En Yeni Şiirler
23 NİSAN TBMM NİN DUALA...23 NİSAN TBMM ?NİN DUALARLA AÇILMASI
Yirmi Üç Nisanın Cuma gününde,
Toplanıldı Hacı Bayram önünde.
Çok fazlaydı gelen bu kalabalık,
Sanki bir mahşer yeriydi ortalık.
Bekliyordu Türk milleti bu günü,
Olacaktı hepimizin düğünü.
Andırıyordu bir bayram yerini,
Bildik bizler Ata'nın değerini.
Sığmamıştı bu topluluk camiye,
Tahammülümüz yoktu bir saniye.
Bekliyorduk sabırsızca haberi,
Sevinecekti elbet Türk neferi.
Açılacaktı Millet Meclisimiz,
Duyulacaktı bizim gür sesimiz.
Vekillere vereceğiz yetkiyi,
Yönetecekti onlar bu ülkeyi.
Bunun için toplandık Ulus'ta,
Olacaktı düşmanlarımız yasta.
Çalışacaktı Türk'ün mebusları,
Kaldırırlar yurttaki tüm pusları.
Olacak bütün ülkede aydınlık,
Geride kalacaktı tüm karanlık.
Açılacak artık bizim ufkumuz,
Kaçmayacak hiçbir zaman uykumuz.
Çektiğim çileler artık bitecek,
Şimdi Türk'ün borusu ötecek.
Ayağa kalkacağız Sakarya'dan,
Hesap soracağız palikaryadan.
İşte bu günüm onun habercisi,
Meclise gelir Türk'ün temsilcisi.
Bu sebeple geldik Hacı Bayram'a,
Işık saçar bu gün benim dünyama.
Camide yapılıyordu dualar,
Minareden okunuyor selâlar.
Tüylerimiz oluyor diken diken,
Olmuştu orası sanki Ötüken.
Yaşıyorduk tekrar Ergenekon'u,
Meclisi açmaktı buradaki konu.
Gelen zevat birbirini kutluyor,
Bütün herkes çok da mutlu oluyor.
Yaşıyorduk bizler tarihi bir gün,
Malazgirt'i hatırlamıştık o gün.
Bu bizim için en büyük bir zafer,
İnliyordu Ulus'taki gök ve yer.
Anadolu'nun aldık tapusunu,
Kaçırdık düşmanların uykusunu.
Bağımsız olacaktı milletimiz,
Kurulacaktı yeni devletimiz.
Şahlanış günüdür bugün de Türk'ün,
Ankara'dan saldık tüm dünyaya ün.
Hareket ediliyor ilk Meclise,
Kulak verdi bütün dünya bu sese.
Gelmişdik Meclisin tam da önüne,
Ün katacak Türk milleti ününe.
Kesiliyordu Mecliste kurbanlar,
Çok duygulu geçiyordu bu anlar.
Duramıyordu insanım yerinde,
Türklük aşkı vardı her birinde.
Ankara'da oynuyor yer yerinden,
Korksun düşmanlarım Türk'ün erinden.
Ata'mız çıkıyordu ön balkona,
Saygı duyuyorduk hepimiz ona.
Ankara'daki Ulus Meydanı'ndan,
Sesleniyordu Meclis balkonundan.
Hitap ediyordu kalabalığa,
Mutluluk saçıyordu ortalığa.
Boğuluyor gelenler gözyaşına,
Sahip çıkıyor Ata gardaşına.
Ankara'da yaşanıyor mutluluk,
Sevinecek artık tüm çoluk, çocuk.
Armağandır onlara da bu bayram,
Hürriyet kokuyordu buram, buram.
Açılmıştı Büyük Millet Meclisi,
Atatürk oldu onun ilk reisi.
Yapmışlardı Meclisin binasını,
Her Türk taşıdı onun tuğlasını.
Okullardan toplandı masaları,
Meclise konmuştu gaz lambaları.
Her fert getirdi birer malzemeyi,
Atatürk söylüyor ilk kelimeyi.
Kutluyor meclisin açılışını,
Göreceğiz düşmanın kaçışını.
Çiziliyor milletin geleceği,
Mis gibi kokacak Türk'ün çiçeği.
Yaşayacak Türk milleti baharı,
Çekeceğiz düşmanlara ihtarı.
Vereceğiz hepsine bir muhtıra,
Düşmanı atacağız vura, vura.
Kaçacak onlar bizim önümüzden,
Darbe yiyecekler tüm Türk'ümüzden.
Yakaladı Ankara bir fırsatı,
Kararlar aldık bizler de çok katı.
Uygulayacağız bütün hepsini,
Alacaktır düşmanlarım dersini.
Dönmeyeceğiz kararımızdan,
Milletim geliyordu ardımızdan.
Çok çetindi bizim bu yolumuz,
Durmayacak elimiz ve kolumuz.
Düşmanlara sıkacağız kurşunu.
Göstereceğiz Türk'ün duruşunu.
Eğilmeyeceğiz hiçbir düşmana,
Canımızı vereceğiz vatana.
Orduya atanmıştı başkomutan,
Ses veriyorduk başkent Ankara'dan.
ARAŞTIRMACI VE YAZAR
DESTAN ŞAİRİ
MESUT KILIÇOĞLU
NOT;
ÇIKACAK OLAN 822 SAYFALIK TÜRK TARİHİNİ BAŞTAN SONA DESTAN ŞEKLİNDE ANLATAN ?ALTAYLARDAN TUNA'YA KIZILELMA'YA TÜRKLER ?KİTABIMDAN TBMM NİN AÇILIŞI İLE İLGİLİ BİR BÖLÜM
Yazar: Altaylardan
BEREKETİNİ ÇALDILARÇalışmak, emek vermek küçümsendi,
Tembelliğe, hazırcılığa uyanıklık dendi,
İnsanlar bu konuda çok fena yanıldı,
Çalışmanın ruhunu, bereketini çaldılar.
Tembellik hastalıkları ısrar çağırdı,
Özgürlük, eğlence sonsuz sanıldı,
Hayat sınav, umursamayanlar yandı,
Çalışmanın ruhunu, bereketini çaldılar.
Yazar: CECO
Şiirsel Dörtlük 157zordur şartlar gurbet elde
kimsesizdir garibe
teselliyi bilmez zalim
zorluk verir habire
muhanetlik niye
iyiliktir çare be
gireceksin sende bir gün
o karanlık kabire
Ahmet kölecioğlu 18-07-2023
Yazar: Kölecioğlu
Kaldırım TaşlarıKaranlık kalmaz,
bu şehir kıyamete kadar,
loş ışıklar yanıp söner,
vefasını cefasınıda çeker,
kaldırım taşları,
nice sevdalara,
olaylara şahittir,
onca insan çiğnemiştir,
geçmiş üstünden yinede,
dili olsaydı konuşurdu
vuran loş ışıklarla,
taş deyip geçme,
istikamet gösterir,
görevidir ,
Nice kuytu sokaklar,
yol olmuştur,
Kah yanlız kalmış,
yolcusunu beklemiş,
Kah bir demir çakılı rugan sesleriyle,
inletmiştir,
nice külhan beyleri,
yosmaların peşinde,
kıvrılan sokak taşlarında,
geceyi ihya etmeye çalışan,
yosmaları,kravatlı adamların,
koşuşturmaları,
Sabahın ilk ışıklarıyla,
yollara düşenler,
kimi işine gücüne gitmek,
kimi fırından sıcak ekmek,
taze simit bir çay,
ısıtıp yüreğini,
sabahın ilk ışılarında,
nasip peşine düşenler
bırakır kendini,
günün cafcaflı dükanların,
çığrtkaların elinde,
bir ekmek peşinde,
insanların,
hızlı adımlarla,
kaldırım taşlarını çiğneyerek koşması,
günün kurtarması akşamına,
yine kendini geceye hazırlamak,
masum veya hırlı hırsıza,
yada yolcuya yol olmak,
Sürüp gitmek yaşamın şartları kendince,
yerine getirmek,
ve hala yanıp sönüyorsa,
şehrin loş ışıkları,
kaldırımları yol gösteriyor,
şehirler,
kaldırım taşları,
loş ışıklı lambaları,
yerinde duruyor,
bir tek yerinde durmayan,
adem oğlu.
Yazar: 01usta
YAZIP GELESİNVerilen Ayak: Yazıp Gelesin
Şiirin dersini, Pir'den alasın,
Redifi uyağı, yazıp gelesin.
Verilen ayağa, bağlı kalasın,
Rahlede uyuyup, sızıp gelesin.
Verilmiş ayakla, sen yürü yaya,
Yazdığın mısrada, olacak hayâ,
Bazen pamuk olsun, bazen de kaya,
Toprakta dikeni kazıp gelesin.
Kelime mutfağın olsun zenginden,
Şiire karıştır, bolca sevginden,
Yüksekten uçma sen, gayet enginden,
Çakılı pirinci, süzüp gelesin.
Sözüm sana değil, sade kendime,
Ele söz söylemek, olmaz haddime
Çok sular birikti, şimdi bendime,
Ayağa tutunup, yüzüp gelesin.
Özbekoğlu sen ki, doğmadın şair,
Benzemez yazdığın, şiire dair,
Kendine meslek bul, olma ha sair,
Şiirin ilmini, çözüp gelesin.
18.04.2024 Konya
Durmuş Ali Özbek
Bu bölüm ise bir ile tanışmaya vesile?
Sayim Türken
Yazdığım ölçülü, bilirim töre,
Dadaştır soyumuz, bellidir yöre,
Almışsın hızını, gidersin nere?
Bizden dosthane, bir selam gelesin.
Durmuş Ali Özbek
*
İş bilmezin beli, doğrulmaz imiş,
Divaneye hali, sorulmaz imiş,
Coşkun su önünde, durulmaz imiş,
Bizden sohbete bir kelam gelesin.
*
Sayim Türken
*
Bu başlangıç yaman olmuyor zaman,
Daraldı vaktimiz kalmıyor zaman,
Sarardı benzimiz gelmiyor zaman,
Vakit saati bil öyle gelesin.
*
Durmuş Ali Özbek
*
Muhabbet edilir gerçek dost ile
Rızk ile gelirmiş, mihman post ile
Yayınlar yapılır, şimdi host ile
Davete icabet, söyle gelesin
*
Sayim Türken
*
Ya nasip diyelim gönlü güzele,
Dost ile gidilir sonsuz ezele,
Cehennem çekilmez yol ver rezile,
Mihmanlar baş tacı çıkıp gelesin.
*
Durmuş Ali Özbek
*
Yanlışı görünce, parçaya dilmek,
Söylenmez sözleri, ağızdan silmek,
İnsanlığın şartı, haddini bilmek,
Dostlar baş üstüne, akıp gelesin.
18.04.2024 Konya
Durmuş Ali Özbek
https://edebiyatevi.com/yazi/286317/yazip-gelesin
Yazar: dalim
En Yeni Düz Yazılar
SEÇİME SAATLER KALASEÇİME SAATLER KALA
31 Mart 2024 yerel seçimine 48 saat kala önümüzdeki dönemde iç siyasetin nasıl şekilleneceği açısından sonuçları merakla bekleniyor. Seçimde siyasi partilerin izleyeceği yol, takınacakları tavırlarda belirleme çalışmaları da hızlandı. Bu haftaki köşe yazımı da bu sıcak gelişmelere ayırmak istedim.
Konuya başlarken özellikle şunu vurgulamak isterim; ister Kürt sorunu diyelim, ister Kürt meselesi diyelim, Kürt meselesi siyasi partiler için ayrı önem sahip olduğu gerçek bir durum arz ediyor. Bunun farkında olan siyasi partiler çözüm konusunda düşünceleri oldukça farklı da olabilir. Önemli olan çözüm konusunda bir araya gelip, çözebilmek için gerekenleri yapmaktır.
Herkesin merak ettiği Kürt meselesinde ?'yeni bir çözüm süreci başlayacak mı?'' tartışmaları gündemdeki yerini koruyor.
Bunun farkında olan Diyarbakır'da İnsan Hakları Derneği Şubesi, ?Kürt meselesinin çözümü ve barış? konu konferans düzenledi. İki gün sürecek programının gündemine ?Du?nya'da Çatışma Çözu?mu? ve Barış Su?reçleri Deneyimleri?, ?Ortadoğu'da Barış ve Ku?rt Meselesinde Demokratik Çözümü?, ?Cumhuriyetin 2. Yu?zyılında Tu?rkiye'de Yeni Bir Barış Su?reci Mu?mku?n mu??? olmak üzere 3 oturum düzenlendi.
Açılış konuşmasını; İHD Eş Genel Başkan'ı Hüseyin Küçükbalaban yaptığı konuşmada: ?Barış talebinin bu topraklarda güncel olduğunu, savaş politikalarına inat barışın da bu topraklarda yüksek sesle dile getirildiğinin tanığı olduk. Savaş ve güvenlikçi politikaların sonucu ortaya çıkan toplumsal sorunlar da var. Bu sorunların başında ifade, toplanma, basın özgürlüğüne yönelik sorunlar gelmektedir. Bir yandan da barışın sesini yükseltmeye çalışan toplumsal bir kesim var. Biz de İnsan Hakları Derneği olarak, barış taleplerinin yükseltildiği toplumsal kesim arasında yer alıyoruz. 1986'dan bu yana ısrarla barış talebinden vazgeçmedik. Çünkü barışın yaşam, özgürlük, insan haklarının geliştiği ortamlar olduğunu buluyoruz. Bu nedenle barışı savunmaya devam ediyoruz.? dedi.
Konferansa birçok siyasetçi aydın, yazar, gazeteci, insan hakları savunucuları, çözüm sürecinde aktif rol alan akil insanlar ve uluslararası siyasetçilerin katıldığı görüldü.
Katılımcılar Türkiye'de daha önce başlatılan çözüm süreci ve bugün içinde bulunduğumuz süreç ve uluslararası arenada barış ve çözüm konusunda görüşlerini belirterek katkı sundular.
Konferansın en önemli mesajı ise tutuklu bulundukları Edirne Cezaevi'nden HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve yerine kayyım atanan Selçuk Mızraklı'dan geldi. Ortak gönderilen mektupta şu ifadeler dikkat çekiciydi:
?Elbette Kürt sorununun çözümü, resmi olarak bir masa etrafında konuşulacaksa -ki bizce gecikilmeden konuşulmalıdır- masada Türkiye Cumhuriyeti devletini temsilen Hükümet olmak zorundadır. Hükümet de bugün itibarıyla Sayın Erdoğan şahsında temsil edildiğine göre, bu işin birinci muhatabı Sayın Erdoğan'dır. Yine geçmiş deneyimlerden bilinen, kabul gören ve devletin de resmi hafızasında meşruiyeti kayıt altına alınmış Sayın Öcalan bir başka muhataptır. Ancak böylesine köklü ve grift bir sorun iki şahsiyetin tek başına çözebilecekleri bir mesele de değildir. Bu nedenle Türkiye Büyük Millet Meclisinin bizzat kendisi, Meclis'teki tüm siyasi partiler, Kürt siyasi partileri, sivil toplum örgütleri, akademisyenler, aydınlar, kadın hareketleri, sendikalar, barolar gibi tüm toplumsal yapılar da konunun tarafı ve muhatabıdırlar. Onurlu, adil barışa inanan herkes bu sürecin aktif katılımcısı, yürütücüsü ve sahibi olmak zorundadır. Başka türlü, bu zorlu meselenin altından kalkılamaz. Bizler de Kürt siyasetçiler olarak, karşı karşıya olduğumuz tüm adaletsizliklere rağmen; rövanşist, intikamcı duygulara teslim olmak yerine, halkımızın hak ettiği onurlu barış uğruna her türlü desteği sunmaya hazır olduğumuzu belirtmek isteriz.
Bu yaz büyük askeri harekatlara hazırlanıyoruz.? diyenlerin, bunun yerine, ?Bu yaz büyük barışa kapıları açacağız.? demeleri herkese kazandırır. Öbür türlüsü, çok daha büyük felaketlere yol açar ve büyük kaybettirir.?
Konferansa katılanların ortak görüşü Kürt meselesinin barış ve kardeşlik talepleri tüm olumsuzluklara rağmen halen tüm sıcaklığını koruduğunu ve çözülmesinin gerektiği vurgulandı.
Yeniden konumuz olan 31 Mart'ta yapılacak yerel seçimlere gelirsek, bir yanda iktidarda ?'cumhur ittifakı'' diğer yanda CHP'nin ?'kent uzlaşısı'' diye isimlendirdiği seçim işbirliği ve seçime ?'üçüncü yol'' anlayışıyla hareket eden partiler katılacak.
Seçime saatler kala Türkiye'nin birçok yerinde asılsız bildirilerin dağıtıldığı, çeşitli asılsız afişler in asıldığı, çeşitli provokasyon faaliyetleri devreye giriyor. Tüm bu girişlimler çıkacak seçim sonuçlarını kendi lehlerinde sonuçlandırma girişimleri olarak yorumlanıyor.
Son günlerde sıkça yaşanan birkaç örnek verelim:
Gazeteci İsmail Saymaz, "DEM Partililerin yoğun olduğu Tarlabaşı'nda şüpheli kişiler CHP'ye oy verilmemesi yönünde isimsiz ve imzasız bildiriler dağıtıyor" bilgisini paylaştı.
Ahmet Saymadi ise "Dem Parti İstanbul'da 22 ilçede aday çıkarmadı, CHP adaylarını destekliyor. AKP'liler CHP'ye oy verilmesin diye broşür basmışlar, sokak sokak dağıtmışlar.'' şeklinde açıklamalarda bulundu.
Yine Selhattin Demirtaş'ın DEM parti merkezine seçime ilişkin bir mektup gönderdiğini, bu mektubun seçim sonuçlarını tamamıyla değiştireceği şeklinde açıklamalarda bulunacağı haberleri yayıldığı söyleniyor.
Avukatların bugün yazılı olarak yaptığı açıklamada, ?Müvekkilimiz Sayın Selahattin Demirtaş'ın DEM Parti Genel Merkezine seçime ilişkin bir mektup ilettiği haberleri tümüyle uydurmadır. Avukatları ve DEM Parti Genel Merkezini zan altında bırakan bu tür uydurma haberlere itibar edilmemesini rica ediyoruz? denildi.
Sonuç olarak ana başlıklar şeklinde şunları söylenebilir:
1-Seçime saatler kala Türkiye'nin birçok yerinde asılsız bildirilerin dağıtıldığı, asılsız afişlerin asıldığı, çeşitli provokasyon faaliyetleri devreye sokulmaya çalışıldığını unutmamak gerekir.
2 - Yerel yönetimlerin görevi rant sağlamak değil hizmet etme olmalı.
3 - Yerel yöneticilerimizi seçerken rantçılara değil hizmet vereceklere dikkat etmeliyiz.
4- Elim kırılsaydı da bu partiye vermeseydim dememek için oyumuza kullanmadan önce iyi düşünmeliyiz.
5- Sonuçta seçtiğimiz yöneticiler bizim aynamızdır.
6 ? 31 Mart'ta yapılacak seçimde kazanan hizmet verecekler olsun.
7 ? Sonuç ne olursa olsun kazanan demokrasi olsun, kazanan barış ve kardeşlik olsun, hepsinden önemlisi kazanan Türkiye olsun diye düşünüyorum.
Yazar: öğretmen
SEÇİMİN ARDINDANSEÇİMİN ARDINDAN
Bilindiği gibi AKP 2002 yılında yapılan genel seçimlerde tek başına iktidara geldi. Bugüne kadar yapılan ittifaklarla iktidarda kalmayı başardı.
Türkiye, 31 Mart 2024'te yapılan Yerel Seçimleri'nde sandık başına gitti. Ana muhalefet partisi CHP, bu seçimlerden 47 yıl sonra birinci parti olarak çıktı. AKP ikinci parti durumuna düştü.
31 Mart seçiminde hepimiz kaygı ve kuşkuyla, başta Van ve Türkiye'nin çeşitli yerlerinde meydana gelen olaylara tanıklık ettik.
Olaylar şöyle gelişmişti; Van İl Seçim Kurulu, Ak Parti Van Belediye Başkan Adayı Abdullah Arvas'ın talebiyle DEM Partili Abdullah Zeydan oyların % 55.78 almış, AKP'nin adayı % 27.15 almıştı DEM Partili Zeydan'ın seçilme yeterliliği olmadığına hükmetti. Mazbatanın en çok oy alan ikinci sıradaki aday Arvas'a verilmesine karar vermişti.
Bu durum Önce Van'da, daha sonra Türkiye'nin çeşitli yerlerinde gün boyu gösterilerle karar protesto edildi. Van'da esnaf kepenk kapatırken, öfkeli kalabalık kentin birçok noktasında toplanarak yürüyüşe geçti.
DEM Partili Abdullah Zeydan'ın YSK'ya itiraz etmesi sonucu YSK'nin mazbatanın Abdullah Zeydan'a iade edilmesi kararı üzerine Van'da on binlerce kişinin katılımıyla kutlamalar başladı.
Gençler, kirletilen cadde ve sokaklardaki çöpleri toplayarak ?'Kazandığımız Van'ın kirlenen cadde ve sokakları biz kirlettik, temizlemek de bizim görevimiz'' diyerek çevreyi temizledi.
Nihayetinde 31 Mart yerel seçimi geride bıraktık. İlk günlerde Türkiye'nin birkaç yerinde yanlış ve hukuk dışı uygulamalar ardından, YSK'nın kararı hukuk ve demokrasi açısı ve Türkiye'nin selameti açısından önemli bir karardı. Bu karar Türkiye'nin genelinde sevinçle karşılandı.
Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de bazı şehirler ve ilçelerde sonuçlara itiraz edildi, bazı yerlerde de seçmen yeniden sandığa gidecek. Cumhuriyet Halk Partisi, 31 Mart Yerel Seçimleri'nde tarihi bir başarıyı elde etti.
Ana muhalefet partisi Hatay hariç daha önce aldığı büyükşehirler ve ilçe belediyeleri korumayı başardı. Büyükşehirlerden AKP yönetimindeki Bursa, Balıkesir, Manisa ve Denizli CHP yönetimine geçti.
CHP'nin yeni kazandığı iller ise Uşak, Kütahya, Afyonkarahisar, Zonguldak, Kırıkkale, Bartın, Kastamonu, Amasya, Giresun, Adıyaman ve Kilis oldu.
AKP seçim yenilgisine ilişkin muhasebe süreci başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında MYK toplantısında yenilginin temel nedenleri tespit edildi.
Bu nedenler, ?ekonomik kriz, yanlış aday tercihi ve son ana kadar ek zam sözü bekleyen emeklilerin bu beklentilerinin karşılanamaması? olarak sıralandı.
Türkiye genel değerlendirmesi sonrası Mersin'deki gelişmelere gelirsek;
2024 31 Mart seçimlerinde büyükşehirde DEM parti aday göstermedi CHP adayı Seçer'i desteklendi. CHP oyların % 59.52'sini alarak seçildi. AKP'nin desteklediği MHP adayı oyların %31.04'nü alabildi.
Toroslar ilçesinde daha önce MHP'nin elinde olan belediye AKP'nin desteklediği MHP adayı oyların % 39.656'ni alabildi. CHP'den DEM partinin desteklediği ve ortak aday olan Abdurrahman Yıldız oyların %47.05'ini alarak başkan seçildi.
Bunun dışında CHP Anamur, Silifke, Tarsus Aydıncık Mezitli, Yenişehir ilçelerini kazanmış oldu.
MHP Erdemli Gülnar, Bozyazı'yı alabildi.
İYİ parti Mut ve Çamlıyayla'yı aldı.
31 Mart yerel seçimde ikinci kez Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilen Vahap Seçer, Mersin Adliyesi İl Seçim Kurulu'nda düzenlenen törenden sonra, eşi Meral Seçer, milletvekilleri, belediye başkanları ve vatandaşlarla Cumhuriyet Meydanı'na yürüdü.
Seçer, vatandaşlara hitaben şunları söyledi, "Sevgili Mersinliler sorumluluğumuzun, yükümüzün farkındayız. Bu sorumluluk ve yük bizi uyutmaz. Biz sizlere mahcup olamayız. Toplumun önemli bir kesimi bize sahip çıkıyorsa, bizi önemsiyorsa, 'Sana güveniyorum' diyorsa bunun kıymetini bileceğiz. Bütün belediye başkanlarımın aynı düşüncede olduğunu biliyorum. Hep beraber daha çok çalışacağız. Mersin şahlanacak." Şeklinde açıklamalarda bulundu.
Oruçta personelleriyle iftar yemeğinde bir araya gelen Seçer, aldığı oylar için; ?Mersin'de oy kullanma hakkı olan her 10 yurttaşımın 6'sı; ?Mersin Büyükşehir Belediyesi hizmet ediyor. Bu Başkan'la devam' kararı aldı. Mersin tarihinde bir ilktir. Hep söylüyoruz; Mersin Türkiye'nin özetidir, Mersin küçük Türkiye'dir'' şeklinde ifade etti
Birlik ve beraberlik konusunda Seçer, Biz tek yüreğiz, biz Mersin'iz, biz Türkiye'yiz, biz bir milletiz. Farklı siyasi partilere oy veren ama aynı anlayışta olan Atatürkçü ve Atatürk milliyetçisi birçok insan var. Aynı yolda buluşuruz. Bizim için önemli olan Türkiye'dir, milletimizdir ve milletimizin geleceğidir. Biz büyük bir aileyiz. Birliğimiz, beraberliğimiz daim olsun, her günümüz mutluluk ve huzur içerisinde olsun. Birbirimizi daha çok sevelim ve sayalım? ifadelerini kullandı.
Öte yandan Mersin'in Akdeniz Belediye Başkanlığı'nı kazanan DEM Partili Hoşyar Sarıyıldız ile Meclis üyesi seçilen Nuriye Arslan, mazbatalarını teslim aldıktan sonra, düzenledikleri yürüyüşle belediye binasına geçen Başkan Hoşyar Sarıyıldız, Akdeniz'in önemini şöyle vurguladı, ?Sadece bir belediyenin veya yönetiminin değişiminden ibaret değil bu seçim. Aynı zamanda toplumu kutuplaştıran, toplumda nefret dilini yaygınlaştıran, ayrıştıran, toplumu birbirine kırdıran bir anlayışın toplum tarafından nasıl benimsenmediğini, asıl olanın halk olduğunu, halk iradesi olduğunu, hasbelkader seçilmiş olanların bile nasıl devrilebileceğini bu toplum tekrar bize göstermiş oldu. Akdeniz'de demokrasi inancımız tekrar yeşerdi? şeklinde ifade etti.
Konuşmaların ardından Akdeniz Belediyesi Başkanı Hoşyar Sarıyıldız ile Nuriye Arslan, matkaplarla başkanlık makamının kapılarını sökerek halka açık şeffaf şekline getirdi.
Sonuç olarak şunu rahatlıkla diyebiliriz;
1 -Türkiye genelinde olduğu gibi CHP Mersinde de birinci parti oldu.
2 ? CHP Büyükşehir Belediyesini ikinci kez Vahap Seçer ile kazanabilme başarısını gösterdi.
3 ? CHP büyükşehirle beraber 7 ilçeyi kazanabildi.
4 ? DEM Parti daha önce AKP'ye kaptırdığı Akdeniz Belediyesini geri alarak başarı hanesine yazabildi.
5 ? MHP Toroslar İlçesini CHP'nin ortak adayına kaptırdı.
6 ? 31 Mart yerel seçim bir hizmet yarışıydı kimileri önde bitirdi, kimileri geride.
7 ? Nihayetinde demokrasi ve hakkaniyet gereği herkes sonuca saygı duymalı. Sonuçta kazanan ve kaybeden şeklinde değil, kazanan demokrasi, kazanan Türkiye olmuştur diye düşünüyorum.
Yazar: öğretmen
SEÇİME GÜNLER KALASEÇİME GÜNLER KALA
31 Mart'a yapılacak yerel seçimlere 17 gün kala, siyasi partiler yanlış doğru olanı düşünmeden çeşitli entrika ve yazılan senaryoları uygulamaya başladılar. Ben de bu haftaki köşe yazımı bu konuya ayırmak zorunda kaldım.
Konuya eski bir gelişmeyle başlayalım. Bilindiği gibi HDP 2019 seçiminde şartsız, koşulsuz Millet İttifakını destek sunarak İstanbul, Ankara, Antalya, Mersin, Adana büyük şehir belediyelerini CHP'ye kazandırmıştı.
Ama bazı ırkçı anlayışta olanlar, zaman zaman duyulan kin ve öfkelerini açığa vurmaktan kaçınmıyorlar.
HDP ile CHP'nin Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek arasındaki gerginlik, Böcek'in Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği ilk günlerde başlatmıştı. Seçilmesine destek olan tüm siyasi partilerin il başkanlıklarına teşekkür ziyaretinde bulunan Böcek, HDP Antalya İl Başkanlığı'na gitmedi. Daha sonra HDP Antalya İl Yönetimi'nin CHP'li Büyükşehir Belediyesi ile görüşme adımlarının reddedilmesi ve salon tahsisi gibi taleplerinin geri çevrilmesi üzerine büyüyen kriz, dönemin HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül'ün randevu talebinin de reddedilmesiyle iyiden iyiye kendini gösterdi.
O günden bugüne gelecek olursak; DEM Partili Sırrı Sakık "Yengemi Antalya'da defnetmek istediğimizde Muhittin Böcek mezar yeri bile vermemişti" diyerek ?Oy moy yok' çıkışını yapmıştı.
Bir başka DEM Parti yetkilisi yaptığı açıklamalarda tepkisini şöyle göstermişti; ?Antalya'da güçlü bir aday çıkaracağız ve Muhittin Böcek'e kaybettireceğiz? sözleriyle kararlılık vurgusu yapmıştı.
31 Mart'a yapılacak seçimlerde DEM Partinin yetkilileri yaptıkları açıklamada ?' seçimleri kimseye kazandırma veya kaybettirme niyetinde değiliz. Kendi adaylarımızla seçime gireceğiz. Bazı yerlerde ?'kent konseylerin aldığı kararlarla adaylarımızı belirleyeceğiz.'' Şeklindeki açıklaması, AKP ve CHP tarafından farklı yorumlandı.
Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde, "CHP de artık bölücü örgütün güdümündeki partinin kontrolündedir. DEM tarafından rehin alınmıştır, esir alınmıştır.'' Şeklinde açıklamıştı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ?' DEM Parti'nin CHP'ye kaybettirme stratejisini hayata geçirdi'' şeklinde açıklamada bulundu.
Genel başkanlar bu açıklamalarda bulunurken, bundan cesaretlenen bazı adaylar da, kazanmak adına çeşitli entrikalar, çeşitli senaryoları açık veya gizli şekilde uygulamaya başladılar.
CHP Afyonkarahisar Belediye Başkan Adayı Burcu Köksal'ın 6 Mart'ta yaptığı açılış konuşmada, "Seçildiğimde Afyonkarahisar Belediyesi'nin kapıları, DEM Parti hariç bütün siyasi partilere açık olacak" dedi.
Köksal'a ilk sert tepki, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'ndan geldi.
İmamoğlu, ?Ben CHP'liyim ama ben bu partiye, bu partililere değil, bu şehrin her insanına hizmet ediyorum; her siyasi görüşten olan insanına. Öyle, 'Ben belediye başkanı olursam, şu partilileri belediyeye almam, şu partililer hariç şunlarla görüşürüm, diyen ya kendine başka bir iş bulacak, ya da başka parti bulacak onu söyleyeyim" dedi.
Özgür Özel ise Kütahya'da düzenlenen Halk Buluşması'nda, yaptığı açıklamada 8 Mart'tan itibaren Türkiye'de bütün belediye başkan adaylarının taahhütname imzalayacağını bildirerek, "CHP'li belediyeler; kişilerin dini inancı, mezhebi, doğduğu yer, ırkı ve yine hangi siyasi görüşe bağlı olduklarına bakılmaksızın belediye hizmetlerini eşit sunacaklarına ve belediyelerin kapılarını herkese tam olarak ardına kadar açacaklarına dair söz verecekler" ifadelerini kullanmıştı.
CHP ise yaptığı açıklamada, "Belediyelerimizin kapıları dün olduğu gibi bugün de herkese sonuna kadar açık olacak, tek bir yurttaşımız dahi kimlikleri nedeniyle haklarından ve kamu hizmetlerinden yoksun bırakılmayacaktır" ifadelerine yer vererek ortamı yumuşatmaya çalışmıştı.
31 Mart yerel seçimleri için geri sayım sürerken, bir başka senaryo da İstanbul'da sergilendi. Senaryo gereği, CHP'yi hedef alan ve Kürt yurttaşlara seslenen isimsiz bildiriler dağıtıldı.
Bildirilerin içeriği, CHP'nin Afyonkarahisar adayı Burcu Köksal'ın ayrımcı sözlerine gönderme yapılıyordu. "Belediye kapılarını Kürtlere yapılan Burcu Köksal yüzünden hiçbir şerefli Kürt CHP'nin bu faşist zihniyetine oy vermeyecek!" ifadelerine yer verilmişti.
Gazeteci İsmail Saymaz, "DEM Partililerin yoğun olduğu Tarlabaşı'nda şüpheli kişiler CHP'ye oy verilmemesi yönünde isimsiz ve imzasız bildiriler dağıtıyor" bilgisini paylaştı.
Ahmet Saymadi ise "Dem Parti İstanbul'da 22 ilçede aday çıkarmadı, CHP adaylarını destekliyor. AKP'liler CHP'ye oy verilmesin diye broşür basmışlar, sokak sokak dağıtmışlar.'' şeklinde açıklamalarda bulundu.
Sonuç olarak ana başlıklar şeklinde şunları söyleyebiliriz.
1 - Seçimlere geri sayım başlarken oynanmak istenen oyunlara, yazılan senaryolara karşı duyarlı olmak ve oyunları boşa çıkarmak gerekir.
2 - Her parti kendi adaylarıyla seçime girme hakkına sahiptir. Bu hakka saygı duyulmalı.
3 - Sonradan pişman olmamak, elim kırılsaydı da bu partiye vermeseydim dememek için oyumuza kullanmadan önce iyi düşünmeliyiz.
4 - Yerel yönetimlerin temel işlevi; Aynı coğrafi bölgede yaşayan bireylerin ihtiyaçlarını karşılamak, toplumun refahını sağlamak ve yerel sorunları çözmekle görevli olan bir kamu kurumlardır.
5 ? Bu kurumlar çıkar çevrelerine rant sağlamasına olanak verilmemeli.
6 - 31 Mart seçimlerinin kazananı hizmet verenler olsun.
7 - Kazanan Türkiye olsun diliyorum.
Yazar: öğretmen
MERSİN'DE SON DURUMMERSİN'DE SON DURUM
Bu haftaki köşe yazımı, seçime 36 gün gibi kısa bir süre kala Mersin'de belirlenen başkan adayları, bu adayların yaptıkları çalışmalar ve son günde YSK'ya teslim edilen aday listelerinde yaşanan son gelişmeleri sizlerle paylaşmak istedim.
Bilindiği gibi, demokrasinin gelişip güçlenmesi için yerel yönetimler büyük önem taşır. Eğer demokrasinin gerekliliği gibi şeffaf ve hesap verebilirlik anlayışıyla yapılırsa birçok yolsuzluk ve rant elde etme olanaklarını ortadan kaldırır.
Ama maalesef ülkemizde halka hizmet etmekten çok, yandaşlara hizmet etme, rant sağlama, ihalede yolsuzluklar revaçta görünüyor. Bu durum siyasi partiler yapılacak seçime ilgiyi daha da artırıyor.
Mersin'de en çok merak edilen konulardan biri de, anahtar parti durumunda olan DEM partisinin kimlerle nasıl bir seçim ittifakı veya işbirliği yapacağı konusuydu.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Nobel Oteli'nde düzenlediği etkinlikte sivil toplum örgütleri temsilcileriyle buluştuğu konuşmasında, "Mersin'deki bütün hakları, inançları temsil eden bu mozaik gerçekten bizi sevindirdi. Aslında tam da DEM Parti bu salonda oturan bileşenler demektir. DEM Parti; Kürttür, Alevidir, emekçidir, yoksuldur, Tahtacıdır, kadındır, ekolojisttir, feministtir, gençtir. Dolayısıyla bugün bu salonda arkadaşlarımla birlikte olmaktan dolayı büyük mutluluk duydum" dedi.
Devamında, 40 yıldır demokrasi ve özgürlük mücadelesi verdiklerine vurgu yapan Bakırhan, "Kürt ile Arap'ın bir sorunu yok. Alevi ile Sünninin bir sorunu yok. Bunu yaratanın sistemin kendisi olduğunu anlatmaya çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz. Başka bir kurtuluşumuz yok. Kürt'ü kapsamayan, Alevi'yi, Tahtacı'yı kapsamayan, emekçinin adil yaşamasının, geçimini düşünmeyen, bu konuda kaygılanmayan hiçbir sistemin başarıya ulaşma şansı olmadığını belirtmek istiyorum" diye ifade etti.
Sistemin ırkçılık ve milliyetçilikten beslendiğini vurgulayan Bakırhan, "Kürtler ya da Araplar birbirleriyle gerçekten ciddi bir sorun mu yaşıyor? Hayır. Sorunu yaşatmak isteyen sistemin kendisidir çünkü onlara kan veren, can veren milliyetçiliktir ırkçılıktır. Şimdi MHP, milliyetçilik ve ırkçılık yapmasa neyin siyasetini yapacak? Emekçiden yana bir siyaset yapabilir mi? Demokrasi, özgürlük dersen en yabancısı olan bir siyasi partidir. Dolayısıyla bu milliyetçi ve ırkçı politikaları en başta Mersin'de Türkiye'nin dört bir yanında def etmemiz gerekiyor aksi halde çocuklarımız bundan etkilenecek" diye konuştu.
Birlik ve ortak mücadele için Bakırhan, "Dolayısıyla birbirimize ihtiyacımız var. En çok da bizim size ihtiyacımız var. Mesele seçim değil; seçim sonuçları değil, çıkardığımız vekil sayısı, aldığımız belediye sayısı değil. Bu ülkenin geleceğidir, çocuklarımızın geleceğidir. Ortak Mersin olarak itirazımızı ortaya koyalım, taleplerimizi ortaya koyalım, dayanışalım, birbirimizi eleştirelim, birbirimizi besleyelim. Başka çıkar yolumuz yok. İstanbul'da, İzmir'de böyle olsun. " dedi.
İttifak konusunda şöyle devam etti; "Emin olun, yani birincil ağızdan söylüyorum, hiçbir dönem olmadığı kadar Türkiye'deki demokrat, devrimci, ilerici, sol, sosyalist, sosyal demokrat insan olan partilerle kurumlarla, işbirliğine ve güç birliğine elimizi açtık. Yani eğer bir şey olmuyorsa ya da eksik oluyorsa, tamamına ermiyorsa DEM ile ilgili bir durum yok. DEM Parti demokrasi mücadelesi veriyor. Eğer bir şey demokrasiye hizmet edecekse, halklarımıza hizmet edecekse, barışına kardeşliğine hizmet edecekse, emekçilerin rahat bir nefes almasını sağlayacaksa her şeyi yapar.'' şeklinde açıklamalarda bulundu,
AKP ve MHP'nin yapmış olduğu seçim ittifakı gereği MHP ile CHP arasında bıçak sırtı şeklinde geçeceği düşünülüyordu. Ama son anda CHP ve DEM parti arasında varılan uzlaşma gereği ibre değişmeye başladığı görülüyor.
21 Şubat adayları YSK'ya bildirmenin son günüde uzlaşı sağlandı. DEM parti ile CHP arasında uzlaşı sağlandı Mersin'in Akdeniz ve Toroslar ilçelerinde DEM parti desteklenecek. Buna karşılık Mersin Büyükşehir ve diğer ilçelerde CHP adaylarının destekleneceği açıklandı. Bu son gelişme büyükşehir ve diğer ilçelerde durumu CHP ve DEM parti lehine sonuçlanacağı düşünülmesine neden oldu.
Yenişehir'in önceki dönem belediye başkanı İbrahim Genç, yeniden CHP'den aday olmak istedi, fakat genel merkez, Yenişehir'de mevcut belediye başkanı Abdullah Özyiğit'i aday gösterdi. Bunun üzerine istifasını veren İbrahim Genç, İl Seçim Kurulu'na bağımsız adaylık başvurusunda bulundu.
Bir diğer gelişme Mezitli ilçesinde yeniden aday gösterilmeyen mevcut belediye başkanı Neşet Tarhan, CHP'den istifa ettiğini duyurdu. Tarhan, bağımsız aday oldu.
Cumhur İttifakı'nın ortağı MHP ilk mitingini Mersin'de yapmıştı. CHP yönetimindeki Mersin Büyükşehir Belediyesi'ni hedef alan Bahçeli, ?Mersin son 5 yıldır yerinde saymaktadır. Slogan milliyetçiliği, dedikodu belediyeciliği, sosyal medya belediyeciliği, ideolojik ve ilkel belediyecilik anlayışı Mersin'i yorgun düşürmüştür.
Kayırmacılık, haksızlık, partizanlık, yolsuzluk ve hukuksuzluk Mersin'in önünü kapatmıştır. Kurulan paravan şirketler kanalıyla, belediye imkanlarının kimlere ve nerelere aktarıldığını, bölücü mihrakların nasıl şımartıldığını biliyoruz. Mersin'den Anamur'a kadar belediye eliyle peşkeş çekilen işletme, kafe ve restoranları bu kapsamdaki ahlaksız ve haksız kazançları biliyoruz. Şimdiye kadar kazanan bir avuç çıkarcıdır. Palazlanan küçük bir kaymak tabakadır. Biti kanlanan devlet ve millet muhalifi dar bir kadrodur? dedi.
MHP lideri, AKP'ye olan bağımlığını şöyle ifade etmişti; ?Son söz olarak söylüyorum: Aziz Mersinliler, bütün ilçeleriyle, dağda bayırda ovada yaşayan bütün vatandaşlarımızla, Mersin'i Cumhurbaşkanımıza hediye edecek misiniz?? dedi.
CHP ikinci dönem için de aday gösterdiği Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, ?Büyükşehir Belediye Başkanlığı yarışına 2019 yılında adayına, partisine inanlarla, bizlere destek olan partili partisiz Mersinlilerle çıktık ve bugünlere geldik. 5 yıl çalıştık, kimseye necisin demedik. Pandemi, deprem, sel, yangın; Türkiye'nin her yerinde vatandaşımızın yanında olduk? dedi.
Devamında Seçer, ?Mersin eskiden tasvip etmediğimiz, üzüntü duyduğumuz kötü olaylarla duyulurdu. Şimdi Mersin mutlulukla, umutla, barışla, kardeşlikle anılıyor. Belediye başkanıyla anılıyor. Belediyesiyle anılıyor. Türkiye'ye rol model olan sosyal demokrat belediye olduk. Sosyal belediyecilikte tarih yazan bir belediye olduk. Bunları 11 bin çalışanımızın alın teriyle, Mersinlilerin bize olan inancı ve desteğiyle yaptık. 2.5 milyon insana hizmet eden mesai arkadaşlarımıza, belediye çalışanlarımıza teşekkür ediyorum.'' şeklinde açıkladı.
Sonuç olarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; Kazananın kim olduğu çokta önemli değil. Kazanan Mersin olsun. Kazanan Türkiye olsun diliyorum.
Yazar: öğretmen
KESKİN VİRAJLARKESKİN VİRAJLAR
Bugünkü yazımı ülkemizde yapılacak yerel seçimlerde alınacak yolun keskin virajlarla dolu olduğunu, yola çıkanların bu keskin virajları aşabilme yetenek ve deneyime sahip birer sürücü usta olmaları gerektiğine köşe yazımda vurgu yapmak istedim.
Bilindiği gibi Türkiye genelinde yapılacak yerel seçimlere 2 aydan az bir süre kala seçim siyasi partilerin yerel seçimlerde açık veya kapalı şekilde yapılan işbirliği görüşmeleri devam ediyor.
Son yaşanan olaylara ve devam edilen görüşmelere bakılınca alınacak yolun ne kadar keskin virajlarla dolu olduğu ve bu virajları aşmanın önemi daha da artıyor.
Konumuzun önemi bakımından şu gerçeğin iyi bilinmesi gerektiğine inanıyorum. O da şudur; korkunun ve cesaretin bulaşıcı olduğu söylenir. Bu demek oluyor ki; korku da, cesaret de içinde bulunan toplumsal koşullara, politik duruma bağlıdır. Var olan koşullar artık işlerin farklı gelişeceğine ilişkin bazen korku cesareti, bazen de cesaret korkuyu yener.
İçinde yaşanan koşullar iyiye veya kötüye gidişe göre korku veya cesaret yaygınlaşır. Kötüye doğru gidişte durumu değiştirmek için en cesurlar, iyiye doğru gidişte korkaklar eski pozisyonlarını korurlar.
Bazen de korku cesareti esir alabiliyor. Bunun da en bariz şekilde 2018 yılında yapılan Cumhurbaşkanı seçiminde AKP adayı Erdoğan CHP adayı Muharrem İnce karşısında seçimi kazandı. Daha kesin sonuçlar açıklanmadan Muharrem İnce çıkıp Erdoğan'nın kazandığını açıkladı. Bu durum da korkunun cesareti nasıl yendiğinin en iyi örneğidir.
İkinci bir örnek daha vardır; o da Ekrem İmamoğlu örneğinde görüldü. Millet İttifakı'nın CHP'li adayı Ekrem İmamoğlu, 31 Mart'ta yapılan yerel seçimlerde 13 bin 729 oy farkla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Yüksek Seçim Kurulu 6 Mayıs'ta seçimi iptal etti, 23 Haziran'da yeniden seçim yapılmasına hükmetti. Ekrem İmamoğlu bu kez 800 bine yakın oy ve 9 puan farkla seçimi kazandı.
İmamoğlu, Türk siyasetinde 2019'da şu ana kadar en çok konuşulan isim oldu. Bunun nedeni seçim sürecinde gösterdiği cesaret ve kararlılıktı. İmamoğlu gerek aylarca süren seçim kampanyası, gerek 31 Mart gecesi yaptığı açıklamalar, gerekse de sayım süreci ve sonrasında izlediği siyasetle tüm Türkiye'nin tanıdığı isim oldu ve şimdi siyasette CHP siyasetinin "parlayan yıldızı" olarak anılmaya başlandı.
Seçim süreçlerinde Ekrem İmamoğlu ve Muharrem İnce'nin olaylar karşısında takındıkları durum ve gösterdikleri cesaretin, başarılı veya başarısız olmada ne kadar etkili olduğunu hep beraber görmüş olduk.
Şimdi bugünkü konumuza dönersek; yapılacak yerel seçimde anahtar durumunda olan parti DEM partisi konumunda görünüyor. DEM partide neler yaşanıyor ona bakalım.
Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş, İstanbul'dan aday olabileceği açıklamasından yaklaşık 2 hafta sonra DEM Parti ile ortak karar doğrultusundan adaylık kararından vazgeçtiğini açıkladı.
DEM Parti yöneticileri, adaylıktan vazgeçme kararının, Başak ve Selahattin Demirtaş ile yürütülen görüşmeler doğrultusunda ?ortaklaşarak? alındığını ifade ediyorlar.
Kulislere yansıyan bilgilere göre Demirtaş çiftinin özellikle, ?Demirtaş AKP ile anlaştı. Cezaevinden çıkmak için eşini aday yaptı? yorumlarından son derece rahatsız olduğuna dikkat çekiyorlar. Bu algının oluşmasında ise "CHP'lilerin katkısının büyük olduğu" savunuluyor.
Kulis bilgilerine göre; çekilme kararı dayatma nedeniyle alındığı iddia ediliyor. Parti yöneticileri ?Çekilme kararı, dayatma iddiası nedeniyle değil. Tersine, Başak Demirtaş'ın yıpranmaması için bir karşı çıkış, bir uyarı söz konusu olmuştur? görüşünü dile getiriyorlar.
DEM Parti kaynakları, ?Zaten İstanbul'da büyük ölçüde biz kendi adayımızı çıkarma kararı almıştık. Ancak Başak hanımın adaylık çıkışı bu süreci daha da güçlendirdi. Biz aday çıkarma konusunda kararlıyız? görüşünü dile getiriyorlar. Parti kulislerinde, partinin aday çıkarma kararı almasıyla Selahattin Demirtaş'ın da hamlesinden sonuç aldığına dikkat çeken bir parti yöneticisi şu yorumu yaptı:
?Biz AKP veya CHP kazansın diye pozisyon almıyoruz. Adayın kim olacağını belirleyecek olan bizim siyasetimizdir. Başak Demirtaş'ın çıkışı da budur; ?bizi dikkate almak zorundasınız' demektir. DEM Parti'nin siyasetinin dikkate alınması için atılmış çok güçlü bir adımdır.?
Tam burada Yapılacak seçimde, cesaret ve korkunun önemi ortaya çıkmış oluyor. Cesaret kazanmanın, korku kaybetmenin emaresidir.
Selahattin Demirtaş'ın kendisini ziyaret eden DEM Parti Milletvekilleri Saruhan Oluç ve Mehmet Rüştü Tiryaki aracılığıyla verdiği, ?Başak Hanım'ın adaylık açıklaması partimize güç vermek içindi, geri çekilme açıklaması da partimizin bilgisi dahilinde. Bütün bu süreçler birlikte yürütülmüştür? açıklamasının da bunu teyit eden bir yaklaşım olduğuna dikkat çekiliyor.
Siyasi kulislerde, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun devreye girerek, DEM Parti'yi Başak Demirtaş'ın adaylığından vazgeçirmeye ikna ettiği yorumları da yapılıyor. DEM Partililer bu bilgiyi doğrulamıyor ve partinin yine ?tanınan, güçlü bir aday çıkaracağına? işaret ederek, adayı ?İmamoğlu mu kazanır, Kurum mu kazanır?? hesabı yapmadıkları görüşünü savunuyorlar.
Büyükşehirde aday çıkarma kararının kesin olduğu belirtilirken, Esenyurt ve Adalar'da seçim işbirliği konusunda hala kapıların açık olduğu belirtiliyor.
BBC Türkçe'ye konuşan bir DEM Parti yöneticisi ?Batıda ?kent uzlaşısının? esas alındığına vurgu yaparak, tutumlarını şöyle anlattı:
?Mesela Mersin'de , Manisa'da aday çıkarmıyoruz. Oralarda AKP'nin ya da MHP'nin kazanmasını istemiyoruz. İstanbul'da tıkandığı için aday çıkarma kararı aldık. Ama Ankara'da, Antalya'da kapılar kapalı. Adana'da henüz karar verilmedi. CHP veya AKP'yle anlaşma durum yok. Gerçekten o kentin dinamikleri neyi bize gösteriyor, bizim taban ne istiyor ona göre hareket ediyoruz. CHP'ye cephe alsak, her yerden aday çıkarırız.?
O halde şu gerçeği rahatlıkla söyleyebiliriz; yapılacak yerel seçimde seçimi ufak hatalarla kaybetmek daha kolay olduğu, kazanmak daha da zor olduğu daha anlaşılır oluyor. Kaybetmek için bir hata yeterli. Kazanmak için birçok doğruyu aynı anda yapmak gerekir. Bu pencereden bakılınca partilerin ve ittifak veya işbirliği işlerinin çok da kolay olmadığı anlaşılıyor.
31 Mart'ta yapılacak seçimlerde kim yürünecek yolun ne kadar keskin virajlara dolu olduğunu farkına vararak, gerek tedbirleri alıp usta sürücüyle yola çıkarsa keskin virajları aşabilir.
Keskin virajlar aşıldıktan sonra iş bitmiyor. Amaçlanan hedeflere ulaşmak için halka kendini ve projelerini iyi anlatıp gereken güveni seçmene vermek gerekiyor. Bu konuda seçmeni ikna edip anahtar parti konumunda olan partilerle işbirliği yapma cesaretini gösterirse kazanan olur.
Bu durum birleşirsek çok kazanırız, bölünürsek yok oluruz gerçekliğinin bir ifadesi olarak yorumluyorum. Bunu başaramayan kaybetmeye mahkumdur diye düşünüyorum.
Bunu hep beraber 31 Mart'ta göreceğiz?
Yazar: öğretmen
En Çok Okunanlar
Yeni Üyeler
- Pirinctanesi
- Mefail
- turgaykurtulus
- Celal
- umsena
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir