye, ne durumda, neyle olduğunu bil. Kafanda, ruhunda bu sorular hiç bitmesin, sürekli dönüp dursun, sorulup dursun. Necdet Gürçiftçi Bir Türk bilgesi 2010-Eylül tarihinde internette yayınlandı.
Düzenleme: 02.02.2018 / 08:19
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal
  • umsena
  • eseisa
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir