sen bu koca şehirde
nasıl düşersin sokağıma
ve ben onca şeyi atmışken sinemden
neden seni ayak izlerinden buluyorum
deli gibi fokurdayan damarlarıma
birden sükutu serumluyorsun
ve ben o an hiç bir şey olmamış gibi
sanki doğumumdan beri
yan yanaymışız gibi hissediyorum
alışılacak bir durum mu bu?
yahut imtihan mı?
galiba sen rüzgar oldun
ekim ayının bu gününde
ve öyle esiyorsun ki
sahra sıcağında kavrulan yüreğim
birden durgunlaşıyor ve
ferahlıyorum
sen, bütün güzelliği seriyorsun
zaman ve mekan aralığında
ve ben adım atmaya korkuyorum
endişeliyim şu saatlerde
üzerine basarsam canın yanar diye
bunları benim bilmem senin bilmen
senin bunları bilmen de benim bilmem
bu sevdanın neresindeyiz bilemem ama
bilirim sinende yük etmem
ağır aksak bir kavuşma
koşar adım bir ayrılış
şimdi tam burada
bulur,
sen sürmeli gözlerinle vurursun beni
sorma ki zaman nece garip bir iştir
rahman olmasa duayı kim işitir
aklım almıyor bu nasıl iştir
işte tam şu anda
ağır aksak bir kavuşma
koşar adım bir ayrılış
bulur,
sen sürmeli gözlerinle vurursun beni...